7 Haziran 2015 seçimleri yaklaşırken bir grup gazeteciyle çıktığımız Ege seçim durunun son durağı Aydın’daydık. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun mitingine denk geldiğimiz için kentin merkezi polislerle doluydu. Akredite olmadığımız için mitinge gazeteci kimliklerimiz olmasına rağmen giremedik. Hatta sokak röportajları yaparken dahi Başbakanlık korumalarına kimlik göstermek ve derdimizi açıklamak zorunda kaldık. 

Tarım ve turizm kenti Aydın’da 2011 seçimlerinde AKP 3, CHP 3, MHP ise 1 milletvekili çıkarmıştı. Ancak yerel seçimleri ikinci kez CHP’li kadın Özlem Çerçioğlu kazandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Ekmeleddiğin İhsanoğlu yüksek bir oy aldı. 

Bu seçimlerde AKP’nin milletvekili sayısının düşeceği düşünülüyor. Ancak son ana kadar her şey olabilir. 

Kentte konuştuğumuz kişilerden başörtülü bir kadın, hayatı boyunca üç kere farklı partiye oy verdiğini seçimlere çok az bir zaman kalmasına rağmen de hala kime vereceğini bilmediğini söylüyor. 

“Kendimi bildim bileli AKP’liyim. Eşim de AKP üyesiydi. Biz doğu kökenliyiz. Evlenince taşındığımız mahalle nedeniyle eşim BDP’ye oy verdi. Ben de onun için BDP’ye verdim. Sonra eşimin iş bulabilmesi için ikimiz de CHP’ye verdik. CHP’li belediyeden memnunum aslında, üç ayda bir yardım yapıyor. Ama şimdi eşim belediyede sorun yaşıyor, sırt döndüler ona. Şimdi kime oy vereceğimizi bilmiyoruz. Ben artık eşime dedim, sen yoluna ben yoluma, herkesin istediğine versin. Yalnız şu politikacılar birbirine bağırıp durmasın yeter. Niye insan gibi düzgün konuşmayı bilmezler ki. Biz zaten kimin ne olduğunu biliyoruz, boşuna bağırmasınlar. ”

Esnaf bir kadın ise 2002’de AKP’ye oy verdiğini daha sonra hep CHP’ye verdiğini söylüyor. 

“AKP’ye oy vererek o yanlışı bir kere yaptım bir daha da yapmam, onda da eşimin etkisi oldu. Şimdi boşandık. İkimiz de asgari ücretle geçinip ayrı evlerde çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz. 950 lirayla nasıl olacak? Bütün partiler kendi derdinde. Devletin malı deniz, yemeyen keriz…”

Çay ocağında yanlarına gittiğimiz bir erkek grubunda ise hem CHP hem HDP seçmeni vardı. Genel olarak herkes gibi onlar da pahalıklıktan, işsizlikten, kredi borçlarından dert yakındı. 

HDP’li olanlar, Aydın’da Kürt olarak nasıl bir yaşam sürüyorsunuz sorusuna “Hiçbir sorunumuz yok?” yanıtını verirken genç bir erkek hemen lafa giriyor. “O zaman Kürt sorunu yok işte. Niye öyle diyip duruyorlar. Bak biz kahvede oturup arkadaşlık yapıyoruz.”

Selahattin Demirtaş’ın yükselen popülaritesini sorduğumuzda deminki genç yine araya giriyor. “Bak Demirtaş diğer liderlerin hepsinden çok daha iyi. Konuşmasını biliyor. Bak oy vermem o başka. Ama mesela bağımsız girse inan iktidara bile gelirdi.”

Nabzı en iyi yoklayanlardan biri olan kahveci “Buraya gelenlerin yarısı Demirtaş’ı çok beğeniyor ama içlerinden en fazla yüzde 10’u oy verir. Hakikaten seveni çok.”

İzmir ve Manisa’dan sonra Aydın’da da Demirtaş’a asla oy vermeyecek kesimlerin yine de Demirtaş’in liderliğini çok beğendiğini duymuş oluyoruz. 

Kadın kıyafeti satan bir erkek esnaf ise bize Davutoğlu’nun konuştuğu televizyonu gösteriyor. 

“Hep AKP’ye verdim yine vereceğim. Biz AKP’yle insan olduk. Türkiye’nin hayatı değişti. Eskiden hasta adamdık. Şimdi her yerde gururlanıyoruz. Yolsuzluk iddialarına inanmıyorum, paralel yapının işi. İnansaydım tabii ki oyumu etkilerdi.”

Dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesini soduğumuzda “Dört bakan umrumda değil, orada amaç AKP’yi, devleti alaşağı etmekti. O yüzden gönderilmediler.”

Yolda mitinge giderken rastaldığımız bir kadın da “AKP ile insan yerine konduk” diyor. 

“Bundan öncekilerin ne hayrını gördük. 53 yaşındayım. Hastanede kuyruk beklerdik, ilaç alamazdık. Şimdi öyle mi? Her şeyimiz tıkırında.”

Biz konuşurken arkadan yürüyenlerin “Peki ya ayakkabı kutuları” tepkisine karşılık AKP’li kadın “Ya CHP’nin İsviçre’deki paraları, ya bankaların hortumladığı paralar” diye tepki gösterdi. 

“Her yerde üniversite açıldı. Çocuklarımızın geleceği, önü açıldı. Tayyip Erdoğan halkın içinden geliyor. Biz seçtik yahu. Allah hepsinin yollarını açık etsin.”

Roman bir çiçekçi karı koca ise 2002’den beri AKP’ye oy kullandıklarını ancak bu sefer CHP’nin Roman adayı Özcan Purçu için CHP’ye oy vereceklerini söylüyorlar. 

“Biz 2002’den önce zaten çadırda yaşadığımız için oy kullanamıyorduk. 2002’den sonra yerleşik düzene geçip AKP’ye oy kullandık hep. Bak, o zaman da buzdolabımın kapısı bozuktu, 13 yıl geçti hala bozuk yaptıramadım. Meyve sebze hep çürüyor. Ben bir buzdolabımı bile yaptıramıyorsam niye hala AKP’ye vereyim ki. AKP Romanlara düşük taksitlerle ev sözü verdi. Kaç yıl geçti temel bile atılmadı. 

"Şimdi Özcan Purçu için CHP’ye vereceğiz. Çünkü bizdendir. Gururumuz. Bundan önce de Roman doktor, asker vardı ama hep kendisini gizlerdi. Şimdi Romanların önünü açacak..."

Kısa turumuzda MHP'li bir seçmene rastlayamadık ancak Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) üç kez Aydın milletvekiliği yapmış, 4. kez aday olan Ali Uzunırmak ile görüşme fırsatımız oldu. Uzunırmak, tarım ve turizm kenti olan Aydın’ın yüzde 33’ünün işsizlikten yakındığını belirterek Aydın’ın kendi imkan ve kabiliyetlerine uygun entegre planlarla gelişmesi gerektiğini belirtti. 

Uzunırmak, dünya piyasasında incirin yüzde 65’inin Türkiye’den onun da yüzde 75-80’inin Aydın’ın meşhur inciriyle karşılandığını belirterek tarımla ilgili teşviklerin artması gerektiğine dikkat çekti. (NV)

* Bu gezi P24 koordinatörlüğünde gerçekleşti.