Yayın Tarihi - 22 Kasım 2017
Üçüncü programımızda Şubat Devrimi'nden Ekim Devrimi'ne giden sürecin önemli köşe taşları üzerinde durduk. Şubat Devrimi'nin ortaya çıkardığı toplumsal ve siyasal durumun temel niteliklerini konuştuktan sonra sırasıyla Nisan Krizi, Temmuz Günleri, Ağustos sonunda gerçekleşen Kornilov Darbesi ve sonrasında da Ekim Devrimi'nin ne şekilde gerçekleştiğini zaman darlığı sebebiyle hızlıca ve kabaca özetledik.
Nisan ayında Geçici Hükümet'in dış işleri bakanı ve Kadetler yani liberallerin önemli liderlerinde Miliukov'un istifasına yol açacak krizden ve Lenin'in Petrograd'ın Finlandiya Garı'na gelişi ve Rus Devrimi'ne olan etkisi üzerinde durduk. Kitlelerin siyasal sürece müdahalesi ve özellikle Barış talebinin nasıl toplumsal olaylara yol açtığı ve sokaktaki gösterileri radikalleştirdiğinden bahsettik ve bu bağlamda Temmuz Günleri denen hadiselerin ne şekilde gerçekleştiğini özetledik. Böylece üçüncü programımızda 1917 Ekim Devrimi'ne kadar gelmiş olduk. Daha sonraki programlarda bu sürecin farklı veçheleri üzerinde duracağız ve belli konuları daha ayrıntılı olarak irdelemeye çalışacağız.
Üçüncü programı Fransız marşı Marseillaise'in Rusça versiyonu ile bitirdik. "İşçi Marseillaise"i olarak da anılan marşın sözleri Pyotr Lavrov'a ait. İlk defa 1875'te basılmış. Sözleri Fransızca versiyondan farklı olarak sosyalist içerikli. 1905 devriminde popüler oluyor ancak 1917 Şubat Devrimi sonrasında adeta resmi marş haline geliyor. Ekim'den sonra da bir dönem Enternasyonalle birlikte kullanılıyor.
(100. yılında Ekim Devrimi - Tarih Vakfı’nın katkılarıyla)
Ömer Madra: Hoş geldin Doğan.
Doğan Çetinkaya: Merhaba Hoş bulduk.
Can Tombil: Hoş geldiniz
Ö: Bugün ne konuşuyoruz Ekim Devrimi’nde?
D: Bugün Ekim Devrimi’ne varmayı inşallah becereceğiz. Geçen hafta hatırlarsanız biraz Şubat Devrimi’ne giden 1. Dünya Savaşındakilere ilişkin tartışmaları konuşmuştuk. Daha sonra Şubat devrimini en azından gerçekleştirmeyi başarmıştık. Şimdi üçüncü programımızda Şubat’la Ekim devrimi arasındaki süreci biraz konuşmaya çalışacağız.
İsterseniz kaldığımız yerden hatırlatarak hemen başlayalım. Şubat devriminin çok kendiliğinden bir şekilde gerek 8 Mart’taki kadınlar günü vesilesiyle kadınların eylemi ve biraz da onun öncesinde özellikle St. Petersburg’da (ki önemli bir merkez politik ve toplumsal açıdan; işçi sınıfının yoğunlaştığı bir merkez) Putilov metal fabrikasında meydana gelen grevden ve ardından gelen genel grev dalgasından bahsettik. Ardından hükümetin, Çarlık idaresinin bir hafta gibi kısa bir sürede çökmesine sebep verecek bir devrimci kalkışmadan bahsedip, akabinde de sovyetlerin ve geçici hükümetin oluşarak ikili bir iktidar durumunun ortaya çıktığından bahsetmiştik. Yani 1917 devrim sürecinin nasıl başladığını özetlemeye çalışmıştık. İsterseniz bugün Şubat Devrimi’ndeki bu ikili iktidarın ortaya çıkışından itibaren yaşanan ana kırılma noktalarından biraz bahsedelim ve 1917 yılı boyunca Rusya’da gerçekleşen önemli olaylar üzerinde duralım derim ben.
C: Lütfen.
