Fotoğraflar: İBB Basın
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 20’nci ilçe belediyesi ziyaretini Sultanbeyli’ye gerçekleştirdi. Ziyaret sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan İmamoğlu'nun yanıtlarından öne çıkanlar şöyle:
Selahattin Demirtaş’ın kitaplarının İstanbul kitapçısında satılması
“Bu şekilde tartışılması bizi üzüyor. Kitap konusu yıllar önce de başka şekilde eleştiriye sebep olmuştu. 'Bomba kadar etkili' diye bir tarif yapılmıştı. Bu olaydan sonra, bunu yapanlar, bu ülkede 15 Temmuz’u gerçekleştirmişti. Bu tarz laf söyleyenlerin pişman olduklarını düşünüyorum. Belki sormanız da gerekebilir o dönemin Başbakanı böyle bir ifade de bulunmuştu. Sayın Demirtaş’a ait kitap her yerde satılıyor.
“Devletin kurumları da buna dâhil. PTT’nin de sitesine girin, var TBMM’nin de sitesine girin, var. İktidara çok yakın kitapçıda da var. Başka kitapçılarda da var. Olabilir de. Olmalıdır da. Kaldı ki bir kitabın yasak olup olmadığına karar verecek olan, bu ülkenin mahkemeleri, savcılıkları. Diğer kitapla ilgili olarak; 5 yıldır satışta olan bir kitap. Yeni değil. İstanbul Kitapçı’sında 5 yıldır satışta. Ama gelen haklı tepkiler üzerine biz, o kitabın (Sakine Cansız'ın kitabını kast ediyor) satışını sitemizden iptal ettik.
“Ama bu konu üzerinden bir hamaset oluşturarak, yine bir düşmanlık kurgusu üzerine önce sosyal medyadan başlatıp sonra başka iletişim araçlarına taşıyarak, yani bir nevi böyle toplumu infiale getirmek… Bunlar hoş şeyler değil. Toplumu boş işlerle uğraştırma meselesi.”
“Devran” okuma tiyatrosu
“Benim eşim, iyi eğitim almış, üniversite bitirmiş, masteri olan, doktorası olan bir Türk kadını. Benim eşim, nereye gideceğini bilir. Türkiye’yi yorumlayan, dünyayı yorumlayabilen ve ona göre nereye gideceğini bilen Türk kadını. Sadece benim eşim değil, oraya gelen diğer kadınların da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. Öyledir de. Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum. Destekliyorum da.
“Eşimin de başta olmak üzere, bana soracak halleri yok. Ben, bu devlet adamlığı çağrısını her zaman ifade etmiştim. Söylenen sözler, ifade edilen tanımlar, tarifler o kadar kötü ki. Üzüntü ile takip ediyorum. Keşke bu kadınların yaptığına, 10-15 kadın daha eklense. Belki bu ülkede kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir. Belki bu ülkede, barış ve huzur ortamı oluşabilir. Keşke bunu yapabilsek. Bu konuda biraz erkek çeneleri az konuşsa. Ben sahada gezerken de aynı dili konuştum. Trabzon’da da Diyarbakır’da da İstanbul’da da. Şu anda da görev yapıyorum ve aynı şeyleri konuşuyorum. Bizi hamaset çerçevesi içerisine sığdıramazlar, girmeyiz. Orası, onlara kalsın.”
Kanal İstanbul
“Ben söylemiştim. ‘Bu iş yüz milyarlara çıktı, ekranlarda iki yüz milyar verseniz kurtarmaz’ demiştim. Göreceksiniz. Maliyetin ne kadar yüksek olduğunu hep beraber göreceğiz. Tahmin edilemeyen maliyetler de bu işin dışında. Hele işin içine hafriyat ve alt yapı sokmuşsanız, yirmi otuz metre alttaki çamur tabakalarla ilgili somut bilgiler yoksa, şehri Allah korusun! Birçok konuyla ilgili Allah korusun ama işin maliyet boyutu da böyle.
