2000’li yıllardan beri ‘Kefeya’ (Yeter) hareketinin üyesi ve aynı zamanda akademisyen olan Hesham Shafick ile Mısır Ayaklanmasının 5. Yılında 2013 yılında gerçekleşen darbeye giden yolda Müslüman Kardeşler’in durumunu ve Mısır’daki otoriter rejimin yeniden nasıl tesis edildiğini konuştuk.
"2011 yılında bir yanılgıya uğradık"
Ana çıkış noktamızdan yola çıkarsak 2011’in umudu 2016’ya geldiğimizde nasıl kaybedildi?
Hesham Shafick hakkındaHesham Shafick, Kahire Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını University Collage London’da (UCL) Kamu Yönetimi üzerine gerçekleştirdi. Programı tamamladıktan sonra Mısır’a dönüp Kahire İngiliz Üniversitesi’nde siyaset bilimi dersleri vermeye başladı. Shafick’in araştırma odağını sol ve sosyal hareketler oluşturuyor. Open Democracy’de düzenli olarak yazmaya devam ediyor. Yazarın Open Democracy profili. |
Mısır’da otoriterliğin yeniden tesisi dedik ama bence gerçekleşen şey otoriterliğin yeniden inşa edilmesi değildi. Mısır’da bugün otoriterlikle iftihar edilen bir ortam var, karşı devrim süreci demek bunu açıklamaya yetmiyor.
2011 yılında hepimiz derin bir yanılgıya uğradık. Altı sene önce yıllardır hayalini kurduğumuz şeyler Tahrir Meydanı’nda gerçekleşiyordu. Gerçekten hepimiz tek bir ses oluyorduk. Liberaller, İslamcılar, Sosyalistler aynı çadırda yatıyordu, aynı meydanda aynı sloganları atıyorduk.
Bu çok tatmin edici bir ortamdı, kendimizden geçmiştik. Ve biz kendimizden geçerken sorunlarımızı ve sorularımızı bir kenara bıraktık. Ve en önemlisi ordunun bugünkü pozisyonuna ulaşmasını sağlayacak dönüşüme izin verdik. O zaman ortaya çıkan sorunları devrimden sonra halledilecekler listesine attık. Ayaklanmanın kendi değerlerine karşı geldik.
Mısır Devrimi’ni aslında bu yandan da biraz İran’daki sürece benzetiyorum. Devrim kendi değerlerine karşı geldi. 2011 Ayaklanmasında çok fazla militarist ve milliyetçi söylem vardı ama biz bunlara hep gözden kaçırdık.
Kefaya (Yeter), 2011’de ayaklanmayı örgütleyen gruplardan. Kuruluşundan bugüne Kefaya’nın ulusal siyasetteki rolü ne?
Ben kuruluşundan beri Kefeya* hareketinin ana merkezinde yer aldım. 2005 yılında hayata geçen Kefaya hareketi aslında küçük bir grup entelektüelin başını çektiği bir oluşumdu. Sayı olarak az olsak da sesimizi duyurabiliyorduk. İnsanlar kendilerine ‘Kefayalar’ diyordu. Üye değillerdi ama hareket yaygınlaşıyordu.
Kefaya’nın asıl görevlerinden biri Mısır muhalefetinin sesini dünyaya duyurmaktı. Devrimde önemli rol oynayacak 6 Nisan Hareketi** de Kefaya’dan doğdu denilebilir fakat daha çok aşağıdan örgütlenen bir hareketti. Ama Mısır’da 2000’li yıllarda tüm sosyal hareketlerin kemiğini oluşturan süreç Amerika’nın Irak işgali ve ondan önce Filistin intifadası ile başlamıştı. Tüm solcuları, liberalleri ve İslamcıları birleştiren şey Amerikan işgaline karşı olmak ve Filistin mücadelesini desteklemekti.
Mısır’da sosyal hareketeler bölünüyor
Fakat 2003’ten beri hareketler hep bölündü. 2011’de de aynı şey oldu. 2003’ten sonra ABD’ye karşı tutum konusunda, Müslüman Kardeşler korkusu yüzünden ayrılıklar ortaya çıktı.
Müslüman Kardeşler de hiç bir zaman birleşik bir hareket değildi içinde çok fazla grup vardı. Mısır’daki bu bölünmeleri anlamak için sosyal psikoloji çalışmak gerek. Yıllarca birleşemeyen hareketler mübarek rejimini ayakta tuttu ve 2011 örneğinde ise bir araya gelen gruplar çok çabuk ayrıldı.