D: Şubat ayındaki devrimden sonra çok hızlı bir şekilde Rusya’da gündelik hayat, siyasi hayat, her anlamda çok radikal bir şekilde dönüşüme uğruyor. Hatta birçok yazar, geçen haftada değindiğim gibi aslında ikili iktidarın ortaya çıkmasından daha çok bir iktidarsızlık durumunun mevzu bahis olduğunu çünkü Çarlık Rus devletinin gerek askeriyesi ile gerek sivil bürokrasi ile devletin çeşitli kurumları ile tam bir çöküş halini yaşadığını, 1. Dünya Savaşı’nda da tabii ki de Rusya’nın cephelerde önemli bir yenilgiye uğruyor olması, savaşın Rus devleti açısından kötü gidiyor olması da çok ciddi bir krize yol açmıştı ama öyle ya da böyle Rus devleti kendi Çarlığına, ülkesine hakim bir devletti. Fakat Şubat Devrimi’nden sonra devlet teşkilatının topyekûn çöktüğünden bahsetmiştik. Hatta ve hatta devrimin olmasını da silahlı kuvvetlerin yani ordunun çözülmesine biraz bağlamıştık. Bunun da literatürde önemli bir yeri var demiştik. Ordunun güvenlik aygıtının çözülmediği bir durumda da dünyada devrim olmasının zor olduğundan da bahsetmiştik. Zaten Mart’ın hemen başında sovyetin ilk önemli kararının da askerler ve savaşın durumu ile ilgili olduğunu da söylemiştik. Çünkü Şubat’tan sonra Rusya’da çok ciddi bir “sovyet salgı”nın ortaya çıkıyor. Yani iktidarın ortadan kalkması ile birlikte aşağı sınıfların özellikle köylülerin ve işçi sınıfının çok farklı taban ve özyönetim örgütlülüklerinin, girişimlerinin yaygınlık kazandığını ve hatta bunun bir salgın olarak tanımlandığından bahsetmiştik. Mahallelerden fabrikalarda köylerde taşrada kent merkezlerinde çok çeşitli amaçlarla komiteler, Sovyetler, kurullar, konseyler kurulduğunu ve insanların kendi hayatlarını kendilerinin yönetme iradesiyle ortaya çıktıklarını görüyoruz.
Sovyetler kuruluyor
C: Ne gibi kararlar alınıyordu bu tip organizasyonlarda?
D: Çok çeşitli. Mesela fabrika komiteleri en önemli örgütlerden bir tanesi. Haziran’da bütün Rusya çapında genel bir kongrelerini de toplayacaklar. Örneğin fabrikalarda üretim sürecinde işçilerin denetimi. Tabii burada hemen aklımıza Şubat’ın ilk başlarında Mart aylarında işçilerin komünizmi kurmak, sosyalizmi inşa etmek amacıyla komiteler kurarak, o günden sosyalizmi inşa etmek gibi bir girişimde bulunduklarını söylemek çok mümkün değil. İşçi kontrolü aslında yine kendiliğinde bir talep olarak çıkıyor, her ne kadar çok önemli siyasi partiler de olsa bazen arkasında.
Neyi amaçlıyorlar? O kriz günlerinde devrim günlerinde mesela üretim sekteye uğramasın, işlerini kaybetmesinler, fabrikanın güvenliğini sağlamak, fabrikanın güvenliğini biraz çelişkili olarak sokakta yaşanan çatışmalı hayattan korumak ama aynı zamanda işverenden de korumak, fabrikanın sahibinden de korumak. Yani üretimin bir şekilde sekteye uğramaması. Bu yavaş yavaş daha radikalleşerek sosyalistleşerek ve süreç içerisinde Bolşevikleşecek bir talep haline gelecek işçi denetimdeki fabrikaların konseyi, komiteleri. Bu tür amaçlarla kuruluyor. Mahallelerde sovyetler kuruluyor. Sadece merkezi bir Sovyet yok Petrograd’da ve diğer şehirlerde. Çok çeşitli amaçlarda o mahallenin mesela güvenliğini sağlamak için, o mahalledeki gündelik ihtiyaçları sağlamak için. Çünkü devlet teşkilatının çöktüğünden bahsetmiştik. İnsanlar kendi hayatlarının idamesini ve idaresini kendi ellerine alıyorlar. Ve böylece her amaçla komite ve konsey kurmaya başlıyorlar ve bunları doğrudan taban örgütlenmeleri olarak hayata geçiriyorlar. Bu taban örgütlenmelerinde doğrudan yüz yüze ilişkilerle kararlar almaya başlıyorlar.
