Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Muharrem İnce’nin hareketi iyiniyetle başlamış olabilir ancak politik bir maceradan öteye gitmeyecek gibi görünüyor. CHP seçmeninin de tepkisinin, destek vermemek yönünde olacağını düşünüyorum.”
Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Tanju Tosun, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Muharrem İnce’nin başlattığı hareketi böyle yorumladı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Muharrem İnce, dünkü basın açıklamasıyla, “Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareketi değildir. Hareketimizin adı “Bin Günde Memleket Hareketidir. 4 Eylül'de Sivas'ta olacağız. Memleket hareketini başlatacağız” dedi.
Ardından bu hareketin CHP’ye alternatif olup olamayacağı, Türkiye’deki keskin siyasi iklimde nereye konumlanacağı, bir partiye dönüşüp dönüşmeyeceği, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini nasıl etkileyeceği ve “CHP’nin iktidara hazırlandığı” iddiaları konuşmaya başlandı.
“İdeolojik bağlamda dikkate alınabilecek eleştiriler yok”
Prof. Dr. Tanju Tosun bu sorularımızı yanıtlamaya, Türkiye’deki genel siyasi iklimde böyle bir çıkışın nereye konumlanabileceğini anlatarak başladı:
“Türkiye’de çok iddialı ideolojik referansları olmayan, seçmende karşılığı olmayan siyasal hareketlerin çok da karizmatik lidere sahip olmadığı durumda pek başarı şansı olmuyor. Geçmiş deneyimler bunu gösteriyor. Örneğin 10 Aralık hareketi vardı… Mustafa Sarıgül’ün Türkiye İçin Değişim Hareketi vardı… İdeolojik referansı da olmasına rağmen başarı şansı olmadı. İnce’nin dünkü konuşmasına da baktığımızda içi pek dolu olmayan, CHP’ye getirdiği eleştiriler de daha ziyade parti içi işleyişle ilgiliydi. İdeolojik bağlamda dikkate alınabilecek eleştiriler yok.”
“İttifakların konsolide ettiği bir seçmen kitlesi var”
“Türkiye’de AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerine hapsolmuş bir siyaset var. Bu siyaset, seçmeni kendi doğal yuvalarında barındırıyor. Millet ittifakı tabanında oy veren partilerde bu çok belirgin. Çok kemikleşmiş bir seçmen var. Örneğin CHP seçmeninin yüzde 85’inin ikinci parti seçimi yok. Kendi partisine oy vermese ikinciye oy vermeyecek olan büyük bir çoğunluk var.
“Millet ittifakı ve dışında kalan HDP, Türkiye için yeni bir siyasetten çok bu karşıtlık üzerinden siyaset üretiyor. Şu anki konjonktür böyleyken İnce’nin bu ideolojik tutumu parçalayabilecek ne tahayyülü var ne de bunun peşinden gidecek bir seçmen var.”
TIKLAYIN - Muharrem İnce hangi partiden ne kadar oy alıyor?
“Kamuoyunda ölçülen İnce oylarının da hiçbir gerçekliği olduğunu düşünmüyorum. Bilimsel yöntemin kurallarına aykırıdır bu kadar oy alacak olması. İncenin çok sınırlı bir oy tabanına daralmasının nedeni, çok keskin bir siyasal kutuplaşma olması…. İttifakların konsolide ettiği bir seçmen kitlesi var.”
“Eğer 2000’li yılların başında olsaydık…”
“Muharrem İnce’nin hareketi iyiniyetle başlamış olabilir ancak politik bir maceradan öteye gitmeyecek gibi görünüyor. CHP seçmeninin de tepkisinin, destek vermemek yönünde olacağını düşünüyorum. İnce de birkaç il gezdikten sonra yurt gezilerini sonlandırabilir. Çünkü bu harekete olası bir desteğin CHP’yeye marjinal maliyeti çok yüksek olur.
