Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Anayasa’da laiklik olmasın”, “Dindar bir anayasa yapalım” sözlerini Sabancı Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile konuştuk.
TIKLAYIN - MECLİS BAŞKANI: ANAYASADA LAİKLİK OLMAMALI
Kahraman’ın bu görüşlerinin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) temelinde de karşılığı olmadığını söyleyen Kalaycıoğlu, Türkiye’nin 21. yüzyıla yakışır, Avrupa Birliği kriterlerinde demokratik, çoğulcu, hukuk devletini ve temel insan hak ve özgürlüklerini temel alan bir anayasaya ihtiyacı olduğu görüşünü savunuyor.
“Kahraman'ın sözlerinin çok anlamı yok”
Kahraman anayasada laiklik olmasın dedi. Öncelikle bu çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu gündemde olan ve tartıştığımız bir konu değil. Dolayısıyla biraz tuhaf bir çıkış oldu.
AKP de zaten laiklikle bir derdimiz yok diye açıklama yaptı. Dolayısıyla anladığım kadarıyla küçük bir akademik gruba hitaben yaptığı konuşmada, geçmişte kalmış olduğunu varsaydığımız bir konuyu yeniden gündeme getirdi.
Tabii içinde bulunduğumuz dönem güvenin hayli azaldığı bir dönem. Dolayısıyla burada yine komplo girişimleri var mı diye düşünülüyor. Bunun üzerinden bir anayasa değişikliği tartışması açılır mı deniyor...
Henüz AKP'de böyle bir şey görülmüş değil ama muhtemelen AKP içerisinde bir hizbin veya bir boyutun göstergesi olarak anılabilir. Onun dışında fazla bir anlamı yok gibi geliyor bana.
“Dindar anayasa kabul görmez”
Peki, dindar anayasa talebini nasıl yorumluyorsunuz? Bu çerçevede AKP'den herhangi bir yorum gelmedi...
O da sanırım gündemlerinde olan bir konu değil.
Ama temelde demokrasi, insan hakları, özgürlükler, eşitlik ve hukuk devleti dışındaki her türlü fikrin Türkiye için hiç bir yararı ve getirisi olmayacağını biliyoruz.
Onun için bu gibi önerilerin genel kabul göreceğini düşünmüyorum.
“Hükümet için de pozisyon alınması gereken ifade”
O zaman bu AKP tabanının tepkisini ölçmeye yönelik bir çıkış olabilir mi? Çünkü sizin de dediğiniz gibi gündemde böyle bir konu yokken, Meclis Başkanı sıfatı taşıyan biri tarafından ortaya atılan bir fikir...
Ne amacı güttüğünü anlamış değilim. Tartışmalar yoğunlaştıkça anlaşılacaktır. Ama temel itibariyle hükümet kanadından ve AKP'nin meclis grubu çoğunluğu tarafından dillendirilmiş bir ifade değil.
Çok yakın tarihte Tunus'ta bir anayasa yapıldı. Tunus anayasasında böyle fikirler yok. Bu fikirlerin herhangi bir şekilde Tunus'a yardımcı olmayacağını düşündüklerinden Tunus anayasası liberal demokrasinin yaşayacağı şekilde tasarlandı.
Kahraman’ın söylediği sözler, iyi düşünülmeden, nereye gittiği pek hesaplanmadan büyük ölçüde ideolojik bir takım endişelerle söylenmiş sözler gibi geliyor.
İdeolojik dar kalıplar içinde kaldığımız zaman Türkiye olarak çok ciddi seviye kaybetmiş oluruz. Bu gibi çıkışların hükümet için yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Onun için hükümet için de pozisyon alınması gereken ifadedir.
“Anayasada ne yazdığından ziyade uygulama önemli”
Kahraman, dünyada Türkiye dahil sadece üç ülkenin anayasasında laiklik olduğunu iddia etti. Bu bilgi doğru mu?
Hayır, doğru değil. Kendisi yanlış bilgilendirilmiş. Mesela ABD anayasasında laiklik tabiri kullanılmamakla birlikte ABD kongresinin herhangi bir kilise kuramayacağı, kiliseler arasında tercih yapamayacağı, bir dini başka bir dine tercih edemeyeceği açık şekilde belirtilmiştir. Zaten din devlet ayrımından bahsederken ifade edilen de budur.
