Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim Kobani olaylarına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında 25 Eylül'de Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi 24 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
Kararın ardından HDP Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP MYK üyesi Alp Altınörs, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP eski milletvekilleri Altan Tan, Ayla Akat Aka, Sırrı Süreyya Önder, BDP eski milletvekili Emine Ayna, HDP eski MYK üyeleri Bircan Yorulmaz, Prof. Dr. Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Berfin Özgü Köse, Dilek Yağlı, Can Memiş, Günay Kubilay, Bülent Parmaksız, Pervin Oduncu, İsmail Şengün, Cihan Erdal, HDP eski Genel Saymanı Zeki Çelik ve HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt gözaltına alındı.
6 yıl önceki bir soruşturma kapsamında gerçekleşen gözaltılar kamuoyunda tepki toplarken tartışmaları da beraberinde getirdi.
Kobani olaylarının yıl dönümü yaklaşırken yapılan operasyonu HDP, "Kobani'nin intikamı olarak" değerlendirirken; bazı kesimler operasyonları muhalefet blokunu HDP'den uzaklaştırmak olarak yorumladı.
Peki, 25 Eylül sabahında yapılan gözaltılarla amaçlanan nedir? Operasyon bir erken seçim sinyali mi? Eğer seçim sinyali ise bu operasyon seçmeni nasıl etkiler?
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç bianet'e değerlendirdiler.
Ağırdır ve Genç, operasyonun Kürt seçmeninin oyunu değiştirmeyeceği noktasında hem fikir.
Her iki isim de iktidarın, muhalefetin milliyetçi duygularını manipüle ederek HDP'den uzaklaştırmak çabası içinde olduğunu vurguluyor.
Genç: Operasyonlar HDP'ye oyları arttırıyor
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, operasyonların HDPye oyları arttırdığını belirtiyor:
"HDP’ye yapılan operasyonlar HDP seçmenini konsolide eden cinsten yol alıyor ve HDP'ye oy vermeyecek çevre diyebileyeceğimiz sol demokrat, iktidar dışı kalmış güçlerin de HDP’ye yönelmesine, dayanışma oylarının açığa çıkmasına vesile oluyor. Bunu bilmeyecek bir iktidar yok ortada, HDP’ye yönelim biçiminin HDP’de seçmen konsodolisyasyonunu arttırdığını gayet iyi biliyorlar.
"'HDP’ye baskın yaparak, HDP seçmeninin sandığa gitmesini engellemek, bıktırmak ya da boykota yöneltmeye çalışıyorlar' şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. Bu değerlendirmeye hiç katılmıyorum. Bu tip operasyonlar sandıktan uzaklaştıran değil, aksine sandığa daha fazla kenetleyen operasyonlar.
"Gündem değiştirme operasyonu değil"
"Bu operasyonun etkilerini önümüzdeki günlerde yapacağımız araştırmalarda ölçeceğiz ama son yaptığımız araştırmalarda HDP’nin yükselişe geçtiğini gördük. Bu operasyonların bir gündem değiştirme operasyonu olarak algılanması büyük bir yanılgı. HDP ve seçmenine yönelik operasyonları bir gündem değiştirme olarak yorumlamak en sağlıksız değerlendirme olarak görüyorum.
"Türkiye'de yeni bir sistem inşa ediliyor"
"Bu operasyonların ana hedefinin daha genel bir yerden okumak gerekiyor. Türkiye’de yeni bir sistem inşa ediliyor. 5-6 yıldır kendi bürokrasisini açığa çıkarmış, yapısallaşmaya çalışan yeni bir sistem inşası var. Bu sistem oldukça merkezi, katı, Türk- İslam sentezine dayalı, milliyetçi yanları oldukça yoğun.
"Bu inşayı yapan siyasetin en önemli hedeflerinden biri, yolda yürürken ayağına batabilecek dikenleri temizlemek. Bu dikenler de muhalefet. Yani muhalefeti dizayn etmeye çalışıyor. Sağından solundan bütün muhalefetin ‘neden Kürtlere ve HDP’ye yöneliyor?’ diye sorması gerekiyor.
"Muhalefetin milliyetçiliği reddetmesi gerekiyor"
"Türkiye’de iktidarından muhalefetine ortak olunan nadir konulardan biri, Kürt meselesidir; bu konuda milliyetçi bir refleks var. Bu refleks üzerinden muhalefetin dizayn edilmesi her zaman çok kolay oldu.
"Muhalefeti mevcut sistem inşasının bir parçası haline getirebilmek için HDP’ye ve Kürtlere yönelim gerçekleşiyor. Muhalefetin yeni sistem inşasına uyumlu hale getirilmesi hedefleniyor.
