"Bir yandan özür dileyip, bir yandan Dersim'i insansızlaştırmak için barajlar yaptırıyorsunuz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim Katliamı için özür dilemesini Dersimli insan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu bianet'e yorumladı.
Tanrıkulu, insan hakları savunucularının, yıllardır bedeller ödeyerek anlatmaya çalıştıkları Dersim olayları ile ilgili Başbakan'ın özür dilemesinin konuyu tartışılır kılmak açısından olumlu olduğunu ancak samimiyetinin bundan sonra yapılacaklarla ölçüleceğini söyledi.
"Dersimle ilgili gelişimlere yeni değil, biz Dersim'de yaşananların açığa çıkarılması ve toplumun bununla yüzleşmesi için uzun yıllardır bedeller ödeyerek mücadele ediyoruz. Ancak bizim yaptıklarımız hep görmezden gelindi, yok sayıldı. Bugün Başbakan'dan böyle bir açıklama gelmesi, bu bedellerin bir sonucudur."
"Dersimin sahipleri olmadan hakikatler ortaya çıkmaz"
Ancak Tanrıkulu, bu konunun siyaset malzemesi yapılmasından, kendisinin ve tüm Dersimlilerin çok rahatsız olduğunu söyledi ve Başbakan Erdoğan'ın özür dilerken bile yine Alevileri hedef gösterdiğini belirtti.
"Bu konuyu iki taraf da politik manevraları için kullanıyor. Başbakan Erdoğan, özür dilerken dahi, 'beni de hapsedenlerin bir inancı vardı' dedi. Yani Alevileri kastederek yine hedef gösterdi. Özür dilerken yine özür dilemesi gereken sözler sarf etti."
Özrün tek başına bir şey ifade etmediğini söyleyen Tanrıkulu, "Hakikatleri Araştırma Komisyonu" ile gerçeklerin ortaya çıkarılıp toplumun bununla yüzleşmesi, ardından özür dilenmesi gerektiğini söyledi.
"Aleviler der ki; Kerbela'dan beri katlediliyoruz, Dersim de bunun devamıdır. 1938'de yaşanlar katliam değil, soykırım; bunun uluslararası literatürdeki tanımlaması insanlık suçudur. Bu yüzden, tarihçiler, akademisyenler ve bölge halkından oluşan bağımsız bir komisyon kurulmalı. Dersim'in sahipleri olmadan hakikatler ortaya çıkartılamaz."
"Dersim barajlarla insansızlaştırılmak isteniyor"
Tanrıkulu, hükümetin 10 yılda hiçbir şey yapmadığı gibi hala Dersim'de insansızlaştırma politikalarının devam ettiğini söylüyor.
"Biz hükümete elimizdeki tüm belgeleri sunmamıza rağmen, hem ilgilenilmedi hem de 10 yılda arşivleri açmak için bir girişimde bulunulmadı. Öte yandan, bugün Dersim'de hala insanlar kendi dillerini kullanamakta kendi inanç ve kültürlerini yaşayamamakta.
"Dersim'e yapılan baraj ve hidroelektrik santrallerinin (HES), bilim insanlarının da söylediği gibi hiçbir verimliliği yok; amaç Dersim'i insansızlaştırmak, insanları topraklarını bırakıp başka yerlere göç ettirmek, aynı 1938'de yapmaya çalıştıkları gibi."
Tanrıkulu, baraj yapımlarına son verilmesi, barajlardan dolayı sular altında kalan inanç yerlerinin eski haline getirilmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezarlarının yerinin gösterilmesi ve Dersim'in adının iade edilmesinin en önemli talepler olduğunu söyledi ve ekledi:
"Dünyanın dört bir yanına dağılmış hala bedel ödeyen Dersimliler ne talep ediyorsa dinlenmeli ve karşılanmalı." (NV)