“Sabah 05:00’ten gece 01:00’e kadar çalışıyoruz. Bizim parti ekmek partisi. Başka partim yok. Sağcı, solcu değilim ben…”
Bir pastane çalışanı, belki de tüm seçmenin davranışını bu iki cümle ile özetliyor…
Milletvekili adayları sokağa çıktı, biz de onlarla birlikte çıktık. Seçmenle söyleşilerini dinledik, esnafla muhabbet ettik, tepkilerini, kızgınlıklarını, eleştirilerini not aldık. Sokakta eşlik ettiğimiz vekil adaylarından, İstanbul 3. Bölgeden 12. sırada adayı olan avukat Efkan Bolaç ile seçim bölgesindeki esnaf ziyaretlerine katıldık.
CHP’liler partiye “çalışmıyor” diye tepkili, AKP’liler tepki (hatta selam) bile vermiyor. En sıcak davrananlar, gülerek “Asıl siz bize oy verin” diyen HDP’liler oldu. MHP’li olduğunu söylene ise rastlamadık. Bolaç’ın konuştuğu kadınlar siyasi değerlendirmeye daha açıkken, erkekler siyaseti daha çok “nasip-kısmete” havale etme eğilimindeydi.
“Herkes Erdoğan gibi konuşuyor”
Sabah ilk durağımız, Bahçelievler, CHP İlçe Binası. Bina kalabalık, etrafta sürekli bir koşturmaca var, her yanda parti afişleri ve broşürleri.
Burada tanıştığımız İlçe Başkanı Seyit Ali Aydoğmuş ve partililer, kendilerine gelen tepkileri ve önceki gezilerinden notlarını aktardılar. AKP seçmenine ulaşma konusunda umutsuzlar, konuştukları her AKP’linin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini tekrarladığını söylediler: “Herkes Erdoğan gibi konuşuyor.”
AKP birinci parti |
İlçede 30 Mart yerel seçimlerinin galibi yüzde 48 ile AKP adayı Osman Develioğlu. 2011’deki genel seçimlerde de 3. Bölgenin galibi yüzde 49.23 ile yine AKP. CHP o seçimde yüzde 30.58 ile ikinci, MHP yüzde 9.96 ile üçüncü parti olmuştu. Levent Tüzel de 137 bin 725 oy alarak Emek ve Demokrasi Blokunun bağımsız adayı olarak 3. Bölgeden Meclise girmişti. İstanbul 3. Bölgede AKP’nin 15, CHP’nin 9, MHP’nin de 3 milletvekili var. |
“İnşallah, kısmet, hayırlısı olsun…”
İlçe merkezinde de Mustafa Kemal Paşa Caddesi’nde de başınızı nereye çevirseniz AKP bayrağı görüyorsunuz. Tabii Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dev fotoğraflarıyla birlikte. Saadet Partisi flamaları da sık sık karşımıza çıkıyor. Gün içinde en çok duyduğumuz kelimeler: İnşallah, kısmet, hayırlısı olsun, nasip…
Soğanlı meydanında ilk durağımız bir pastane. Efkan Bolaç pastane çalışanlarıyla sohbete dalınca, günün ilk ve belki de en çarpıcı seçmen yorumuyla karşılaşıyoruz: “Sabah 05:00’ten gece 01:00’e kadar çalışıyoruz. Bizim parti ekmek partisi. Başka partim yok. Sağcı, solcu değilim ben…”
Bolaç seçmen olmamalarına rağmen en çok çocuklarla ilgileniyor, oy isteyemese de hepsine birer şeker veriyor, büyüklerden çok çocukların hatırını soruyor.
“Oy veriyorum, kazanamıyorsunuz”
Bolaç’ı yolda çeviren bir CHP seçmeni partiye tepkisini şöyle dile getirdi: “Ben emekliyim, 78 yaşına geldim. Başından beri size oy veriyorum, kazanamıyorsunuz. Çalıyorlar oyları, çaldırıyorsunuz!”
Sokakta kendilerine broşür uzatılanlardan bazıları almayı, hatta selam vermeyi bile reddederken bazıları da “Ben zaten size oy veriyorum, onu başkasına verin” diyor.
Asgari ücret ne olacak?
Başka bir pastanede iki genç erkek ısrarla asgari ücret vaadini soruyor. Onların en büyük temennisi “İnşallah yüksek asgari ücret.” Bolaç’tan söz alınca rahatlıyorlar.
30’lu yaşlardaki dondurmacı, “evdeki tek çalışanın kendisi olduğunu, altı kişiye baktığını” söyleyip ekliyor: “Ben AKP’ye oy veriyorum, yine vereceğim.” Bolaç’ın ikna çabaları işe yaramıyor.
“Ben ne bileyim”
Yoldaki üç genç Bolaç’ın söyledikleriyle ilgileniyor ama “Oyumuzu kime vereceğimizi söylemeyiz” diye gülüyorlar.
“A aaa bu o avukat çocuk değil mi!” diye gülerek yaklaşan bir kadın Efkan Bolaç’ı tanıdığını söyleyip başarılar diliyor.