C: Belki ileriki programlarda konuşuruz ama bu organizasyonların çözülmesi gibi bir süreçten geçiyor mu Sovyetler Birliği ya da çözülmesi hangi yıllara tekabül ediyor.
D: Daha Sovyetler Birliği bu devrim günlerinde yok. Sovyetler birliği olarak bildiğimiz rejim ve toplumun kurumları daha çok Ekim Devrimi’nden sonra inşa edilecek. Şimdi biz Şubat ertesinde Ekim’e kadar bu Sovyet salgını içerisinde taban örgütlenmelerinin yaygınlık kazandığı ve genel süreci onların tayin ettiği bir durumdan bahsediyoruz. Şu anda Rusya’da Şubat Devrimi’nden sonra örgütlü sosyalist hareketlerin duruma hâkim olmadıkları bir dönem içerisindeyiz. Yavaş yavaş zaten bu siyasi partilerin de sürgünde olan liderleri Rusya’ya gelecekler. Bu açıdan en önemli ay Nisan ayı. Gerek Sibirya’da Rusya’nın içerisinde sürgünde olan liderler var. Bolşeviklerden Stalin ve Kamenev gibi örneğin. Lenin de biliyorsunuz İsviçre’de o zamanlarda, Nisan ayında gelecek. Nisan ayı Rus devrim tarihi içerisinde çok önemli bir yere sahip iki nedenden dolayı. Bir devrim süreci içerisindeki toplumsal taleplerin ne boyutta olduğunu göstermesi açısından. Neden? Çünkü geçici hükümetin başında Kadetler var, liberaller var. Onlar Çarlık Rusya’sının 1. Dünya Savaşı’ndaki konumunu devam ettirmek istiyorlar. Çünkü Sovyetlerde merkezileşmiş iktidar barış istiyor ama barışı ilhaksız bir barış. Yani Rusya’nın toprak kaybetmemesi, işgale uğramaması koşulu ile Rusya’nın savaştan çekilmesi ve bir barış imzalamasını talep ediyor Sovyetler.
Ö: Ben de tam bunu soracaktım. Bütün bu konuştuğumuz şeyler sırasında 1. Cihan Harbi olanca şiddetiyle devam ediyor.
D: Devam ediyor ve askerler cephelerde ölmeye devam ediyorlar...
Devrimci hareketin süreklileşmesi
Ö: Rusya bir yandan Sovyetleri kurup yerel örgütlenme ile taban örgütlenmesi yaparken bir yandan da askerleri orada ölmeye ve öldürmeye devam ediyor.
D: Aslında temel sorunlardan bir tanesi bu. Çünkü 1917 Ekim’e giden süreçte çok önemli bir unsur var. Bu da üç temel talebin toprak, ekmek ve barış talebinin özellikle geçici hükümet tarafından gerçekleştirilmiyor olması. Rusya’daki devrimci hareketi bu süreklileştirecek, canlı tutacak ve radikalleştirecek. Nisandaki olay da zaten bu. Çünkü geçici hükümet ve Sovyetler 27 Şubat’ta ilk kurulduğunda Sovyet kurulu ilk şu kararı alacak. Herkes işine gücüne dönsün devam etsin. Ama insanlar işine gücüne dönmemek ve devam ettirmemek için Şubat Devrimi’ni gerçekleştirmişlerdi. Bundan dolayı çok büyük tepki duyulacak ve ilk Sovyet toplantısı askerlerce basılarak, belki de zorla bir barış ve askerlerin kendi kurdukları komitelerin tanınması kararını aldırtacak. Bu da var olan, kendi pozisyonlarını devem ettiren elbette ki generaller açısından çok ciddi bir tepkiye yol açacak. Çünkü diyecekler ki bu komiteleri biz tanırsak, tabandan gelen, askerlik olmaz bunun adı, bu ordu olmaz, disiplin olmaz.
Ö: Emir komuta zinciri dağılır.