"Eğer muhalefet bunu okumazsa, ‘seçimde bu sistemi ortadan kaldıracağız’ söylemleri sadece hikaye olarak kalır. Sağından solundan sisteme muhalif olan tüm kesimlerin, Kürtler üzerinden açığa çıkan bu milliyetçi konsensüsü bozması gerekiyor. Daha doğrusu siyasetin toplumda inşa ettiği bu milliyetçiliği reddetmeleri gerekiyor. Bu yapılırsa yeni sistemin bir parçası olmaz."
Ağırdır: Kürt seçmen partisinden vazgeçmez
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise Kürt seçmenin partisinden vazgeçmeyeceğini söylüyor:
"HDP'yi kapatmaktan muratları ve amaçları ne ise o amaç çalışmaz. Partinin adın değişir ama yeniden var olur. Kürt seçmen güvenlikçi politikalar nedeniyle kendi partisinden vazgeçmez. Bunu iktidarın da biliyor olması gerekir.
"Ama güvenlikçi politikalar üzerinden bakıyorlar meseleye veya HDP’nin üzerinden muhalefeti ya da muhalefet blokunu kriminilize etmek, seçmenin gözünden HDP’ye yönelik bir noktada konumlandırmak gibi bir çabaları var ancak bu çaba da karşılık bulmaz. Dolayısıyla bu operasyonu yapanlar amaçlarına ulaşmış olamaz, olmayacaklar da.
"HDP'den uzaklaştırma çabası var"
"İktidar Kürt seçmenindeki değişimi anlamıyor ya da anlamlandıramıyor. İktidar, sadece şiddet ve PKK üzerinden bir okuma yaparak Kürt siyasetini anlamlandırmaya çalışıyorlarsa yanılıyor.
"Bu operasyonla ne yapılmak isteniyor? Birkaç ihtimal olabilir. Bunlardan biri HDP’yi tamamen suçlu pozisyonuna düşürmek ve İYİ Parti ve şu an kurulan yeni partilerin milliyetçi duygularını manipüle ederek HDP’den uzaklaştırmaya çalışmak.
"Bu uzaklaştırma çabası Kürt seçmenini de küstürebilir, dolayısıyla mesele Kürt seçmenin ya da Kürt siyasetinin bir süre sonra, ‘bu tiyatro gibi nasıl olsa oy verdiğimiz insanlar da görevden alınıyor’ diyerek seçimi boykot etme tartışmalarını güçlendirmeye yarayabilir.
"Ama HDP yaptığı açıklamalarda demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz kararlılığı da, bu hedefleneni boşa çıkarmış oldu. Buradan bir amaç beklemek mümkün amacına ulaşmaz.
"Güvenlikçi politikalar çözüm değil"
"İktidarda zihni koalisyonun aktörleri hala hayata ve siyasete güvenlikçi politikalar temelinde bakıyor. Bunun çözüm olmadığını anlamaları gerekiyor, bu operasyon hukuki bir karar değil siyasi bir karar. Bunu herkes biliyor, seçmen de biliyor. Bu nedenle iktidarın hedefi ne olursa olsun, hedefe uygun bir sonuç üretmeyecek.
"CHP ve İYİ Parti’nin seçmeninde milliyetçi, ülkücü veya ulusalcı olarak tanımlanacak bir küme var. Ama bütün İYİ Parti ve CHP seçmenlerini böyle tanımlamak mümkün değil. Dolayısıyla muhalefet bloku içinde bir grup, Kürt meselesine daha ulusalcı veya güvenlikçi temelde bakıyor olabilir ama duyarlılık gösteren bir kesim olduğunu da bilmek gerekiyor.
"İktidarın söylemleri milliyetçi kesimi köpürtmez"
"Bu kesim Kürt meselesi çözülmeden ülkenin bu şekilde devam edemeyeceğinin çok farkında. Bu milliyetçi damarı da iktidarın söylemleri köpürtmez. PKK yeniden şiddet eylemine başvursa bu kanadı, PKK köpürtür. PKK bunu yapmaya teşne mi, evet teşne her an bunu yapmaya kalkabilir. O zaman İYİ Parti ve CHP seçmeninde kopma yaşanır. İktidarın yaptıkları böyle bir sonuç yaratmaz.
"Seçmenin kararının geleceğe dair beklentileri etkiliyor. Bu meselenin çözülmeden, çözülmeden devam edeceğini ima eden bütün bu politikalar dizisi, bu dil hepimizin, geleceğe dönük beklentilerde olumsuzluğa yol açıyor.
"Asıl ülke için enerji kaybı olan mesele budur. Gençler gelecek hayali kurarken, ülkeden beklentilerini olumsuzluğa çevirmiş durumda. Ama devlet sadece güvenlikçi politikalarla bakıyor oradan da beklediği sonucu alamıyor." (RT)