"Dolayıyla bu maliyet rakamlarının gerçekçi olmadığını, kamuoyunu açık bilgilendirme prensibinden uzak bir tavır olduğunu, her gün bir rakam sıçratarak insanların kafasını bulandırmaktır. Çıkarsınlar ondan sonra biz daha somut eleştirilerimizi yaparız. Kamulaştırmayla mahallelerinden olan, yaşam alanlarından olan insanlarla ilgili bu bir başlangıç. Bu feryatlar daha yüzbinleri bulacak. Biz oradaki haritayı görüyoruz. Küçükçekmece’yi, Başakşehir’i Arnavutköy’ü etkileyen alanları haritada görüyoruz.
"Umarım Kanal İstanbul olmayacak"
"Daha bu başlangıç. Feryatları göreceksiniz. İnsanların elli yıldır, yüz yıldır yaşadıkları yuvalarından edildikçe, bir de ‘Gidin orada kooperatif kurun evleriniz yapın’ diye hayal satacaklar insanlara. Bu tarafı konuşulduğunda ÇED raporu asıldı, şimdi planlar askıda, hemen kamulaştırma yazısı yazıldı. Kimin haber var? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye’yi ve İstanbul’u bu kadar alabora eden, akşamdan sabaha kadar bu kadar meşgul eden bir süreç, akıl tutulmasıdır. Sultanbeyli’de insanların yıllardır süren tapu sorunları var. Çözümü için 30 yıldır insanlar burada emek harcıyor.
"Mekan sahibi olabilmek, kendi yuvalarının sahibi olmak için. Siz geliyorsunuz 30 yıldır yaşadıkları yerden “Hadi güle güle” diyorsunuz. Hem de burası gibi değil, imarlı hazır yerler. Bu işler öyle kolay değil. İnsanları mekanlarından alıp sağa sola getirip götürmek. Çocuk oyuncağı mı bu? Biraz öyle bakıyorlar sürece. Bu da ayrı bir travma. Kanal süreci böyle devam ederse yüzbinlerce insanın çığlığını duyarız. Umarım bu olmayacak. İnşallah bu iş olmayacak. İnşallah bu geri dönecek. İstanbul adına da Türkiye adına da bir travmadır.”
Ne olmuştu? Sanatçılar Jülide Kural ve Ömer Şahin, HDP'nin tutuklu önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Devran" kitabını okuma tiyatrosu olarak sahneye taşıdı. 11 Ocak 2020 Cumartesi günü de Kenter Tiyatrosu'nda sergilenen oyunu, aralarında sanatçılar Kadir İnanır, Lale Mansur, Dilek İmamoğlu, Selvi Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun da olduğu çok sayıda kişi izledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 12 Ocak 2020 Pazar günü, "Selahattin Demirtaş bir tiyatro yazıyor. Birileri de karşısına geçip o tiyatroyu seyrediyor, alkışlıyor. Eksik yapmışsınız Kadir Efendi. Eksik yapmışsınız o tiyatroya gidenler. O tiyatronun bir tarafına şehit edilen Yasin Börü'nün de fotoğrafını assaydınız, katledilen 39 kişinin de fotoğraflarını assaydınız. Elinizdeki, kanları tiyatro oyunları ile temizleyemezsiniz. Bu milleti de aldatamazsınız. Bu ülkeyi de bölemeyeceksiniz. Yurt dışına gidip kulaklarına üflenen birtakım telkinlerle Türkiye'nin huzurunu bozamayacaksınız. Türkiye eski Türkiye değil." açıklaması yaptı. Sanatçı İnanır'ı ve oyunu izlemeye gidenleri hedef gösterdi. HDP de sosyal medya hesabından şu açıklamayı yayımladı: "Süleyman Soylu'nun, Demirtaş'ın kitabından sahneye uyarlanan oyunu izlemeye gidenleri ve Kadir İnanır'ı hedef alması bir aczin göstergesidir. Demirtaş'ın ve HDP'lilerin nefes almasından dahi korkan bir Bakan'a çok fazla söz söyleme gereği duymuyoruz. "Kültür ve sanat dünyasının içinde olan Kadir İnanır ve o gün orada olan herkes, umudun büyümesine ve cesaretin yayılmasına vesile olmuştur. Bundan sonra da olacaktır." Kadir İnanır da Hürriyet'e, "Bizim tek derdimiz barış" açıklaması yaptı. |
(EMK)