D: Çünkü bunlar aynı zamanda cephelerde kuruluyor veya şehirlerdeki cephe gerisindeki garnizonlarda kuruluyor. Bu çok ciddi bir demokratik talep ve bu gerçekleştiriyor. Zaten Sovyetlerin ilk 1 nolu bildirgesi tam da bu talep üzerine çıkıyor. Yani savaşla ilgili. Çünkü barış en yakıcı problem. Nisan ayında bu geçici hükümetin en önemli insanı olan Milyukov Dışişleri bakanı ki Kadetlerin yani o zamanki liberallerin lideri. O diyor ki basına verdiği demeçlerde ilhaksız, işgalsiz barış, bir kazanım olmadan barış, bir Alman komplosudur. Alman ajanları tarafından Rusya’ya zorlanmaktadır. Bundan dolayı biz Boğazları alacak şekilde yani İstanbul’un fethini gerçekleştirilecek şekilde Rusya’nın savaşa devam etmesini istiyoruz gibi bir beyanat veriyor. Ve bu çok ciddi bir krize yol açıyor, sovyetlerle geçici hükümet arasındaki ilişkileri bozuyor. Çok ciddi sokak gösterilerine yol açıyor. Hem Miliukov’u destekleyen orta sınıflar ve üst sınıflar sokaklara dökülüyor pankartlarla yürüyorlar, Miliukov’u destekliyorlar. Onun karşısında işçi sınıfı özellikle ve askerler sokakta gösteriler yapıyorlar ve sonunda Nisan ayında Miliukov istifa etmek zorunda kalıyor ve Kadetlerin solu ile Sovyetlerin sağı masaya oturarak bir uzlaşmaya varıyorlar. Ve Sovyetlerden bir önceki programda söylemiştik Kerenski vardı hem Sovyetlerde bakandı, koltuğu vardı hem geçici hükümette. Sovyetlerden daha fazla isim özellikle Menşeviklerin ve Sosyalist devrimcilerin liderleri yavaş yavaş geçici hükümette bakan olmaya başlıyorlar.
C: Savaş karşıtlarının zaferi olarak da değerlendirebiliriz bunu.
D: Savaş karşıtlarının zaferi ama aynı zamanda Sovyetlerin de geçici hükümete girmeye başlaması ile beraber Sovyetlerin merkezi unsurunun da prestij kaybetmeye başlaması. Çünkü geçici hükümet ısrarla bir barış anlaşması yapmaktan imtina etmeye devam edecek. Bu anlamda Sovyetlerin merkez idaresi de prestij kaybetmek durumunda kalacak.
Lenin geliyor
Ö: Ben bir de şeyi de söyleyeyim bu arada. Kerenski’nin de Şubat Devrimi’nde önemli bir rolü oluyor herhalde değil mi?
D: Evet. Daha doğrusu kendinden menkul bir rolü var. Aynı Miliukov gibi. Çok büyük bir toplumsal tekabüliyeti ve örgütü olmadığı için biraz da devrimin lideri olarak görülüyor ve onun geçici hükümette olması aslında geçici hükümeti meşrulaştırmış oluyor kitlelerin gözünde. Ama bu Geçici Hükümetin gerek kurucu meclisi oluşturmaması gerek bu en yakıcı talepleri gerçekleştirmiyor ve bunun için adım atmıyor veya bunları devamlı erteliyor olması, ortaya çıkmakta olan taban örgütlenmelerinde çok ciddi bir kitlesel tepkiye yol açacak ve en sonunda Miliukov’un istifasına yol açıp Sovyetlerden bakanların geçici hükümete girmesine yol açacak bir krize yol açıyor. Nisan ayındaki bu kriz geçici hükümetin biraz daha sosyalistleşmesine yol açacak.
Sosyalistleşirken de Sovyetlerin de aynı zamanda sağcılaşmasına sebep verecek. Bu Bolşeviklerin de önünü açan, tutum alınmasını isteyen ve taban örgütlenmelerine referansta bulunan kesimlerin daha fazla taraftar bulmasına yol açacak. Nisan birinci açıdan bundan önemli. İkinci önemli nokta da Lenin’in Nisan ayında gelmesi ve tam bu kriz esnasında “tüm iktidar sovyetlere,” geçici hükümetle her türlü uzlaşıya karşıyız hatta ve hatta sosyalistlerin de kendi içlerinde birlik olmasına karşıyız önemli olan kitlelerin talepleri ve kitle örgütlerinin iktidara gelmesi talebiyle St Petersburg’a, Petrograd’a gelmesi Lenin’in, Nisan ayında çok ciddi bir kırılmaya yol açacak. Bundan sonra özellikle Sovyetlerdeki dinamiğin daha ön plana çıktığını göreceğiz. Nisan ayında bundan dolayı önemli bir kırılma olacak. Diğer bir kırılma noktası da Temmuz ayında gerçekleşecek. Temmuz Günleri olarak bilinir.
