İbrahim Tatlıses'in "Bul Getir" şarkısının çaldığı bodrum katına ağır bir tiner kokusu çökmüş... İki çocuk ayakkabılara mostra atıyor... Atölyeye giriyorum ama maliyeci olmamdan endişe eden patronlarını inandırmak kolay olmuyor. Patronların yanında çocuklarla konuşmak istemiyorum, makine sesini bahanesiyle dışarı çıkıyoruz. Bazı patronlar durumdan işkillenince atölyelerle dolu sokaklarda çocukları molaya çıktıklarında buluyorum.
Konuştuğum çocukların hemen hemen hepsi, bir çocuğun ağzından çok uzaklara düşmesi gereken cümleleri hayatın tam ortasına bırakıyor: "Kader ne yapalım?"
Hepsi de oğlan çocuğu, çoğunun ailesi işsiz. İsteseler de çekip gidemiyor, haklarını talep edemiyor; çözümsüzlük "kader"e havale ediliyor.
İstanbul'un, devletin görmezden geldiği arka sokaklarındaki ayakkabı atölyelerinde çalıştırılan çocuklarla konuştuk. İsimleri bizde saklı.
14 Yaşında: Sigortamı yapsınlar istiyorum
Ayakkabılara toka takıyorum. İki ay çalışıyor, iki ay çalışmıyorsun. İşler kötü burada. Yarın ne olacak belli değil. Sigortam olsun istiyorum o kadar. Burada sigorta yapmaları için 15 yıl çalışmak lazım. Sipariş gelmezse işten çıkarılıyorum. Bazen, tabii işler yolundaysa, 15 saate kadar çalışıyorum; sabah dokuzdan gece 12'ye kadar. Evim Şirinevlerde, geç çıkınca bu yakınlarda oturan arkadaşlarımın evine gidiyorum. Haftada 200 lira alıyorum. Mardin'den geldik biz 10 sene önce. Ben biraz büyüyünce bu işe başladım. Bu semtte hor görülmüyorum. Çünkü herkes Doğudan.
14 yaşında: Yedinci sınıftayım
Ağrı'dan geldik. İşim ayakkabılara, süsler yapışsın diye solüsyon sürmek. İlk başta koku midemi bulandırıyordu, şimdi alıştım. İki senedir çalışıyorum. Haftada 100 lira kazanıyorum. Okuyorum da, yedinci sınıftayım. Oturarak çalıştığım için çok yorulmuyorum. Kriz var ya o yüzden işler az. İnşallah işler azalmaz da işimden olmam. Geçen sene ısıtıcı aldılar. Ama solüsyonlar sahteymiş. Nefessizlik, ısıtıcı, sahte solüsyon... Birkaç kişinin bacağı felç oldu. Doktor "Tedavisi yok" demiş. Doktor "Köyünüze gidin" demiş. Arkadaşların sigortası olsaydı belki iyileştirirlerdi.
15 Yaşında: İşten gece çıkıyorum
Sigorta istiyorum. Daha az saat çalışsak daha iyi olur. Sabah sekiz akşam sekiz olsa daha iyi... Gece çıkıyorum işten. Günde 250 çift yapıyoruz. Sipariş gelmezse iş olmuyor, devamlılığı yok bu işin. Okumak istesem ne olacak? Mecbur çalışmak zorundayım. Benim ne istediğimin ne önemi var; kaderimiz bu. Para olmazsa okuyamam. Ama para kazanınca da okuyacak zaman yok. Ailede tek ben çalışıyorum yetmiyor. Dört yıldır buradayım. Diyarbakır'dan geldik. Çünkü orada iş yok,geçim zorluğu var.
17 yaşında: Çocuklarım benim gibi olmasın
Mardin'den geldim. Okumak istemiyorum. Evim olsun istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Kısmet olursa sonra da evlenmek... Çocuklarıma, onlar da benim gibi olmasın diye, çok iyi bir gelecek hazırlamak istiyorum. Çok çalışırsam çok param olur, gelecekte bunların hepsini yapabilirim. Beş yıldır bu işi yapıyorum ama hiç para biriktiremedim daha.
16 yaşında: Bu şehirden kaçacağım
Bugün işten çıkarıldım. Bu şehirden kaçacağım. Bıktım bu şehirden. Benim hayallerim çok. Belki Adana'ya giderim ama kimseye söylemeden gideceğim, ailem bilmeyecek. Orada çok para kazanıp birkaç sene sonra tekrar çıkacağım karşılarına. Artık isyan ediyorum. İş yok diye işten atıldım. Kazandığım zaman 350 lira aldığım oluyordu. İki hafta çalıştım ama hakkımı yediler. Paramı vermediler. Sigortam olsa böyle olmazdı.
15 Yaşında: Akşamları olanları kimse anlatmaz
Haftada 150 lira kazanıyorum. Hiç okula gitmedim. Gitmek de istemem zaten. Para kazanmam gerekiyor, okumam değil. En büyük benim evde. O yüzden okumayı düşünmüyorum. Bazı arkadaşlarım, patronları iyi davranmıyor diye işten çıkıyor. Ama bazıları öyle çalışmak zorunda kalıyorlar. Kimse söylemez burada akşamları ne olduğunu, ben de söylemem. Ama kulaktan kulağa duyuyoruz. Benim patronum iyidir. Atölyede mostra atıyorum, kazandığım paranın 100 lirasını Urfa'da annemlere gönderiyorum, 50 lirası bana kalıyor. Para yeterli değil ama ne yapalım. Patronun kardeşi var garsonluk yapıyor. Tam 750 lira para kazanıyor, sigortası da var.
12 yaşında: Okuma yazma bilmeyi çok istiyorum
Haftada bir gün çalışmıyoruz. O gün internet kafeye oyun oynamaya gidiyorum. Bazen sahilde geziyoruz, top oynuyoruz. Dört aydır burada çalışıyorum. Urfa'dan geldik. Orada tarlada çalışıyorduk. Burada daha çok para kazanıyoruz. 100 lira alıyorum. Yine para yetmiyor. Bana arkadaşlarım her yere koşarak gidiyorum diye çita, der. Çok hızlıyım, koşmayı çok seviyorum. Okuma yazmam yok. (İleride okumak istiyor musun?) He yaa çok istiyorum! (BT/SP/TK/NM)