Musul'a asker gönderildi. Arka plan görünmediği için niyetleri, amaçlananları, çıkarları bilemediğimiz için bize garip geldi.
Irak merkezi hükümetine de garip geldi. Sorup sorgulamadan, izin alıp danışmadan, ahıra girer gibi başka bir devletin topraklarına girersen, niyetler sorgulanır elbet. Irak da sorguladı, kızdı, öfkelendi ve Kriz çıktı.
Musul’un eski valisinin daveti ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin haberli olduğu öne sürüldü. “Eğitim veriyoruz, kötü amaçlar beslemiyoruz” gibi basit ve geçiştirici açıklamalarla konu kapatılmaya çalışıldıysa da olmadı. Kriz büyüdü veya büyütüldü.
Olmadı...
Irak Merkezi Hükümeti hızını alamadı ve 48 saat süre verdi: “Uçaklarımız hazır, her an vurabiliriz” mesajları verildi. Birleşmiş Milletler ve NATO devreye sokuldu. Uluslararası hukuk çiğnenmiş, sınırlar ihlal edilmiş, güvelik sorunu yaratılmıştı.
Türkiye tarafından asker sevkiyatı durduruldu: “Sorun aşılana kadar, sinirler yatışana kadar” dendi. Sanki sokak çeteleri arasında sorun var da basit ayak oyunlarıyla çözülecekti.
Barzani acilen geldi. Çağırıldı mı, yoksa olağan gelişlerinden mi diye sorgulamaya bile gerek duyulmayacak kadar acil bir giriş yaptı. Uçaktan iner inmez istikameti MİT genel merkeziydi. İstikamet bile gelişin aciliyetini, gelişmelerin vahametini çok açık bir şekilde bağırıyordu.
Söylentiler hemen yayılmaya başladı. MİT çatısı altında Abdullah Öcalan ile görüşme yapıldığı, görüşmelere Hakan Fidan ve üst düzey yetkililerin de katıldığı söyleniyordu.
Abdullah Öcalan ile görüşme...
Mit merkezinde…
İmralı’dan nasıl getirilmişti?
Öcalan gibi ayağa kalkmış bir halkın önderinin MİT merkezine getirilmesi risk değil miydi?
Böylesi bir riske girmek için ortaya çıkan sorun neydi?
Bu riski göğüsleyenin sorunu taşıdığı risk kadar büyük olmalıydı.
Diğer taraftan bu görüşme Barzani tarafından neden gerçekleştirildi?
Görüşmeyi Barzani’nin yapmasını istemenin amacı neydi?
Barzani hangi konuda Öcalan’ı ikna edecekti?
Barzani hangi ulusal amaç veya çıkarlar için böyle bir görüşmeyi kabul etti?
O kadar çok soru var ki cevapları belki de Ortadoğu’nun tüm çehresini değiştirebilecek yapıya sahip olabilir. Büyük Ortadoğu projesinin A planı Rusya’nın Suriye savaşında müdahil ve taraf olmasıyla istenilen doğrultuda gitmeyince ortaya konulmaya çalışılan B planının içeriği neydi?
Barzani’nin gelişi elbette önemli olmalıydı. Belki de yemek vakti tam kaşığı ağzına götürürken Türkiye tarafından aranmış, lokmasını yutmaya fırsat bulamadan bavulu hazırlanmıştı.
O kadar acil ve önemliydi yani.
Ardından, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüştü. Görüşmelerde Irak değil, Kürdistan bayrağı temsilen koyuldu ki bu siyasal anlamda çok önemliydi.
Daha önceki gelişlerinde Irak bayrağını koymaya bile tenezzül etmeyen iktidar bu sefer Irak’ı da aşıp Kürdistan bayrağını resmi görüşme mekanına dikti. Bunu Barzani için mi yoksa kendisini tehdit eden Irak merkezi hükümete nispet olsun diye mi yaptı, henüz bilinmiyor ama ne için yaptıysa yapsın önemli bir gelişmeydi.
Sonra HDP ile görüştü Barzani. Görüşmeler samimi bir ortam yerine heyetlerin karşılıklı buluşmaları ortamında resmi bir havada yapıldı. Bu görüntü de önemli ve huzursuz ediciydi.
Sırada diğer Kürt partileri vardı.
Bu görüşmeler henüz devam ederken Bağdat yönetimi Türk mallarının ülkeye girişini yasakladı. Türk mallarına engel koyuldu.
Rusya’dan sonra en önemli pazarlardan biri daha kapısını Türkiye’ye kapattı. Faturasının 9 milyar olarak açıklanan Rusya krizinin ardından Yaşanacak olan Irak krizinin faturasının da kabarık olacağı kesin.
Kesin olan bir şey daha var.
İktidara bu kadar bedeli göğüsleyecek kadar göz karartan çıkarların da büyük olması gerektiği. Ya da bu kadar göz karartacak kadar korku var arka planda.
Anlaşılan Musul meselesi çok büyük. Belki çok daha büyüyecek...
Çıkarlar çok büyük. Korkular çok büyük.
Kazanç - kayıp çok büyük olmalı.
Yakında kokusu çıkar.
Duyacağız.
Koku da büyük olur mutlaka.
Genzimizi yakmasa.
Savaş kadar büyük olmasa bari. (NT/HK)