Temmuz Günleri de yine bu siyasi örgütlerden bağımsız olarak kendiliğinden bir şekilde patlayan bir kitle ayaklanması, Şubat’tan sonra gerçekleşen büyük bir sokak eylemliliği.
Burada niye insanlar Şubat Devrimi olmuş, tekrar niye bir ayaklanma gerçekleştiriyorlar? Tam da demin dediğimiz durumdan dolayı. Miliukov istifa etmek zorunda kalmış. Kadetlerle geçici hükümete giren Menşevikler özellikle anlaşmışlar, ilhaksız, işgalsiz bir barış anlaşması yapılmasına dair. Fakat hala savaş devam ediyor. Savaştan çekilmeye dair bir karar yok ve hatta ve hatta Mayıs’tan sonra Haziran ayında bir karşı saldırıya başlamış Rus ordusu, merkezde böyle bir barış talebi varken. Bu saldırıda da Rus ordusu tekrar başarısızlığa uğrayınca Temmuz ayında özellikle askerler ve işçiler ayaklanıyorlar barış talebiyle. Bu ayaklanmaya özellikle Bolşeviklerin merkez komitesi karşı çıkıyor, hazırlıksız olunduğu için, bir kitle kıyamına, katliamına sebebiyet vereceği için karşı çıkıyorlar ama kitleler bir kez ayaklandıktan sonra katılmak durumunda aklıyorlar. Sadece Bolşeviklerin tabandaki örgütlerinde var olan kadroları ayaklanma kararına katılıyorlar. Tabii çok ciddi bir şekilde bastırıldığı için bu Temmuzdaki isyan önemli Bolşevik liderler Lenin gibi tekrar yurtdışına kaçmak zorunda kalıyorlar. Biliyorsunuz Lenin Finlandiya’ya gidecek ve Eylül ayına Ekim’in başlarına kadar geri dönemeyecek. Çok önemli bir kırılma noktası olacak Temmuz ayı.
Ö: Lenin’in ilk gelişi, bir zırhlı trenle, Almanların da desteği ile galiba değil mi? O şey söylentilerine de yol açan: Alman komplosu.
D: Evet. Zaten genelde Almanya’nın Rus devrimine dahli bu komplovari açıklamalarla çok sık kullanılır ve her kesim tarafından kullanılır. Bolşevikler de karşıtlarına, liberaller karşıtlarına, geçici hükmet Sovyetleri, Sovyetler Geçici Hükümeti Alman ajanı olmakla suçlarlar. Savaşta Almanya ile çok ciddi bir şekilde savaş yürütüldüğü için. Lenin’in bu şekilde gelmesi de literatürde Lenin’in aslında bir Alman ajanı olduğu veya Ekim Devrimi’nin bir darbe olup olmadığına ilişkin tartışmalarda çok ciddi bir yeri vardı. Ve üstüne de bayağı bir külliyat vardır yazılan çizilen.
Ö: Ben de hatırlıyorum zırhlı tren olayını.
D: Aynen üzerine daha sonra da konuşmak imkanı bulursak burada da dahli olan Türkiye’de de çok yakından tanınan Parvus Efendi, Alexander Helphand, Lenin ve Trocki’nin önemli yoldaşlarından bir tanesi bu yolculuğu organize ediyor Almanya ile de görüşerek. Onun üzerine de belki konuşuruz. Ama bu Temmuz İsyanı çok ciddi bir kırılma yaratıyor.