“Eğer 2000’li yılların başında olsaydık, İnce, o dönemin Genç Parti kitlesinden oy alabilirdi. İdeolojik bağlılığı olmayan, yüzer-gezer oy verme davranışına sahip pop milliyetçilik üzerinden bir arayışı olan kitleden… Ama Türkiye’de konjonktür aynı değil.”
“Bir hareketin nihai amacı partileşmedir”
Peki, İnce’nin dünkü açıklamalarını nasıl okumak gerekir?
Prof. Dr. Tosun “Dünkü konuşmasının hemen ardından kendi internet sitesinde, nasıl bir toplum ve ekonomi tahayyülünün olduğunun anlatılmasını beklerdim. Ancak sitesinde halen 2018 seçimi konuşmaları var. Hareketle ilgili siteler var ama resmi bir site yok. İyiniyetli bir girişim ama bunlar olmayınca geriye sadece slogan, retorik kalıyor.
“İnce’nin açıklaması, çoğunlukla parti içi iddialara dayanıyordu. Bu iddiaları da CHP yönetimince yeteri kadar yanıtlandı. CHP o dönem seçimi iyi yönetemedi tabii, parti ancak İstanbul yerel seçiminde İstanbul il teşkilatı marifetiyle bunu öğrendi.
“Ama bir hareketin nihai amacı partileşmedir. İnce bunu cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik kurgulamış durumda. Zaten parti kimliği olmadığı takdirde bir hareketin cumhurbaşkanlığı gibi makro bir seçimi yönetmesi mümkün değil. İnsanlar bu seçimde de tercihlerini politik parti referanslarıyla seçimlerini yapıyor.”
"Politika, çatlak ses oluşturmamak üzerine kurulu"
Prof. Dr. Tanju Tosun ile kurultayını yeni tamamlamış olan CHP’nin genel durumu ve seçimle ilgili hazırlıklarını da konuştuk:
“CHP sistemini Türkiye’deki çoğu partiden ayırmak gerekiyor. Kendini merkeze yaklaştıran toplumu çoğu kesimini yakalamaya çalışan bir parti ama tarihsel bakıldığında ideolojik bagajları var. Parti içi taraflar da düşünüldüğünde keskin, homojen bir konumlanması yok. Partide Kemalistler, sosyal demokratlar, liberaller bir arada.
“Bu yapı içinde olağan zamanlarda ideolojik temelli tartışmalar olması normaldir. Ama tüm hedef AKP iktidarının oy tabanını azaltmaya odaklandığı için bu tartışmalar arka planda kalıyor. Kurultayda da onu gördük. Kılıçdaroğlu’nun ve parti yönetiminin bu tür ideolojik tartışmaları olası bir iktidar dönemine sakladığını düşünüyorum.
“İktidara yürüyen süreçte politika, mümkün olduğu ölçüde ılımlı farklılıkları bir potada tutmak, çatlak ses oluşturmamak üzerine kurulu. CHP tarihsel dengelerin oluşturduğu bir parti, hemşerilik bağları da var, mezhepsel, ideolojik bağlar var. Parti yönetimi tüm bu bağlar üzerinde dengeci bir strateji izliyor. Sosyal demokrat partilerde bu tür dengeciliğin olması anlaşılır. Zamanın ruhuna da uygun.”
“İmamoğlu öncesi ve sonrası diye bakmalı”
CHP’nin önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kartları masada kurması stratejisine İmamoğlu öncesi ve sonrası diye bakmak lazım. Ali Babacan da Abdullah Gül seçimin kazanılması için masada önemli olmayan kartlar.
“İmamoğlu ise CHP ve toplumun farklı kesimlerinden oy alacak, toplumun kesişim kümesine hitap eden bir aktör. Parti içinde Babacan ve Gül’den ziyade İmamoğlu’nun adaylığı konuşulabilir. Buna ne taban ne parti içi unsurlar karşı çıkar.” (AS)