Ankara sabaha kadar uyumadı. Miting için Ankara'ya gelen binler TEKEL işçileriyle birlikte sabahladı, geceyi onlar ile birlikte çadırlarda geçirdi. Zaten miting çağrısı da öyle yapılmıştı. Birlikte yürünecek, alana birlikte çıkılacak, gece de direnen işçilerin bulunduğu sokaklardan kimse ayrılmayacaktı. Kimileri daha yürüyüş alanına geldiklerinde sırtında taşıdığı uyku tulumları ile niyetini zaten belli ediyordu. Kimse hiçbir yere gitmeyecek, aylardır direnen işçilerin yanında, kaldırımda sabahlayacaktı, öyle de oldu. Sakarya Meydanı'ndaki mitingin ardından oturma eylemi başlattı katılımcılar. Eylem bir süre sonra halaylara, horonlara dönüştü.
Caddelerde çeşitli sol siyasi gruplar bir aradaydı. Zaman zaman bu grupların halayları birbirine karıştı. Geldiği yol uzundu bazısının, 16 saatlik yoldan gelip hiç uyumadan eyleme katılanlar vardı. Ama yine de hiçbir yorgunluk emaresi göstermediler sloganlar atıp, halay çekerken. Akşam oldu yine ayaktaydılar. Şarkılar söylediler, çadırları gezip ziyaret ettiler. Ne zaman ki saat gece yarısını gösterdi, o zaman artık biraz istirahat etmek istediler. Bir yerlerden kocaman straforlar bulunup koca Sakarya Caddesi'nin zeminine serildi. Yanında uyku tulumu olmayanlar paltolarını, montlarını çıkarıp üzerlerine örttüler. Yoğun geçen günün getirdiği yorgunluk artık dayanılmaz hale gelene kadar halay çektiler, direnen işçilerin yanında oldular. Uyku vakti geldiğinde, bir süre kestirmek için Sakarya Caddesi'ne uzanıverdiler.
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği Girişimi üyeleri de mitinge katıldı, çadırları teker teker ziyaret etti. Zaten grubun Ankara'da yaşayan üyeleri hemen her gün işçilerin yanına gelip onlara destek olduklarını anlattılar. Ancak bu işçilere psikolojik destek verirken de eylem nedeniyle onların psikolojisinin bozulduğu ön kabulünden yola çıkmadıklarını anlatıyorlar, bundan böyle direnişe devam edebilmeleri için gerekli psikolojik desteği vererek, hak gaspına, hükümetin nobran tutumuna, sadaka kültürünü içselleştirmiş AKP'li bakanlara da mesaj yolluyorlar aslında. Kimsenin Maliye bakanının merhametine ihtiyacı yok. Zaten TEKEL işçisi hak gaspına karşı mücadeleye devamda kararlı. "Onların sözleri" diyordu Malatya çadırında konuştuğum bir kadın işçi, "bizi daha da inançlı hale getiriyor."
Sabah saatlerine kadar da kimse alandan ayrılmadı. Sakarya Caddesi'nde binlerce kişi, kurum, kuruluşun üyeleri, temsilci ve önderleri bir aradaydı. Çadırların bulunduğu alanda ise müthiş bir kalabalık vardı. Herkes çadırlardaki işçiler ile bir arada olabilmek için adeta direniş sokaklarına akın ediyordu. Diyarbakır çadırının bulunduğu noktada sadece 20 metrelik mesafeyi geçebilmek, yoğunluk nedeniyle yarım saatini alıyordu destek için gelenlerin. Kimse durumdan şikayetçi olmuyordu. Ziyaretçi akışının sağlanabilmesi için gönüllü görevliler devreye giriyordu, "her koldan ikili sıra halinde geçebilir miyiz?" Kalabalığın ilgisi nedeniyle geçişleri sağlamak ancak böyle mümkün oldu. Öte yandan Hayat TV, sokağa bir perde girerek gece boyunca TEKEL işçileri ile ilgili haber ve programları yayınladı. Sendika TV gece boyunca etkinlikleri İnternet'ten canlı olarak verdi izleyicilerine. Yayın bununla kalmadı. TÜRK-İŞ Genel Merkezi'nin önünde bir perde gerildi, grev, direniş, sendika temalı yerli filmleri gösterildi. 1980'li, 1990'lı yıllar Türkiye'sinin işçi direnişlerine, işçi sınıfının hallerine de böylece bir selam çakıldı.
İki ayı aşkın süredir direnen işçiler ve halk, Sakarya Caddesi'nde gösterdiği büyük dayanışma ile birbirini biraz daha özgürleştirdi. 20 Şubat Cumartesi günü, direniş tarihinin en güzel, en özgür sayfalarından biri olarak yer almayı hak etti.
Direniş için Avrupalı sendikacılar da Ankara'daydı. Türkiye ve dünya TEKEL işçilerinin mücadelesine destek oluyor. 20 Şubat eylemi gösterdi ki, TEKEL direnişi bugün geldiği noktada sadece direnen işçileri değil, tüm ülkeyi özgürleştiriyor. (MU/TK)