Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak'ın katılımı ile bugün Diyarbakır'da ve bölgede yaşananlara ilişkin basın toplantısı düzenlendi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasaklarını ve kentlerde sürdürülen operasyonları eleştirirken direnişesahip çıktı.
DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ise üç konu yüzünden devletin çözüm masasından kalktığını söyledi: Rojova'daki gelişmeler, PYD'nin uluslararası meşruiyet kazanması ve 7 Haziran sonuçları...
HDP İzmir Milletvekili ve HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü de operasyonlar karşısında Kürt halkının isyan da dahil her türlü itiraza başvurma hakkı olduğunu belirterek, "Sivil toplum kuruluşları (STK) ve aydınların artık silkinmesi gerekiyor. İki hafta sonrası çok geç olabilir" dedi.
Demirtaş: Anca kanalizasyon temizlerler
"HDP hem parti programında hem seçim beyannamesinde, hem parlamentoda Türkiye'nin yönetim biçiminin ne olması gerektiğini söylemiştir. O da öz yönetimdir. Hükümetin bir iç savaş görüntüsünün çok ötesine giden bu işgal tutumuna karşı bir tutum içindedir partimiz. AKP hükümetinin bugün Kürt halkına karşı açmış olduğu savaşta Kürt halkının yanındadır. Bunun meşru, haklı tarihsel gelişmeleri uzun uzun ifade edildi.
"Putin'e bir iki gün meydan okuyup süt dökmüş kediye dönen Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Musul'a asker gönderip dünyaya meydan okuyup sonra pısırık pısırık askerlerini geri çeken Başbakan ve Cumhurbaşkanı, İsrail'e "One Minute" deyip 20 milyon dolara anlaşan Başbakan ve Cumhurbaşkanı, sıra Kürt halkına gelince mi kabadayı kesiliyorsunuz?
"Cizre'de bir kaç PKK'li var diye altı generalle operasyon yapmak mıdır sizin anlayışınız? Siz ne kadar aciz, ne kadar zavallı olduğunuzu ortaya koydunuz.
"Evleri, camileri tankla havaya uçuruyorsunuz, yetmiyor sizin kanallarınızda buradakiler cami yaktı diyorsunuz. Kurşunlu Cami'yi devlet güçleri yaktı.
"Çalsanız da, hırsızlık da yapsanız Türkiye'nin yarısı arkanızda olabilir. Peki diğer yarısı?
"Gazetelerine bir bakın. Büyük temizlik operasyonuymuş. Silip süpürme operasyonuymuş. Siz kimsiniz ya? Kimi nereden süpürüyorsunuz? Bu toprakların ancak kanalizasyonunu temizlersiniz. Başka da bir şeyi temizleyemezsiniz.
"Faşizm ricayla minnetle durmaz. Faşizme yalvarılmaz. Halkımızı bu çerçevede bulunduğu her yerde onurlu, görkemli direnişi sahiplenmeye çağırıyoruz. Geri adım atmak bu tarihi dönemin şerefine yakışmaz.
"Kimsenin malını çalmadık, toprağını işgal etmedik, gasp etmedik, kimsenin köyünü yakmadık, kimsenin dilini yasaklamadık. Biz kendi topraklarında onurlu bir halk olarak yaşamak istiyoruz.
"Hükümetin yaptığı hiçbir şeyin hukuki dayanağı yoktur. Kanun tanımayan bir devlete karşı ne yapacak bu halk? Kanun dışı davranan devletin kendisi.
"Başbakan, Cumhurbaşkanı kanun dışı iş yapıyor. Savcıya mı şikayet edecekler. Savcılar içeride. Basın açıklaması mı yapacaklar. Gazeteciler içeride.
"Kusura bakmasınlar, gençler hendek kazıyormuş, halk barikat kuruyormuş. Başka bir yol gösterin onu yapsınlar."
Dicle: Devlet üç konu yüzünden masadan kalktı
“Müzakere ortamı olduğunda, görüşmeler sürdüğünde masada çözülebilecek durumdaydı.
"Üç konu devleti görüşme masasından kalkmaya zorladı. Birinci konu Rojava’daki gelişmeler ve PYD’nin giderek uluslararası meşruiyet kazanması.
“İkincisi uluslararası toplum güçleriyle ittifak halinde Rojava’daki iki kantonun birleşmesi.
“Üçüncüsü 7 Haziran’da AKP’nin yenilgisi ve HDP’nin güçlenmesiyle savaş konsepti söz konusu oldu. Bundan sonra hep birlikte acılı bir ortam yaşamaya başladık.
“Gerek ekonomik alanı, gerek siyasi alanı bulandıran bir süreç başlamış oldu.
“Dolmabahçe mutabakatında varılan süreç devam etseydi, bugün endişelerimizi belirttiğimiz bu kaos ortamından nasıl çıkacağımızı düşündüğümüz bir ortam da olmayacaktı.
“Özyönetim bir haktır. Bir taleptir ve meşrudur. Bu nedenle biz DTK olarak diğer bütün kurumlarımızla da bu mücadeleyi sahipleniyoruz."
Kürkçü: Diğer halklar çözüme destek sunmalı
HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü de, HDK olarak Türkiye toplumunun sesini DTK’nin genel kuruluna taşıyacaklarını ve Türkiye ile Kürdistan’ın ortak siyasetini inşa edeceklerini söyledi.
"100 yıldır çözüm bekleyen sorun gelen hükümet başkanlarını selamlar. Bütün hükümet başkanları iki büyük sorunla baş etmekle karşı karşıya kalırlar. Birincisi dizginlenemeyen bir orduya sahip olduklarını görürler. İkincisi Kürt sorunu çözmek için akıllarını çalıştırmaya çalışır. Ancak çok geçmeden statüko egemen olur, ordu gücünü gösterir” dedi.
“Kürt sorunu yoktur dedikleri an sonlarını görürler. Erdoğan’ın kudretli iktidarı da bu sonu görecektir. Biz sorumluluk üstleniyoruz. İsterse hükümet sorumluluk üstlenmesin bunu üstlenecek DTK, HDK vardır, bütün yurttaşlar bu sorumluluğu üstlenecektir”.
Kürt sorunun çözümünün sadece Kürt halkına bırakılmaması gerektiğini belirten Kürkçü, “Onlar isteklerini elbette dile getirecekler. Ama diğer halklar bu sorunun çözümüne destek sunmalıdır. İzmir’e seslenmek istiyorum. Daha önce Kürtler bizim kardeşlerimizdir dediler. İzmirliler Kürt kardeşleriniz zordadır, hükümet onlar üzerine asker ve ordu göndermektedir. Tıpkı yarın size olacaklar olanlara karşı bugün sesinizi yükseltin. Ya kardeşinize elinizi uzatın ya da bir daha kardeşlikten bahsetmeyin. Kardeşlik bugün değilse ne zaman gösterilecek. Bu meseleyi çözme işini hükümet meclis yapamıyorsa halk ne güne duruyor. STK’ler, örgütler yok mu? Onlar sadece kendi dar mesleki sınırlarında mı kalacaklar” şeklinde konuştu. (EKN)