Avukat Filiz Kerestecioğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul 2. Bölge 2. sıra adayı.
Kerestecioğlu, feminist hareketten geliyor. O meşhur “Kadınlar Vardır” şarkısını bilirsiniz. Şarkının kime ait olduğunu bilmeyen kaldıysa söyleyelim, işte o şarkıyı 1987 Dayağa Karşı Yürüyüş öncesinde besteleyen de Kerestecioğlu.
Kendisine “ev müzisyeni” diyor. Çocukken konservatuara gitmek istediğini ama hukuku da isteyerek okuduğunu anlatıyor. “Beatles dinlerim, türkü de rock müzik de dinlerim” diyen Kerestecioğlu’nun kamuoyuyla paylaşmadığı başka şarkıları da var. “Bir albüm çıkarma hayalim var” diyor Kerestecioğlu. O sırada avukat Cevriye Aydın söze giriyor gülerek, “Şimdi HDP’den bir pop star daha çıktı, diyecekler!”. Kerestecioğlu barajı aşınca kadınlar için yeni bir şarkı daha besteleyecekmiş.
Bir taraftan seçim çalışmalarını sürdürüyor, bir taraftan da duruşmadan duruşmaya koşturuyor. İkisini bir arada nasıl yürütüyor, avukat bir vekil adayının bir günü nasıl geçiyor görmek için kendisiyle Çağlayan Adliyesi’nde buluşuyoruz.
Dolu dolu bir gün yaşıyoruz. İfade özgürlüğünden erkek şiddetine çeşitli duruşmaları takip edip, adliye önünde yapılan basın açıklamalarına katılıyor, bu arada da adliyedeki kalemleri tek tek gezip seçim çalışmalarını da aksatmıyor Kerestecioğlu.
En baştan söyleyeyim, milletvekili adayı olmak, seçim çalışması yapmak hiç kolay değil. İkinci kez çıktığım “Adaylarla Sokakta” haberi için, yine yorgunluk ve bel ağrısıyla dönüyorum ofise. Adaylar ve ekiplerinin enerjisi bambaşka...
Güne mahkemede başlıyor
Kerestecioğlu güne Aile Mahkemesi’nde görülen bir davayla başlıyor. Boşanma davasının devamında gelen bir mal ayrılığı davası. Duruşmayı beklerken, Kerestecioğlu’nu gören avukatlar gelip elini sıkıyor, tebrik ediyor ve “İnşallah” dileklerini sunuyorlar.
Duruşma geciktikçe sohbet koyulaşıyor. Konu; HDP’ye gelecek oylar, Burhan Kuzu’nun “HDP barajın altında kalsın” duaları…
Bu sırada Kerestecioğlu’nu gören mübaşir yanımıza geliyor. “Bunlar son duruşmalar” diyerek Kerestecioğlu’yla fotoğraf çektiriyor.
Bir taraftan Kerestecioğlu’nun kadınlardan oluşan ekibi de toplanıyor: avukat Cevriye Aydın, avukat Fatma Hoşgör, stajyer avukat Nazan Kaynak ve Nurcan Hepözdemir. “Biz’ler Meclise” broşürleri düzenleniyor, hangi kalemlerin ziyaret edileceği konuşuluyor.
Bugün seçim çalışmalarını adliyeye taşıyorlar. Kerestecioğlu, vekil olunca meslektaşlarının ve adliyelerin sorunlarına da yoğunlaşacağını anlatıyor.
Kalemleri ziyaret
Duruşmanın ardından ilk durağımız aile ve iş mahkemeleri kalemleri. Kalemlerde daha çok kadınlar çalışıyor. Hepsi sevinçle karşılıyor Kerestecioğlu’nu.
Bir kadın “Biz 40 yıllık CHP’liyiz ama artık partiye değil kişiye oy veriyoruz. Oyumuz size” diyor. Bir başkası “Sizin mecliste olmanız, bizim mecliste olmamız demek” diyor.
Bu sohbetlerde en çok gündeme gelen konular her zamanki gibi "Selahattin Demirtaş’ın ne kadar sempatik olduğu" ve "bu seçimde MHP’lilerin bile HDP’ye oy vereceği" oluyor.
Biz yan odalara geçerken, kendi odalarından çıkıp “ikna çalışmalarına” katılan adliye çalışanları da oluyor.
Bazı odalarda “Biz’ler HDP” diyerek şarkı söyleyenlerle karşılaşıyoruz. Biz merdivenleri çıkarken yan taraftan inen bir teknisyen “Bizler meclise” diyerek göz kırpıyor. Asansörde “Bizim oyumuz zaten HDP’ye” diyen bir bilirkişiyle tanışıyoruz. Adliye çalışanları, HDP’ye oy vermeyecek olsa da Kerestecioğlu’nu destekliyor gibi görünüyor.
“Birilerini değil, kendinizi iktidar yapacaksınız"
Kalemlerin ardından sıra sosyal hizmet görevlilerinde. Girdiğimiz ilk odadakiler “Gönlümüz sizinle” diyor. Kerestecioğlu soruyor: “Oyunuz da bizimle mi?”; Kadın, “Önceden değildi ama artık evet. Kararsızdım ama artık kararlıyım. (Siz meclise giremezseniz) bir sene sonrasını hayal etmek bile istemiyorum” diyor.