Neden? Kerenski ordu ile ittifak yapmaya girişecek. Özellikle tabandan gelen bu talepleri durdurabilmek için, sovyet salgınına karşı durabilmek için. Bu da geri tepecek: Kornilov Darbesi denilen hadise gerçekleşecek. Çünkü her devrim sürecinde yine birtakım darbeler, karşı darbeler çok sık yaşanır. Rus devriminde de Ağustos ayı sonunda Kornilov Kerenski’den aldığı cevazla birlikte Kerenski’yi de devre dışı bırakacak ve askeri diktatörlük kurmak için müdahalede bulunmaya çalışıyor. Aslında bu onun, çok bilinmez literatürde, ikinci müdahalesi. Kornilov tam da bu Nisan demin bahsettiğim krizde de darbe girişiminde bulunmaya çalışıyor. Fakat çok şey yapamıyor, başarılı olamıyor şartlar uygun olmuyor. Ama bunu Ağustos’ta deniyor fakat Rusya’da ordu ve devlet o kadar çökmüş durumdaki Geçici Hükümet de dahil olmak üzere sovyetler buna karşı durduğundan bu Kornilov darbesi girişimi başarısızlıkla sonuçlanıyor. Burada da sovyetlerin taban örgütlenmelerinin iktidarı tescillenmiş oluyor. Tam da bu noktada Lenin Nisan’daki “tüm iktidar sovyetlere” stratejisinden biraz ayrılarak mutlaka iktidarın müdahale edilerek ele geçirilmesi gerektiği fikrine geliyor ve Finlandiya’dan sürgünden devamlı bu konuda iktidarın artık zor yolu ile silahlı bir şekilde ele alınması talebini dile getirmeye çalışıyor. Fakat var olan Bolşevik örgütlenmesi ve merkez komitesi bunu görmezden geliyor. Bunu çok absürt bir fikir olarak görüyorlar. Lenin’in mektuplarını, yazdıklarını, fikirlerini kendi basınlarında bile paylaşmıyorlar. Bu şu açıdan önemli. Literatürde çok şey vardır. Lenin’in “Ne Yapmalı”dan beri tek bir çizgiye sahip bir lider olarak yansıtılması veya Bolşeviklerin monolotik, tek bir düşünceye sahip parti gibi görülmesi çok yaygındır. Oysa biz tam bu süreçte görürüz ki Bolşevik partisi diğer partiler gibi çok farklı fikirlere sahip, hem merkez komitede, merkez komitenin dışında Rusya çapında çok heterojen bir parti. Ve birbirleriyle rekabet halinde olan liderlere, farklı stratejilere sahip liderlere sahip olmasının yanında tabanda da liderliği zorlayan çok ciddi bir iradenin olduğunu görürüz ki Lenin 1917 Eylül’üne kadar aslında yalnız bir insandır. Hem merkez komitesinde hem de parti içerisinde prestijine ve sözlerinin çok saygın olmasına rağmen. Fakat bu Kornilov darbesinden sonra Lenin’in tezleri, Nisan’daki tezleri gibi çok ciddi bir kitlesel talebe ve konjonktüre denk geldiği için Ekim aylarına giden süreçte Bolşevikler gerçekten iktidara el koyma noktasında ciddi girişimlerde bulunacak ve Ekim Devrimi’nde de aslında Şubat Devrimi iler karşılaştırıldığında çok daha dar, operasyonel bir hamle ile iktidarı alacaklar. Tabii bunun darbe tartışmalarında çok önemli bir yeri vardır. Derler ki bu çok operasyonel bir girişim olduğu için Şubat Devrimi gibi bir devrim değildir Ekim Devrim’i aslında darbevari bir girişimdir. Bu çok doğru değil. Çünkü Ekim Devrimi o kadar kansız ve basit bir girişimle Kışlık Saray’ın fethi mevzu bahistir ki çünkü zaten öyle bir iktidar yoktur. Kışlık Saray, Geçici Hükümet’in dördüncü binasıdır, yeridir. Kendine Petrograd’da yer bile bulamamıştır. O kadar iktidarsızdır. Oysaki iktidar tamamen aşağıdan zorlayan sovyetlerdedir ve oradan gelen taleptedir. Bundan dolayı çok basit olmuştur Ekim’de devrimin gerçekleşmesi. Genelde Rus devrim tarihindeki revizyonist ekol Ekim Devrimi’ni zaten tabanda gerçekleştirilmiş olan devrimin siyasi bir uzantısı olarak ele almıştır.
Ö: Peki Lenin Finlandiya’dan ne zaman dönüyor?