2011’de Mart ayında ilk başta ordunun anayasa değişikliklerine destek vermesi ve daha sonra seçim çalışmalarına başlaması ile Müslüman Kardeşlerin ‘devrimci’ kanat tarafından ordu ile işbirliği yapmak ve sonra Mübarek rejiminden daha vahim boyutlarda otoriter olmak ile suçladı.
Bunun yanında ‘Devrimciler’ ise daha sonra Tahrir/Adeviyye ikileminde ordunun yanında yer almakla itham edildi.
2011’in birliği nasıl keskin ayrılıklara evrildi?
Müslüman Kardeşler/devrimciler bölünmesinin bu kadar hızlı gerçekleşmesinin nedeni neydi? Ordunun bu bölünmede rolü neydi?
2013 yılında darbe ile birlikte tesis edilen şey korkuydu. Korku hakimiyet sağladığında insanlar fikirlerini değiştirebiliyorlar. 2013’te sadece yüzlerce kişi öldürülmedi, onların öldürülüş biçimleri de korkuyu tesis edilecek şekilde gerçekleşti. Bir güç merasimi gerçekleştirildi. 2011 yılında yan yana olanlar bu ölümlere sessiz kaldılar.
Müslüman Kardeşler bir sınıf hareketi değil
Müslüman Kardeşler ayaklanmadan sonra yanlış kartı oynadı ve ordunun uzlaşacağını sandı.
Fakat hatırlamak lazım ki Müslüman Kardeşler muhafazakar bir oluşumdu. Bugün hala Müslüman Kardeşler'e baktığımızda lider kadrolarının orta, üst orta sınıftan olduğunu görüyoruz. Bir yandan evet yeni İslami burjuvaziyi temsil ediyor ve Türkiye örneğine benziyor.
Müslüman Kardeşler’in yöneticileri orta ve orta üst sınıfa mensup. Bu yüzden yine ayaklanmanın ana dinamiğini ve yoksulların taleplerini anlamakta zorluk çekti. Yani söylemek istediğim Müslüman kardeşler sınıf üzerine değil din üzerine kurulu bir hareket. Örgütlenme biçimi farklı ve aslında bir yandan da Leninist örgütlenmeye benziyor. Birimler üzerinde organize oluyorlar. Kendi birimlerine aile diyorlar ve ağlarının en küçük oluşumu bu aileler.
Müslüman Kardeşler oluşumu ekonomik ya da sosyal olmaktan çok din üzerine kurulu. Her ailenin bir başı var ve bu başa da mürşit adı veriliyor. Mürşitler de daha büyük bir ailenin parçası oluyor. Adım adım böylece yol gösterici gruba, elitlere ulaşıyoruz.
Bu aile bağı bir bilyoner ve aşırı yoksul Mısırlı arasında bir birleşme oluşturabiliyor. Çünkü en yoksul kişi onu bir bilyoner olarak değil bir akıl hocası ya da bir ‘yoldaşı’ olarak görüyor. Fakat tersten baktığımızda bilyoner onun ekonomik ihtiyaçlarına cevap vermek istemiyor.
Müslüman Kardeşler'in hatası ordu ve burjuvazi ile ittifak yapması mıydı?
Fotoğraf: Hesham Fathy/AA (29 Ocak 2016)
Müslüman Kardeşler 2011’den beri ayaklanmayı küçümsedi ve taleplerine cevap vermedi. Bazı üyeleri Mısır Devrimi’ni ‘açlık çekenlerin ayaklanması’ olarak nitelendiriyordu.
Müslüman Kardeşler 28 Ocak Cuma günü parti olarak ayaklanmaya katıldı ama gençliği bireysel olarak meydanda ondan önce de aktif rol oynuyordu.
Müslüman Kardeşler devrimcilerden sonra alana geç geldi ve bu anlaşılırdı. Hesap yaptılar ve eylemlerin kitlesel olduğunu ve kendi tabanını da çektiğini görünce katıldılar. Çok önemli bir hareket oldukları için hemen karar vermediler. Sorun bu değildi sorun bunu izleyen süreçti. Ordu ile işbirliği yaptılar ve kendi sosyal tabanı ile birleşemediler. Bu konuda devrimciler haklıydı.
