Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), "Algılar ve Zihniyet Yapıları" projesinde yargı kurumuyla ilgili gerçekleştirdiği araştırmayla ilgili yayımlanan iki kitabını "Yargıya İlişkin Algı ve Zihniyet Yapıları: Hakimler, Savcılar ve Toplum" başlıklı panelle kamuoyuna tanıttı.
İstanbul Taksim'daki Point Hotel'de yapılan panelde, tanıtılacak ilk kitap olan "Adalet Biraz Es Geçiliyor…": Demokratikleşme Sürecinde Hâkimler ve Savcılar" kitabını Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Mithat Sancar ile Eylem Ümit Atılgan hazırladı.
Kitap, hâkim ve savcıların zihniyetine, onların devlet, adalet ve hak kavramları ile Avrupa Birliği, demokratikleşme süreci ve reformlara nasıl yaklaştıklarına ışık tutmaya çalışıyor.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nden Suavi Aydın ile Mithat Sancar'ın kaleme aldığı "Biraz Adil, Biraz Değil…": Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı" başlıklı ikinci kitapsa, yargı bağımsızlığının önündeki engeller, mahkemelerin adilliği, adalet sistemi dışında hak arayışı gibi farklı konular üzerinden yurttaşların hukuk sistemi ve yargısal işleyişe ilişkin algı ve bakış açılarını inceliyor.
Sancar, çalışmanın yargıda "tarafsızlık" gibi çok temel bir sorunun varlığını gösterdiğini söyledi: "Yargı kendi içindeki denetim mekanizmasını terk edilecek kadar temiz bir kurum değil. Toplum, kamusal denetimi, ancak yargı şeffaflaştıkça gerçekleştirebilir. Bu tür çalışmalar, o tabu ve kara kutu haline son vermeyi amaçlıyor.
Atılgan ise, araştırma için beş ayını adliye koridorlarında geçirdiğini ifade ederek, "Hakimler arasında gizli entelektüellere rastlamam beni çok umutlandırdı" dedi; söz konusu yargıçların "iş yükünün arkasına saklanmaması" ve kendilerini toplumdan tecrit etmemeleri gerektiğine inananlar olduğunu ifade etti.
"Yurttaşın adalete güveni az, mahkemeden de kokuyor"
Araştırma sırasında 20 ilde toplam 59 kişiyle görüşme yaptıklarını söyleyen Suavi Aydın da, "insanlar yargıçlar kadar rahat konuşmuyor" diyerek başladığı konuşmasında, devletle ilgili genelde cesur konuşan yurttaşların söz konusu yargıyla ilgili söz söylemek olduğunda eleştirilerini satır aralarına sıkıştırdığını kaydetti.
Araştırma sonuçlarının aktarırken Aydın, mahkemelere tanık veya sanık olarak işi düşenlerin genelde yargıya güvenlerinin oldukça zayıf olduğunu, insanların genelde mahkemelerden çekindikleri, bilinmeyen bir korku yaşadıkları, güçlü bir adalet duygusu dile getirirlerken "haklılık-haksızlık" temelinde dile getirdiklerinin her zaman "hukuk" olmadığını söyledi.
Aydın, adaletin tecelli etmeyeceğine dair kanaatlerde maddi güç, yüksek statü, kişilerin kayrılması, uzun yargılama, mahkemelerin yanıltılması, avukatlara karşı güvensizlik ve insana değer verilmemesi gibi faktörlerin ilk etapta göründüğünü belirtti.
Yazıcı: Özgürlükçü Anayasa ortaya konmalı
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Serap Yazıcı ise, yargıç bağımsızlığına sadece Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı müsteşarının temsil edilmesinin değil, yargıçların bu yapının teftişine uğramasının da zarar verdiğini açıkladı; ancak yargı tarafsızlığının daha kapsamlı ve daha zor erişilir bir standart olduğunu vurguladı:
"Vesayet ilişkilerine yer veren Anayasacılık mantığı terk edilerek kişisel hak ve özgürlüklere ağırlık veren bir Anayasanın ortaya konulması mümkündür."
Kitaplarda yurttaş ve yargıcın güvensizliği
Sancar ve Aydın'ın kitabında, görüşme yapılan Kayserili bir kişi, "Bizim burada Sulh Ceza'da bir hakim vardı. Bu bana taktı. Bana takmakla kalmadı, bizim soyaddan kim gelirse basıyor cezayı. Bizim burası sit alanı. Çok şikayet olur, çok dava olur. Ben de Yüksek Hakimler Kurulu'na bir dilekçe yazdım, bu hakim böyle diye. Soruşturma açın hakkında dedim. Oradan bana cevap geldi. Git Danıştay'da dava aç, dava onun aleyhinde sonuçlanırsa biz de hakkında işlem yaparız diye. Ya ben nasıl gidip Ankaralara uğracağım. Dava açacağım Ankara'da, sonra takip edeceğim. Öyle kaldı" diyor. (sayfa 44)
Sancar ve Atılgan'ın hazırladığı kitaptaysa, bir yargıç, Emekli Korgeneral Altay Tokat'ın "terörün ne olduğunu görmeleri için hakimlerin evlerinin önüne bomba attırdığını" söylemesiyle ilgili işlem yapılmaması, buna karşın bu sözleri eleştiren Kazan Savcısı Kemal Şahin'in soruşturmalık olmasını yargıç teminatına açısından olumsuz bir örnek olarak veriyor. (görüşme 30) (sayfa 71) (EÖ)