Başka bir odaya giriyoruz. İçeride genç bir erkek var. Bizi ilgiyle karşılıyor ancak “Ben oy kullanan biri değilim. Bir partiyi seviyorsunuz sonra yolsuzluklarını görüyorsunuz. Bu yüzden siyasetle ilgilenmiyorum. Ama HDP’nin barajı geçmesini isterim” diyor.
Kerestecioğlu anlatmaya başlıyor: “Bu sefer birilerini iktidar yapmayacaksınız, kendiniz iktidar olacaksınız. Bizim hayalimiz bu. Şu adliye yapılırken duruşma odaları, görüşme odaları nasıl olsun, diye kimse size sordu mu? Biz sorması gerektiğine inanıyoruz.”
Bu söylenenleri onaylıyor ama ikna olmuyor. Bu seçimde de oy kullanmamaya kararlı görünüyor.
Gazeteciler yargılanıyor
Bir sonraki durağımız BirGün Yayın Yönetmeni Barış İnce’nin Cumhurbaşkanına hakaretten yargılandığı 2. Asliye Ceza Mahkemesi. Duruşma salonunun önü kalabalık. Kerestecioğlu avukatlarla ve gazetecilerle laflıyor.
Buradan ayrılıp başka bir duruşmayı izlemek için ilerlerken, bu sefer Evrensel muhabirleriyle karşılaşıyoruz. “Bizim her gün davamız var. Sadece Cumhurbaşkanına hakaret de değil, patronlarla uğraşıyoruz” deyip işçi direnişlerinin olduğu şirketlerin isimlerini sayıyorlar.
Ardından dün polis saldırısına uğrayan T24 muhabiri Michelle Demishevich’e destek için adliye önüne gidiyoruz. Basın açıklamasında söz alan Kerestecioğlu "Yandaş olmayanların gazetecilik yapma şansının kalmadığı bir süreçten geçiyoruz. Şiddet bazen işsiz bırakarak bazen darpla uygulanıyor. Ama ne kadınların feminist mücadelesi ne de basın emekçilerinin mücadelesi bastırılabilir. Özgürlük en büyük mücadeledir” diyor.
Erkek şiddetine ve ceza indirimlerine karşı
Onların yanından ayrılıp, bir erkek şiddeti duruşmasına gidiyoruz. Türkiyeli olmayan 23 yaşında bir kadın… Boşanmak isteyince, kocası yüzüne falçatayla saldırmış, kadın suratını korumaya çalışırken elleri kesilmiş. Saldırının biri iki biri dört yaşında olan iki çocuğunun gözleri önünde yaşandığını, boşanma davası hakiminin ona suçlu gibi davrandığını, kocanın “beni aldattı, Facebook’ta erkeklerle konuştu” gibi klasik savunmalar yaptığını, ülkesine dönmek istediğini ama çocuklarını Türkiye’den çıkaramadığını anlatıyor.
“Kasten nitelikli yaralama ve tehdit”ten açılan bu davada kadının avukatı olmadığını öğreniyoruz. Kerestecioğlu ve ekibi duruşmayı izlemeye karar veriyor. Kadının Türkçesi iyi olsa da hukuki terimleri, hakimin sorduğu soruları anlayamıyor. Avukatlar Kerestecioğlu, Aydın ve Hoşgör, izleyici sandalyesinden küçük sufleler vererek yardımcı olmaya çalışıyor. Hakim biraz atarlı. Bir sonraki duruşmada görüşmek üzere ayrılıyoruz.
Kerestecioğlu, “İşte bu yüzden milletvekili olmak istiyorum” diyor, “Devlet görevlisi olmayı hiç istemediğim halde, kadına şiddeti önleyebilmek için bazen savcı olmayı istediğim çok olmuştur. Şimdi vekil olarak bu davalara katılmak, hakimin gözünün içine bakarak ceza indirimi uygulamasına engel olmak istiyorum.”
Şimdiye kadar avukatlık yapan Kerestecioğlu’na milletvekili seçilirse, yani yasa yapıcı statüsüne geçerse ne yapmayı planladığını soruyorum. Söze yasaların yeterli olduğunu, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin çok önemli olduğunu söyleyerek başlıyor.
“Şiddetin önlenmesi için etkin tedbirler gerekiyor. Şiddete uğrayan bir kadının, kapısından girdiğinde avukat, adli tıp, rehabilitasyon hizmetleri, koruma, sığınma olanağı ve daha sonra da iş bulma imkanının bir arada sunulduğu merkezler kurulması için çalışmak isterim.”
“Cinsiyetçiliğe sırtımızı dönüyoruz”
Yoğun bir günün sonuna geliyoruz. Konu, Iğdır’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyunu görünce sırtını dönen kadınlara ve Erdoğan’ın “Ne anlama geldiği belli de, tabii edebimiz müsaade etmez” açıklamasına geliyor.
Filiz Kerestecioğlu ve ekibiyle buluşmamız, adliye girişinde cinsiyetçiliğe sırtlarını döndükleri fotoğrafla sonlanıyor.
Filiz Kerestecioğlu kimdir?1961’de Gölcük’te doğdu. 1984’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1987’den beri avukat olarak çalışıyor. Uzun yıllardır feminist mücadele içinde yer alan Kerestecioğlu, Şirin-Ahmet Tekeli Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfı Kurucusu, İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi kurucusu üyesi, Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı kurucu üyesi, “Feminist” ve “Pazartesi” dergileri Yayın Kurulu üyesi olmuştur. Müzik, edebiyat, belgesel sinema alanlarındaki çalışmalarıyla da kadın mücadelesini sürmüştür. |