Ayrıca siyaset bilimciler olarak bizim açımızdan ne yazdığından ziyade nasıl uygulandığı önemlidir. Bugün Avrupa'da dindarlık üstüne oturmuş bir siyaset söz konusu değil.
Büyük ölçüde dinin ortaya koymuş olduğu dogmalardan bağımsız siyasal uygulamalar, iktisadi uygulamalar ve sosyal hayat söz konusu. Onun için dinin tanımlayıcı özelliği kimliklerinin küçük bir parçası haline gelmiş durumda.
“12 Eylül Anayasası Türk-İslam sentezinin temel payandası”
Bugünkü anayasaya baktığımız zaman 48 kez "Türk", 18 kez "Atatürk" ifadesi geçiyor. Öte yandan Kahraman bu anayasanın mevcut haliyle seküler bir anayasa olmadığını, dini bayramların resmi tatil kabul edildiğini, din dersinin zorunlu olduğunu belirtiyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu anayasa seküler mi?
Bu çelişkiler başından beri tartışılıyor ve anayasa açısından sorun oluşturduğu söyleniyor. Burada yeni bir söylem yok.
Son askeri darbenin esas özelliği Türk-İslam sentezinin temel payandası olduğu bir anayasa kurmaktı ve bu anayasanın resmi ideolojisi Türk-İslam senteziydi. Onun için Türk ifadesi vs. bu kadar vurgulanıyor.
Çünkü bu anayasa soğuk savaş döneminin sonlarına doğru yapıldı ve temel tehdit olarak komünizm görülmekteydi. Ona karşı da Türk İslam sentezinin çok iyi bir direnç göstereceği düşünüldü. O gündeme getirilerek anayasa yapıldı.
Türkiye daha dindarlaşmak suretiyle, daha az laikleşmek suretiyle nasıl olacak da özgürlükleri, özellikle kadın hak ve özgürlüklerini 21. yüzyıl standartlarına getirebilecek? Nasıl olacak da Türkiye eşitlikçi bir yapıyı hayata geçirebilecek, ayrımcılıktan uzak siyasal ortamda din ve mezhep farklılıkları gözetmeksizin halkı arasında yönetim sağlayacak?
Bunlar pek anlaşılabilir şeyler değil. Eğer aksini düşünüyorsa, AKP demokratik raf ömrü dolmuş demektir.
“Bayramlar da din dersi de anayasadan çıkarılsın”
Ramazan bayramı, kurban bayramı anayasada yer alıyor. Ama Türkiye'de farklı etnik gruplar, inanç grupları ile inançsızlar da var. Onların da Paskalya, Noel, Pesah (Hamursuz) gibi bayramları var. Sizce azınlıkların bayramları da anayasada yer mi almalı yoksa dini günler ve uygulamalar tamamen çıkartılmalı mı?
Çıkartsınlar anayasadan. Din dersini de çıkartsınlar. Din dersinin anayasada durması gerekmiyor.
Dini bayramlar özelinde bir düzenleme de anayasada gerekmiyor. Devletin ne zaman tatil yapacağını da anayasaya yazmak gerekmiyor. Anayasada daha genel ilkeler olması gerekiyor.
Bizim derdimiz, Türkiye en azından Tunus ölçüsünde bir demokrasi olarak yoluna devam edebilmesi için nasıl bir anayasa gerekecek? Ben bunu söyleyince kızıyorlar ama sonuçta Tunus kadar bile olamayacaksanız o zaman demokrasi olarak yolunuza nasıl devam edeceğinizi bir anlatsınlar, anlayalım.
İnsan hakları ve özgürlüklere saygılı, Kopenhag kriterlerine uygun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uygun bir anayasa ihtiyacımız var. Bu çerçevedeki önerileri dinlemeye hazırım. Yoksa atın çöpe gitsin. Onun dışında her adımı ben Türkiye'nin otoriter rejime gidişi olarak algılıyorum. (EKN)