D: Eylül ayının içerisinde dönüyor ve kademeli olarak dönüyor. Çünkü görüşlerinin çok fazla taraftar bulmadığı ve yansıtılmadığını gördüğünde gizli bir şekilde Petrograd’a geliyor. İlk önce en ünlü mahallesi Petrograd’ın devrimin merkezi sayılabilecek Viborg kuzeydoğu mahallesine geliyor, işçi sınıfının en örgütlü olduğu mahalleye. Oradan da Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği sırada merkeze Smolni Enstitüsü’ne karargahını kurarak Ekim Devrimi’ni gerçekleştirecek.
C: Petrograd. St Petersburg?
D: O da ilginçtir. Petrograd biliyorsunuz 1. Dünya Savaşı’nda Rus Çarı’nın bir milliyetçi hava oluşturmak için şehrin adını değiştiriyor. Çünkü Petersburg Alman tandanslı bir isim biliyorsunuz “burg” kelimesinden dolayı, onu Ruslaştırıyor aslında. Bunu tanımayan kim? Bolşevikler. Bolşevikler bu milliyetçi girişime karşı devrim boyunca da kendi Petrograd komitesinin adını St. Petersburg komitesi olarak kullanmaya devam ediyorlar.
C: Ama sonra Leningrad yapacaklar.
D: Bu da tarihin ironileri tabii.
Ö: Evet geldik şeye kadar.
D: Çok hızlıca gelmiş olduk tabii.
Ö: Hızlıca ama bence dinleyicilerinde kafasında net bir harita oluşturması açısından iyi oldu. İstersen burada duralım.
D: Tamam. Daha sonra bu süreçteki ayrıntıları da misafirlerimizle konuşma fırsatı bulacağız inşallah gelecek haftadan sonra.
C: Külliyat demişken yeni kitaplar da basılıyor eski kitapların da yeni baskıları da ortaya çıkıyor. Özellikle bu kitap fuarından sonra yeni kitaplar da bizim elimize gelmeye başladı. Onların da bir şekilde tanıtımını yapmak için ufak bir fırsat bulacağız diye düşünüyorum önümüzdeki programlarda.
Ö: Evet öyle ufak bir şey aç istersen. Doğan’ın da izniyle.
C: Devrim kitaplığı. Nasıl? Bölüm içinde bölüm.
Ö: Bölüm içinde bölüm yapalım. Peki ne çalıyoruz?
D: Şimdi Fransız marşı Marseillaise’nin Rusça versiyonu var, hem de çok eski. İşçi Marseillaise olarak da bilinir. 1875’de ilk ortaya çıkıyor. Pyotr lavrov'a’nın sözlerini yazdığı bir versiyon. Fransızca versiyonundan farklı olarak tabii çok sosyalist ve işçi merkezli bir söze sahip. 1905 devriminde çok popüler bir hale gelecek. 1917 Şubat devriminden sonra adeta resmi bir marş halini alacak. 1917 Ekim devrimden sonra enternasyonalle birlikte bir süre çalınmaya ve resmi kabul edilmeye devam edecek. Şimdi o Rusça versiyonu dinleyelim.
Ö: Marseillaise’nin kendisi de bir hayli milliyetçi şey olduğu için onun dönüştürülmesi de ilginç bir şey.
D: Aynen devrimin etkisi.
Ö: Çok ters bir dönüşüm, yerinde bir şey. Peki çok teşekkür ediyoruz. Onunla da bitiriyoruz o zaman. Biz de ayrılışımızı, vedamızı yapalım. Bendeniz Ömer Madra. Can Tombil ve Selahattin Çolak’la oluşan ekipleydiniz. Emre Gümüşel de bizi desteklemekteydi her zaman olduğu gibi. Bizi dinlediğiniz için teşekkürler hepinize günaydın!
C: Günaydın.
D: Günaydın.
Yarın: 1917: Devrimler Tarihindeki Yeri ve Ekim/Şubat İlişkisi
100. YILINDA EKİM DEVRİMİ SÖYLEŞİ DİZİSİ
1- 1917 Devrimi'ne Giderken Çarlık Rusyası
3- Şubat'tan Ekim'e Devrimin Yılı
4- 1917: Devrimler Tarihindeki Yeri ve Ekim/Şubat İlişkisi