Haberin İngilizcesi için tıklayın
Partisinin grup toplantısında konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 2 Temmuz Sivas Katliamında yaşamını yitirenleri andı ve şuöyle dedi: "Alevi katliamlarının hesabını soracağız; yüzleşmeyi başaramadığımız sürece toplumsal barışı sağlamak mümkün değildir." dedi.
Temelli, Halfeti'de gözaltına alınanların işkence gördüğüne ilişkin iddiaları gündeme getirdi ve şunları söyledi: "İnsanlara nasıl işkence yapıldığını çok net hatırlıyoruz. Hala soruşturma başlatılmadı. Bu iktidar bir zulüm iktidarıdır. Halkı cendere içerisine alan bir iktidar anlayışı vardır."
TIKLAYIN - "Kamera Kayıtları Dosyada Yok, Polislerin İfadesi Alınmadı"
HDP Eş Genel Başkanı Temelli'nin gündeme ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:
"Acilen hakikatleri araştırma komisyonu kurulmalı"
"Bu katliamlarla yüzleşmemiz gerekiyor. Acilen hakikatleri araştırma komisyonu kurulmalı ve yüzleşme adına adımlar atılmalıdır. Yaraları sarabilmemiz açısından yüzleşme önemli. Halfeti'de insanlara nasıl işkence yapıldığını çok net hatırlıyoruz. Hâlâ soruşturma başlatılmadı. Bu iktidar bir zulüm iktidarıdır. Halkı cendere içerisine alan bir iktidar anlayışı vardır."
"Kirli ilişkiler teşhir oluyor"
"Bakın G20 zirvesi yapıldı. Trump, ne diyor, 'Herkesin bildiği gibi Kürtlerle bir problemi vardı, IŞİD'e karşı savaşan Kürtleri haritadan silecekti. Onu aradım bunu yapmamasını istedim. Sanırım Kürtler onun doğal düşmanı. Dedim ki bunu yapamazsın, o yüzden yapmadı.' Evet bu kirli ilişkiler zaman zaman teşhir oluyor. Biz de diyoruz ki Kürtler Türksüz, Türkler Kürtsüz olamaz. Bizi düşman görenlere cevabı bir arada yaşama irademizle vereceğiz. Kürtlere doğal düşman gözüyle bakanların barış masasında yeri olamaz."
"G20'de bir araya gelip silah ticareti konuştular. Sana bu silahları satıyorlar, sen de bunları almak zorunda kalıyorsun. Dış politikan yok, ekonomi politikan yok ve bunları emekçilere ödetiyorsun. Ekonomi o kadar kötüye gidiyor ki gelecekte G20 de bunları kabul etmeyecek."
"Sen sus, konuşma"
"Vazgeçin Osmanlı rüyalarınızdan. Suriye planlarından vazgeçin. Hatırlıyorsunuz değil mi; 'Öfkeli çocuklar' vardı bir ara da. Geçen gün çıkmış '3 yıldır sustum' diyor. Sen sus, konuşma. Sen konuştuğunda Suruç'ta ne olduğunu iyi biliyoruz. Bunlara siyasette yer yok. Diyorlar ki "AKP fabrika ayarlarına dönüyor". Ne fabrika ayarı? Ayar tutmaz bunlar. Bunların fabrika ayarlarından anladıkları işte Yeni Osmanlıcılık. Türkiye halkları, Türkiye emekçileri, kadınlar artık bu köhne siyasete yüzünü dönmeyecektir.
"AKP dediğiniz zam hükümetidir. Başka bir şey bilmezler. Bu krizin bütün faturasını halka yüklemeye devam ediyorlar. Yoksulluğu halka dayatarak, kendileri şatafat içinde yaşıyorlar. Doğayı, tarihi yok ediyorlar. Emeğin sömürüsünü inşaatlarda görmeniz mümkün. 17 yıldır sorun ürettiler, şimdi artık bu sorunların üzerinden çözüm üretecekleri algısı yaratıyorlar. Bu mümkün değil."
"İstanbul'da seçimi referanduma çevirdik"
"23 Haziran'da İstanbul'da bir demokrasi referandumunu ortaya koyduk. Ortaya bir seçenek koyduk. Dedik ki bu barış ve demokrasi seçeneğidir. Başarılı olduk 31 Mart'ta. Bunu hazmedemeyenler her yerde bize adaletsizliği dayatmaya devam ettiler. Arkadaşlarımızın mazbatalarını ellerinden aldılar. En sonunda gelip İstanbul'a da kayyım atadılar. Biz bunlara dedik ki bizde kayyım alerjisi var, kayyım atarsanız gelip süpürürüz. Öyle de yaptık. İstanbul'da seçimi bir referanduma çevirdik."
"Bu sistem rehabilite edilemez"
"Bu sistem rehabilite edilemez. Bu partili cumhurbaşkanlığı sistemi çoğulculuğu yok sayan, farklılıkları birbirine düşman eden bir anlayış. Bu anayasa bir cunta anayasası.17 kez değişikliğe uğramış. Bu anayasa halkların, toplumun anayasası değil. 5 generalin oturup dayattığı bir anayasadır. Şimdi bu anayasadan yararlanıp cumhurbaşkanlığı sistemini yaratanlar toplumsal barışı dinamitledi.
Bu tek adam rejimi bir çöküştür.
"Ön yargılardan kurtulmak zorundayız, bir müzakere zeminini yaratmak zorundayız. Bunu da bütün toplumu çağırarak, bunu parlamentoya sıkıştırmadan yapmalıyız. Tüm halkları, partileri, sendikaları, kadınları bu müzakere zeminine çağırıyoruz. Bu müzakere faşizme karşı mücadeledir. Tüm toplumsal kesimler yan yana gelsin. Bir toplumsal sözleşmeyi var edelim. Bugün demokratik anayasa zemininde uzlaşmak, demokrasi adına, barış adına atılabilecek en güçlü adımdır. Bunun için yan yana gelmeli, anayasayı bizzat biz yapmalıyız." (AÖ)