Güneydoğu Anadolu'da 1984 öncesi 25 milyon küçükbaş, 11-12 milyon adet büyükbaş hayvan yetiştiriliyordu. 1984'te başlayan "düşük yoğunluklu savaş" sonrası aynı bölgede küçükbaş hayvan sayısı 4.5 milyona , büyükbaş hayvan sayısı ise 2-2.5 milyon adete düştü. Yasaklar göçer (koçer) geleneğiyle birlikte hayvancılığı bitirdi, "küpeli" kaçakçılığı başlattı.
1984 öncesi Güneydoğu'da hayvancılık
1984 yılından önce Türkiye'nin et ihtiyacının yüzde 70'i Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden karşılanıyordu. O yıllarda sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 25 milyon küçük, 11-12 milyon büyük baş hayvan vardı.
İç piyasanın yanı sıra, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelere her gün 1700 küçük baş ile 550-600 büyük baş hayvan ithal ediliyordu.
Hayvancılığın bitmesinin nedenleri
Özellikle bölgedeki çatışmaların başlamasına bağlı olarak göçerlere yayla yasağının uygulanması, köy boşaltmaları ile birlikte göçün başlaması,1990 Körfez Savaşı'nı takiben oluşan krizle birlikte sınır kapılarının kapanması, besi hayvanı sayısında büyük bir düşüşe neden oldu.
Yayla yasağı yok etti
Bugünlere geldiğimizde bölgede 4.5 milyon civarında küçük baş hayvan, 2-2.5 milyon büyük baş hayvan kaldı.
Bölgede hayvancılıkla uğraşan besicilerin büyük bir bölümünün işi bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Diyarbakır Besiciler Odası Başkanı H. Sait Şanlı hayvancılığın bitmesinin nedenlerini ve sorunlarını Bağımsız İletişim Ağı'na (BİA) şöyle anlattı:
Besiciler köyden kente göç etti
* Özellikle 1990 yıllının başında Körfez Krizi'nin ardından kapanan sınır kapıları, bölgede PKK ve devlet arasında yaşanan çatışmalardan dolayı, kırsal alandan göç eden besiciler hayvanlarını yok pahasına satarak şehirlere yerleşti.
* Yayla yasağının uygulanmasıyla birlikte göçer aşiretleri hayvanlarını yaylalara çıkaramadılar. 1990 yıllarında yalnız göçer (koçer) aşiretleri 15 milyon küçük baş hayvana sahip bulunuyordu. Bunlardan 5 milyonu damızlıktı. Bu damızlık hayvanlardan yılda en az 5 milyon küçük baş hayvan elde ediliyordu.
Yayla yasağı ve koçer geleneğinin sonu
* Ancak yayla yasağı ve çatışmalar bu aşiretlerin ellerindeki hayvanları yok pahasına satmalarına ve şehirlere göçmelerine neden oldu. Yüz yıllardan beridir sürdürülen koçer geleneği de büyük oranda sona erdi. Koçerlerin hayvancılığı zoraki bırakmaları bölgede ekonomik ve sosyal dengelerin bozulmasına neden oldu. Ayrıca göçler yüzünden de bir çok besici hayvanlarını yok pahasına sattı.
Üretim yerine, kaçakçılık
* Hayvancılığı bırakan bu besiciler şehirlere yerleşti. Bölgede hayvancılığın yok olmasıyla birlikte, hayvan ticareti yine de devam etti. Kuzey Irak ve İran sınırından çok sayıda küçük baş ve büyük baş hayvanlar yurda sokuldu. Kontrolsüz ve kaçak olarak yurda sokulan bu hayvanlar ucuza mal olduğu için rağbet gördü ve hayvancılık bir darbe de hayvan kaçakçılığından yedi.
Kaçakçılık tersine döndü
* Kaçakçılık tersine döndü. 1984'ten önce Güneydoğu'dan İran, Irak ve Suriye'ye hayvan kaçırılırken bu kez oralardan bölgeye kaçak hayvan getiriliyor.
"Tarım Bakanlığı'nın politikası yok, yanlış çok"
Tarım Bakanlığı'nın bölgeye özgü bir hayvan politikası oluşturmadığını, bunun yanında yanlış uygulamalarda bulunduğunu söyleyen Şanlı, konu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:
Bakanlık küpeli kaçak hayvanlar
* 1998 ve 1999 yıllarında Tarım Bakanlığı, bölgede, sağlıklı bir hayvancılık politikası yürütme yerine, sağlık kontrolü ve hayvan sayımı yapmadan, 15 milyon lira karşılığında besicilere küpe (hayvanların sağlıklı olduğuna dair kulaklarına takılır) satarak , hayvanların iç piyasaya serbestçe satılmasını sağladı.
Küpeler karaborsada
* Tarım Bakanlığı bu yıllarda 60 bin küpe sattı. Bu küpeleri, satılan büyük baş hayvanlardan söken tüccar, kaçakçılık yoluyla getirilen hayvanlara taktı ve bunlar da iç piyasaya sürüldü. Halen de sürülüyor. Yani şu anda kaçak hayvanlar bakanlığın küpeleriyle rahatça satılıyor. Bir küpeyle istedikleri kadar hayvan pazarlıyorlar. Bu küpeler karaborsada 60-70 milyona kadar değer buldu. Piyasada satılan hayvanların kaçak mı, yoksa yerli hayvan mı olduğu neredeyse imkansızlaştı!
Reis Yeşiltaş: "Beritan aşireti bitti"
Güneydoğu'nun en büyük ve yaygın koçerlerinden Beritan aşireti reisi Musa Yeşiltaş , yayla yasağının sonuçları hakkında BİA'ya şu bilgileri verdi:
* Yayla yasağından önce aşiretin sürülerinde 650 bin küçükbaş hayvan vardı. Yayla yasağından sonra, ahırlarda beslenen hayvanların çoğu, hastalıklar yüzünden çoğu telef olmuştur. Buna yem fiyatlarının yüksek olması da eklenince, aşiretin elinde bugün 20 bin civarında hayvan kalmıştır.
"Bin yıllık gelenek bitme noktasında"
* Beritanlıların çoğu hayvancılığı bırakmak zorunda kalmıştır. Çatışmalar öncesi elinde 1000 küçükbaş hayvanı bulunan bir ailenin elinde şu an 50-60 civarında hayvan kalmıştır. Geçimini hayvancılıkla sağlayan ve bin yıllık koçer geleneğine sahip Beritan aşireti neredeyse bitme noktasına geldi. (AB/ME/YÖ/NA)