“Cumhurbaşkanının 45 gün sonunda erken seçim kararı alma zorunluluğu yok.”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Dr. Tolga Şirin, erken seçim tartışmaları konusunda böyle diyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e Devlet Şeref Madalyası tevcih töreninin ardından koalisyon görüşmelerine dair soruları yanıtlarken “45 günü esnetme yetkim yok” yorumunu yapmıştı.
"Erdoğan yanlış biliyor"
Tolga Şirin ise “yanlış biliyor” diyor. Anayasa’daki ifadede “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir” denildiğini hatırlatarak, maddenin bir zorunluluk içermediğini vurguluyor.
Kulis haberleriyle sürekli desteklenen “Cumhurbaşkanı erken seçim istiyor” yorumları, Tolga Şirin’in yorumuyla netlik kazanıyor. Çünkü Anayasa aslında Cumhurbaşkanına ve de Meclis’e yeni hükümetin kurulması için mutlak ve esnetilemez bir tarih vermiyor aslında.
"CHP'ye görev verebilir"
Tolga Şirin, Cumhurbaşkanına 45 gün sonra erken seçim kararı verme yetkisini tanıyan maddenin 1982 Anayasası’yla geldiğini hatırlatıyor:
“1961 Anayasası’nda erken seçim kararı alınması daha zordu; on sekiz aylık bir süre içinde, hükümetin iki defa düşmüş ve üçüncü defa güvensizlik oyuyla karşılaşmış olması gibi koşullar aranıyordu. 1982 Anayasası yazılırken ülkenin uzun süre hükümetsiz kalmaması amacıyla 45 günden sonra Cumhurbaşkanına, Meclis başkanına da danışması şartıyla bu yetki tanındı. Bu yetki çerçevesinde cumhurbaşkanı diğer koalisyon olasılıklarının denenmesi için CHP başkanına da hükümet kurma görevi verebilir. ”
"Darbe Anayasası diyor, ama verdiği yetkiyi kullanıyor"
Tolga Şirin, bir an için Cumhurbaşkanının 45 günü esnetme yetkisinin bulunmadığı, bu yetkilerinin “tartışılamaz” ve “spekülasyona açık” olmadığı kabul edilse bile, 1982 Anayasasını “darbe anayasası” diyerek sıklıkla eleştiren Erdoğan’ın bu Anayasa’da Kenan Evren için tanınan yetkileri sonuna kadar kullanmaktan geri kalmamasının, hatta bunun tartışılamaz hale getirilmesinin bir paradoks olduğunu söylüyor. Buna örnek olarak da rektör atamalarını veriyor: “Hatırlayacak olursak; çok yakın zaman önce Kenan Evren için yazılmış yetki kullanılarak, İstanbul Üniversitesi akademisyenlerinin seçtiği adaya ve seçenlerin iradesine saygı gösterilmedi.”
Üç ciddi sorun
Tolga Şirin koalisyon kurma çalışmaları boyunca Anayasa ile ilgi üç ciddi sorun yaşandığını söylüyor:
İlki yukarıda açıkladığı üzere bizzat Erdoğan’ın erken seçim kararı alma konusundaki yetkisini yanlış yorumlaması.
"MHP anayasaya karşı hile yapmış olur"
Diğer ciddi sorun ise Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) adına açıklama yapan Devlet Bahçeli’nin seçim hükümeti kurulursa Halkların Demokratik Partisi (HDP) de bakanlık alacağı için bu hükümette yer almayacaklarını söylemesi. Tolga Şirin, Anayasanın herhangi bir partiye, geçici hükümete bakan verme zorunluluğu getirmediğini söylüyor; “ama” diye ekliyor “Eğer MHP, HDP ile aynı hükümet içinde olamamak için ülkeyi erken seçime götürecek bir partiye dışarıdan destek verirse -ki bu tür haberler yapılıyor- bu, Anayasanın etrafından dolanmaktır, hatta duruma göre Anayasaya karşı hile yapmaktır. Böyle bir pratik demokrasi kültürüne ve siyasi etiğe uymaz, Anayasanın üstünlüğü göz ardı edilmiş olur.”
