Türkiye, AİHMnin 1998de açıkladığı ve siyasi nedenlerden ötürü yerine getirmediği karar nedeniyle, AK ve Avrupa Birliğinden (AB) politik baskı görüyordu.
Türkiyenin kararını, Türkiyenin AK Daimi Temsilcisi Büyükelçi Numan Hazar, Avrupa ülkelerine resmen bildirdi. Hazar, Türk hükümetinin Loizidou hakkında AİHMnin hükmettiği maddi tazminatı 8 Ekim 2003e kadar koşulsuz olarak ödeyeceğini duyurdu.
Türk büyükelçinin kararına itiraz eden Yunan ve Rum heyetleri, Türkiye'ye ödeme için sadece "Temmuz ayına kadar" süre verilmesini istedi. Ancak bu öneriler, Temmuz ayında AB dönem başkanlığını devralacak İtalya ve Ermenistan heyetleri dışında hiçbir ülkeden destek görmedi. AK Genel Sekreteri Walter Schwimmer, toplantıda yaptığı konuşmada, Ankara'nın çözüm arayışlarının takdirle karşılanmasını istedi.
Geride 3 bin Rum daha var
Türkiye'nin bugün Strasbourg'da açıkladığı karar, AİHM'de bugüne kadar Türkiye'den davacı olan yaklaşık 3 bin Rum vatandaşının şikayetlerinin ne olacağı sorusunu da gündeme getirdi.
Ankara ile Avrupa Konseyi arasında resmi olmayan bir anlaşmaya varıldığı söyleniyor. Resmiyet kazanmayan açıklamalara göre, AİHM, Loizidou kararı sonrasında Kıbrıslı Rumların Ankaraya karşı yaptıkları şikayetleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) kurulacak özel bir hukuk organına transfer edecek.
AİHM, Mayıs 2001'de Kıbrıs Cumhuriyetinin Türkiye'ye karşı kazandığı devletlerarası davada, KKTC'nin hukuk organlarının adadaki Rumlar için de "iç hukuk yolu" olduğu hükmünde bulunmuştu.
AİHM bu hükmü göz önünde bulundurduğu takdirde, Rumlar daha önce Ankara'ya yönettikleri şikayetleri bundan böyle KKTC'ye yöneltecekler.
AB için önemli karar
Ankara'nın Strasbourg'da yaptığı açıklama, Kıbrıs sorunu için olduğu kadar, Türkiye'nin AB perspektifi açısından da önemli. AİHM kararlarına uyum, Kopenhag siyasi kriterlerinin "olmazsa olmaz" koşulu olarak biliniyor.
Türkiye, Loizidou kararını yerine getireceğini açıklayarak Kopenhag kriterlerini pratikte uygulamaya başladığını da göstermeye çalışıyor. Loizidou kararı, Avrupa Konseyi organlarının olduğu kadar, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'nun son 3 yıldır Türkiye hakkında hazırladıkları raporlara da girmişti. Loizidou kararı yerine getirilmediği sürece Avrupa'nın da Türkiye'ye "Kopenhag kriterlerini yerine getiriyorsun" demesi mümkün değildi.
AİHM Loizidou kararı
AİHM, 1996 ve 1998 yıllarında Kıbrıslı Rum Titana Loizidou'nun Türkiye'ye karşı "Girne'deki 10 parsel arazisine el konulduğu" iddiasıyla açtığı mülkiyet davasında, davacıyı haklı bulmuş ve Türkiye'nin kendisine yaklaşık 700 bin dolar maddi tazminat ödemesinde karar kılmıştı.
Ankara, "Loizidou davası" kararını politik nedenlerden ötürü bugüne kadar yerine getiremediği için, hükmedilen 700 bin dolarlık tazminat cezasına her yıl yüzde 8'lik gecikme faizi işletiliyordu. Bir diğer deyişle Ankara'nın Titina Loizidou'ya ödemesi gereken meblağ 1 milyon doları aşmış durumda.
Titina Loizidu gibi, 1974 sonrası adanın güneyine göçmüş binlerce Rum daha bugüne kadar Strasbourg'da Türkiye'den davacı oldu. AİHM'de Rumların Türkiye'ye karşı yaptığı şikayet başvurusunun sayısı, 2 bin 693.
AİHM Kıbrıs davalarını durdurdu
Öte yandan, AİHM de, Kıbrıslı Rumların Türkiye'ye karşı açtığı davaların kararlarının açıklanmasını, yeni bir karara kadar askıya aldı. Kararın, 1974 sonrası adanın kuzeyinden güneyine göç eden Rumların KKTC'den malk ve mülk talebinde bulunabilmeleri için kurulması planlanan özel hukuk mercii çalışmaları göz önünde bulundurularak alındığı söyleniyor. (BB)