Hemen sonra girdiğimiz kuruyemişçinin seçimlerle ilgili fikri net: “Ben ne bileyim.” Minibüs şoförlerinin de ağzından “Kısmet” kelimesi düşmüyor.
“Tüp, yağ olmazdı”
Girdiğimiz marketin çalışanları ise kesin şekilde “Biz AK Partiliyiz” diyorlar: “İşlerimiz iyi gidiyor, sıkıntı yok. Ak Parti çalışıyor.” 20’li yaşlardaki genç erkek, “AK Parti olmasaydı şimdi tüp, yağ olmazdı. Eskiden yoktu” diyor. Bolaç “Sen o dönemi hatırlıyor musun” diye sorunca da, “Hatırlamıyorum ama anlatıyorlar ya işte, AK Parti yokken öyleymiş” yanıtını verip devam ediyor: “Yoksulluk var diyorlar, herkesin elinde 2 bin liralık telefon var. Yoksulluk da yok, işsizlik de…” Bolaç marketten gülerek ayrılıyor.
Yandaki TEKEL bayiinin de siyasetle ilgili düşüncesi net: “Vergimizi ödüyoruz, Ak Sarayı çeviriyoruz.” Peki işler nasıl? “Şöyle böyle.”
Dükkanının önünde oturan pideci ise “İş yok, böyle oturuyoruz” diyor.
Esnaf da kahvede oturanlar da AKP’lilere sokakta rastlamadıklarını söylüyorlar, Bolaç da AKP’nin en azından bu bölgede sokak çalışması yapmadığını anlatıyor.
“Daha güzel muhalefet yapın”
Ayakkabıcı ise CHP’li ama eleştiriyor da: “Daha güzel muhalefet yapmanızı bekliyoruz, babaya söyleyin bu sefer gençlere hitap etsin.” Mobilyacıdaki iki kişi ise mesafeli: “Biz oyumuzu kime vereceğimizi biliyoruz” diye gülüyorlar.
Eczanede çalışan kadın, seçmeni olduğu AKP’ye tepkili: “Geçen seçim AKP’ye oy vermiştim, bu sefer boş oy atacağım, kimseye oy yok” diyor.
“Asıl siz HDP’ye oy verin”
Bolaç dükkandan çıkınca kaldırımdaki seyyar satıcı gülerek yaklaşıp “Asıl siz bize oy verin, HDP’nin barajı geçmesi lazım” diyor. Yolda Bolaç’ı durduran başka birçok kişi de önceden hep CHP’ye oy verdiklerini ama bu seçimde HDP’ye oy vereceğini söylüyor, hatta Bolaç’tan HDP’ye oy istiyorlar.
Bir TEKEL bayii ise Bolaç’ı kenara çekip uyarıyor: “Daha çok çalışmanız lazım, oylar HDP’ye gidiyor” diye. Kahveye yönelmişken kaldırımda Bolaç’ı durduran bir kişi ise direkt konuya girdi: “Mutsuzum abi…” Konunun tam olarak seçimlerle ilgili olup olmadığı ise pek anlaşılamadı.
“Siz de çalacaksınız”
Kapısının yanında İbrahim Kaypakkaya anması afişi olan kahveden içeri girdiğimizde kağıt oynayan biri Bolaç’a “AKP gidecek mi?” diye soruyor, cevabı yan masadan geliyor: “Göndermeyi bilirseniz giderler.” Yine kağıt oyunundan başını kaldıran başka biri de “HDP’ye oy verin de kurtulalım AKP’den” diyor.
Kahvede oturanlar arasında seçimleri boşvermiş olanlar da var: “Size oy versek siz çalacaksınız…”
Kahvede ekonomi
Ekonomi de hem seçimlerin hem kahvede oturanların gündelik konusu: “Dolar artsa n’olur, artmasa n’olur. Benim maaşım aynı, doların benimle ne alakası var?”
Bu yoruma kızan bir CHP’li “Git bak bakalım maaşınla geçen ay aldığın doları alabiliyor musun” diye soruyor. Konu kapanıyor.
Kahve çıkışında yaklaşan bir kadın Bolaç’a desteğini bildiriyor ve ekliyor: “Sizi seviyoruz ama daha çok çalışın, AKP’liler gibi çalışın siz de. Sandıkta da çalışın. Onlar bir sandıkta beş kişi duruyor, biz bir kişi…”
Saatler süren gezi boyunca tek mola, kahvede içilen çay oluyor. Bolaç’a göre ise asıl yoğunluk seçimden sonra başlayacak… (AS)
Efkan Bolaç kimdir? |
Mersinli, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, 20 yıldır avukatlık yapıyor. 1996'da Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı oldu. Toplumsal davalar ve polis şiddetine uğrayanların avukatlığını üstlendi. Gazi Katliamı, Gezi, Soma, Redhack, çArşı, Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklanan 16 yaşındaki M.E.A. davalarında gönüllü avukatlık yaptı. CHP İstanbul 3. Bölge milletvekili adayı. |