Tolga Şirin anayasaların ansiklopedi kalınlığında yazılamayacağını, siyasi her olasılığa dair önlem alma zorunluluğu olan metinler olmadıklarını söylüyor.
Şirin’e göre MHP de, Erdoğan da görünüşte Anayasa’nın lafzına aykırı davranmıyor ama aslında anayasal hükümlerin içini boşaltıyor; dolayısıyla söylemsel ve pratik açıdan Anayasa’nın üstünlüğüne gölge düşürülüyor.
"Geçici hükümet icracı değildir"
Üçüncü ve en önemli sorun ise AKP’nin kurduğu mevcut hükümetin “icracı hükümet” olmaması ama öyleymiş gibi davranması:
“Geçici hükümetlere ‘işgüder hükümet’ deriz. Yani devlet hizmetlerinin devam sağlayan; kritik kararlar almayan, günlük işleri güden hükümet. İşte halkın seçtiği milletvekillerinin güvenoyuna dayanmayan Davutoğlu hükümeti de hâlihazırda bir işgüder hükümettir. Buna rağmen bu hükümet, 7 Haziran tarihinden bu yana çok sayıda etkili yönetmelik yayımladı; hatta savaş ve yurtdışına operasyonel faaliyetler gibi çok ciddi girişimlerde bulundu. Bu tür pratikler, demokrasiye ve Anayasanın özüne uygun değildir. Halkın seçtiği meclisin çoğunluğu, hükümete destek vermemiş; buna rağmen güvenoyuna sahip bir hükümet gibi davranılıyor."
"İç Güvenlik Yönetmeliği geçmemeliydi"
Şirin bu noktada İç Güvenlik Yasası'nı ve yönetmeliğini örnek gösteriyor.
"Örneğin İç Güvenlik Yasası’na karşı çıkanlar bugün mecliste çoğunluktur. Buna rağmen İç Güvenlik Yasası’nın getirdiği otoriter değişiklikler geçtiğimiz hafta yayımlanan bir yönetmelikle somutlaştırılmıştır. Meclis’in açılması durumunda geri çekilmesi gündeme gelecek bir kanuna dayanarak, nasıl yönetmelik çıkartılabilir? Yönetmelik biraz daha bekleyemiyor mu? Devamlı vurgu yapılan millî irade biraz olsun saygıyı hak etmiyor mu? Eğer güvenoyuna dayanmadan da böyle faaliyet gösterilebilecekse, o halde erken seçim kararı almak da anlamsız; mevcut işgüder hükümet meclisten güvenoyu almasın, sonsuza kadar veya en azından dört yıl sonraki seçime kadar bu şekilde devam etsin. Böyle bir mantık olabilir mi? Anayasa’da bunu yasaklayan açık bir hüküm olmaması, Anayasa’nın özüne aykırı davranılabileceği anlamına gelmez.”
"Zergele'nin sorumlusu anayasal açıdan muğlak"
Tolga Şirin bu konuda Zergele bombardımanını da örnek gösteriyor. “Güvenoyu almamış bir hükümetin işgüder millî savunma bakanı var, güvenoyu ve siyasî sorumluluğu belirsiz ama yurtdışında yapılan bir harekât için emir veriliyor. Uluslararası Af Örgütünün bağımsız uzmanlarına göre uçaklar gidiyor bir yerleşim yerini vuruyor. Bir tarafta şartlara göre insanlık suçu sayılabilecek çok ciddi bir iddia var, buna karşılık böylesi ciddi bir eylemin siyaseten bireysel ve kolektif sorumluluğunun muhatabı anayasal açıdan muğlâk. Böyle bir durum anayasanın varlık amacına terstir. ” (HK)
Anayasa'nın ilgili maddesi H. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi MADDE 116. – Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırkbeş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırkbeş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Yenilenme kararı Resmî Gazetede yayımlanır ve seçime gidilir. |