Parlamenterler koltuklarını düşünürken Tahrir’de devrimciler ölüyordu
Fotoğraf: Ibrahim Ramadan/AA (25 Ocak 2016)
Kasım 2011’de orduya karşı kitlesel eylemler başladı. Meclis seçilirken Tahir’de devrimciler ölüyordu. Devrimciler meclis seçimini tanımıyorlardı. Seçimleri koordine edecek olan ordu bir gün öncesinde katliamlar gerçekleştiriyordu. Sokaktaki insanlar bu seçimin meşru olmadığını düşündüler. Ben kişisel olarak seçimleri boykot ettim. Fakat olan oldu ve ordu bu sürecin tek kazananı oldu.
Bugün yeni bir kıvılcım oluşması durumu var mı?
Bugün Sisi rejiminin en iyi yaptığı şey hareketleri bölmek ve aynı hareketin içinden kendine yakın gruplar çıkarmak. Mesela meşhu El Ehli taraftarları için de bunu yaptı ve bugün de Sisi bayrağı sallayan El Ehlililer görebilirsin. Bu kesinlikle uzun süredir rejim karşıtı geleneği olan bir hareketi yansıtmıyor.
6 Nisan Hareketi için de bu gerçekleşti. 6 Nisan tam bir mücadele hareketiydi, isçilerin grevi sonrası oluşmuştu ve ne olursa olsun sol görüşlerinden ödün vermedi. Fakat istihbarat hareketin içine girdi. Devrimden sonra hareket içinde seçime gidilmesini sağladı. Seçimi kazanan kişi de bir istihbarat ajanı idi! Tabi çatlaklar oldu ve ikiye bölündü. Rejim tarafında olanlar mecliste, diğerleri hapiste! (BZ/HK)
* Kefaye (ya da Kifaye) Hareketi: ilk başta avukatlar üzerinde etkili olan bir sivil toplum inisiyatifiydi. Milliyetçi, liberal ve entelektüellerden oluşan hareket, Kahire’de 22 Eylül 2004’te 300 kişinin katıldığı hükümete karşı bir gösteride ilk kez bir araya geldi. Bu gösteriden sonra konferanslar düzenlenmeye başlandı ve 500 kişiden oluşan bir grup Mısır Değişim Hareketi’ni kurdular. Bu hareketin kurucuları arasında milliyetçilerden, liberallere, laiklerden İslamcılara kadar çok geniş bir yelpaze den katılımcılar vardı. Bu hareketin geçmişi İhvan (Müslüman Kardeşler) yanlısı entelektüelin kurduğu El-Vasat partisine dayanıyor. Hareketin lideri Ebul Ala Madi’dir.
** 6 Nisan Gençlik Hareketi: Elektronik ortamda doğan gençlik hareketlerin ilki ve en büyüğü. El-Gad (Yarın) Partisi üyesi ve siyasi aktivist İsra Abdulfettah’ın, ücretlerinin iyileştirilmesinin yanı sıra kârdan belli bir oran isteyen el-Mahalle Sanayi kenti işçilerine destek amacıyla 6 Nisan 2008 yılında yaptığı dayanışma çağrısından sonra oluşturuldu.
ARAP AYAKLANMALARI'NIN 5. YILI YAZI DİZİSİ
25 Ocak Pazartesi - Arap Ayaklanmaları Yazı Dizisine Başlarken
25 Ocak Pazartesi - Arap Ayaklanmaları'nın 5. Yılı: Kronoloji
25 Ocak Pazartesi - Yedi Ülkede Arap Ayaklanmaları'nın Dünü Bugünü
26 Ocak Salı - Mete Çubukçu Ayaklanmaların 5 Yılını Anlattı
27 Ocak Çarşamba - Mısır'da Her Şey Mümkündü; Buraya Nasıl Geldik?
28 Ocak Perşembe - Tahrir ve Küresel Kalabalık Üzerine
29 Ocak Cuma - Mısır Devrimi'nin Sesi Essam'ın Hikayesi: "Çalınan Bahar"
1 Şubat Pazartesi - "Ulusal Mutabakat Sağlanmadan Mısır Halkı Güvende Olmayacaktır"
2 Şubat Salı - Can Ertuna'nın Gözünden Arap İsyanları
3 Şubat Çarşamba - Amerikalı Bir Gazetecinin Ortadoğu Güncesi
4 Şubat Perşembe - "Mısır, İran Devrimi Gibi Kendi Değerlerinden Döndü"
5 Şubat Cuma - "Görmüyor musun Ben Vatanımı Kaybettim?"
7 Şubat Pazartesi - Arap Devrimleri ve Suriye: Beş Yıl Sonra