Başbakan Ahmet Davutoğlu, Irak’ın Başika Kampı'ndaki askerlerin çekilmesiyle ilgili, “Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık” dedi.
Davutoğlu dün akşam A Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başika Kampı'na gönderilen askerlerin geri çekilmesiyle ilgili şöyle konuştu:
“Suriye'de meşruiyeti olmayan bir yapı var. Gücü de yok. Bütün Suriye sınırları boyunca Suriye'nin kontrol ettiği sınır çok marjinal sayılacak bir sınır. Yayladağı'nın orada Keseb bölgesinde çok dar bir alan. Irak'ta ise meşruiyet var ama sınırını korumaya gücü yeterli olmayan bir yönetim var.”
Aralık ayı başında Siirt 3. Komando Tugayı'ndan askerler ve 25 tank IŞİD kontrolündeki Musul’un 13 kilometre yakınında bulunan Başika kasabasına gönderildi. İki gün önce de askerler geri çekildi.
“Egemenliğe müdahale gibi yansıttılar”
Başika ve Diyana'da olan üslerin herhangi bir şekilde meşruiyetinin tartışma götürmeyeceğini belirten Davutoğlu şöyle devam etti:
“İstihbarat birimlerimizden gelen Musul'a yakın Başika Kampı'na dönük olarak terör saldırılarıyla ilgili ani seri bir tedbir alma zarureti ortaya çıktı. Bu çıkınca eğitimci subayları korumak üzere, bu sefer onları koruyacak nitelikte bir askeri güç kaydırması oldu. Eğitimci askerlerimiz muharip olarak orada bulunmuyor.”
“Musulluları, Arapları, Kürtleri, Türkmenleri eğiterek DEAŞ'a (İslam Devleti/IŞİD) karşı mücadele etme potansiyellerini artırmaya çalışıyor. Takviye giden güçler ise onları korumaya dönük güçler. Irak hükümetinden gelen bazı tepkiler daha çok üçüncü aktörlerin Irak hükümeti nezdinde ve uluslararası kamuoyu nezdinde yapmaya çalıştığı çalışmalar. Yaptığımız güç kaydırmasını bir tehditle Irak'ın egemenliğine müdahale gibi yansıtmaya çalıştılar.”
Irak Başbakanına mektup
Davutoğlu, gelişmelerin ardından Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'ye mektup yazdığını, daha sonra Dışişleri ve MİT müsteşarlarını Bağdat'a göndererek atılacak adımları hep birlikte değerlendirdiklerini söyledi.
“Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık. Askeri tehdit varsa onun için güç kaydırdık. Askeri tehdidin, güvenlik tehdidinin durumuna göre de Başbakanlıkça yaptığımız açıklamada vurguladığımız 'yeniden tanzim' için gerekli adımları da attık.”
“Yeniden tanzimden kasıt şudur. Bir tehdit söz konusu olduğunda takviye yapılır. Tehdidin dozu düştüğünde takviye başka yere kaydırılır ama nihai kertede oradaki faaliyet devam eder.”
“Suriye, Rusya ilişkilerini etkilemez”
Suriye'nin, Türkiye ile Rusya ilişkilerinin denkleminin bir parçası olmadığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
“Suriye üçüncü bir ülke. Üçüncü bir ülkede yaşanan gelişmeler dolayısıyla Türkiye-Rusya ilişkisi etkilenmemelidir. Üçüncü bir ülkeden bize dönük ihlaller konusunda da Türkiye her zaman hava sahasını korumak için güvenlik tedbiri alır. Bu konuda da herhangi bir izahat verme durumunda değiliz. Bundan sonra olayların gelişim seyri konusunda da her türlü iletişime, konuşmaya, diyaloğa da açığız.”
Davutoğlu, doğalgaz akışıyla ilgili de “sıkıntı olmadığını” söyledi.
“Kötü bir rüya olarak görürdük”
“Bu son yaşanan kriz, Türk-Rus halkları arasında bir kriz değildi. Hatta Türkiye ve Rusya yönetimleri arasında da bir kriz değil.”
“Moskova'da o gün sabah Sayın Putin uyandığında ya da biz Ankara'da uyandığımızda bir 'Türk-Rus krizi' olacağı ihtimalini hiç düşünmüyorduk. Böyle bir şey gözümüzün önünden geçse de kötü bir rüya olarak görürdük onlar da biz de. Çünkü bu iki büyük devletin işbirliğinden doğacak sinerjiyi ikimiz de biliyorduk. Ama oldu. Niye oldu? Bu, bir kasıtla, stratejik hesapla, taktik manevrayla yapılmış bir eylem değil.” (AS)