Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hayri Kozanoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın (MB) faizleri indirmesindeki ısrarının politik nedenle olduğunu söyledi.
“Ekonomide işlerin iyi gitmemesinin ceremesini MB’na çektirmeye çalışmaktan kaynaklandığını düşünüyorum.”
Merkez Bankası’nın bağımsızlığının son 20 yılda gündeme gelen neoliberalizmin anahtar kavramlarından biri olduğunu hatırlatan Kozanoğlu, sözü edilenin siyasi otoriteden bağımsızlık olduğunu, ama MB’nın uluslararası sermayeye bağımlı olduğuna dikkat çekti.
“Genel olarak MB’nın bağımsızlığı laf üstünde cazip bir kavram olarak görünüyor. Bu neoliberalizmin anahtar kavramlarından biri.
“MB’nın bağımsızlığı mevcut siyasi otoriteden bağımsızlık anlamına geliyor. Siyasi otoritenin de halka ya da burjuva politikasının diliyle “seçmene” karşı sorumlu olması nedeniyle hükümetlerin seçmene taviz verebileceği, onların taleplerini siyasi amaçlarla, popülist beklentilerle karşılayacağına bir tepki anlamına geliyor.
“Peki kime bağımlı oluyor? Uluslararası sermayeye... Yani MB’nın o ülkedeki siyasi otoritenin sorumluluklarından bağımsız olarak uluslararası sermayenin gönlünü hoş edecek, getirilerini azami düzeye çıkartacak şekilde konuşlanması anlamına geliyor.
“Halkın çıkarları açısından ekonomiyi değerlendirenler açısından çok cazip bir kavram değil.”
Merkez Bankası’nın misyonu
Prof. Kozanoğlu gündemdeki tartışmaya atıfla, MB’nın bağımsız olarak ilan edildiğini, fiyat ve finansal istikrarı sağlamak gibi bir misyon tanındığını hatırlatarak bu şartlarda bunun dışında davranmasını beklememek gerektiğini de ifade etti.
“Şu andaki MB yöneticilerinin kendi açılarından haklılıkları şuradan geliyor: Madem siz fiyat ve finansal istikrarını MB’nın ana misyonu olarak tanımladınız, onların bunun dışında davranmak gibi bir lüksleri yok.”
Oyunun kuralı
Bu modeli eleştirdiklerinin altını çizen Kozanoğlu, yine de bu model benimsenmişken MB’nın adımlarını buna göre ayarlaması gerektiğini anlattı.
“Eğer siz uluslararası sermaye akımlarını kabul ettiyseniz, ekonominiz cari işlemler açığı veriyor ise; bunu da uluslararası sermayeyle, yani doğrudan yabancı sermaye yatırımları yanında sıcak para olarak tabir edilen portföy akımları ve banka borçlarıyla karşılarsınız.
“Ve eğer zaten bu kadar büyük cari açıklar veriyorsanız, bunu da uluslararası sermayeyle karşılıyorsanız oyunu kuralına göre oynamak gerekir.
“MB mevcut tasarım içinde dikkatli, yaygın kullanılan tabirle, basiretli bir tüccar gibi davranmazsa ekonominin krizlere gebe olması kaçınılmaz.”
“Günah keçisi”
Prof. Hayri Kozanoğlu ekonomideki başarısızlığa dikkat çekerek Erdoğan’ın MB’nı günah keçisi ilan ettiğini belirtti.
“Erdoğan MB’nı eleştirirken, bu faiz oranları yeterli değil diyorsa, faiz oranlarındaki yüzde kaç düşüşü öneriyor, ki ekonominin çarkları dönmeye başlasın?
“Bir anlamda ekonomide büyümenin yavaşlamasını, istihdam yaratamamasını, işsizlik oranının yüzde 10’ların üzerine çıkmasının suçunu MB’na atıyor, günah keçisi ilan ediyor. “Yakın bir gelecekte, seçimlerin arifesinde MB başkanını zorla istifa ettirmesi, görevden alınması, onun dış alemin çıkarlarını savunan biri olduğunu iddia etmesi bile gündeme gelirse şaşırmamak gerek.”
Erdoğan’ın tezi
Kozanoğlu faizlerle uluslararası sermaye ilişkisini açıklarken Türkiye ekonomisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tezlerine dair tespitlerde de bulundu.
“Hatırlanırsa, Gezi ayaklanmasından sonra bir faiz lobisi kavramı, bunun arkasında faiz lobisi olduğu gündeme gelmişti.
“Aslında bu değerlendirmede finans sistemini yeterince bilmemekten ya da gerçekleri çarpıtmaktan kaynaklanıyor. Çünkü genel olarak bankalar faizlerin düştüğü dönemlerde çok ciddi karlar elde ederler. Faizlerin düşmesi bankacılık sisteminin zararına değildir.
“Nitekim AKP’nin hükümet ettiği, küresel ekonominin likidite denizine dönüştüğü dönemde Türkiye’de de faizler düştü. Hem uluslararası sermaye ciddi paralar kazandı hem de bankalar çok büyük karlar yazdı.
“Türkiye ekonomisini yakın tarihine de bakıldığı zaman banka iflaslarının hep faizlerin yükseldiği dönemlerde olduğunu görürüz. Bu sefer çark tersine çevrilir, bankaların maliyetleri artar ama gelirleri daha az artar.
“Bizim eleştirdiğimiz Türkiye ve benzeri ülkelerde faizlerin yükselme dönemlerinde banka iflaslarının gündeme gelmesi, bunun yurttaşların, yaygın ifadeyle vergi mükelleflerinin cebinden karşılanmasıdır.
“Küresel krizde de Avrupa ve ABD’de banka kurtarma operasyonlarıyla eleştirilen budur. Bu anlamda da Erdoğan’ın faiz lobisinden bahsetmesi, sanki finans sermayesinin faizlerin yüksek olmasını istediği, düşüşünden zarar gördüğü yolundaki tezin de bir doğruluğu yoktur.
“Kısaca, bunun politik olduğunu, ekonomide işlerin iyi gitmemesinin ceremesini Merkez Bankası’na çektirmeye çalışmaktan kaynaklandığını düşünüyorum.” (YY)
Türkiye'deki En Tutucu MB Modeli |
Prof. Hayri Kozanoğlu Türkiye'deki modelin neoliberalizm içindeki en tutucu Merkez Bankası (MB) anlayışı olduğuna da dikkat çekti. "Alman Bundesbank'ı tek amaç olarak fiyat istikrarını sağlama görevini veriyordu MB'na. Tarihsel nedeni de Almanya'nın hiperenflasyonla karşılaşması ve bunun sonucunda Nazizim'e doğru yelken açmasıydı. Bugün bu mirası büyük ölçüde Avrupa Merkez Bankası üstlenmiş durumda. "Amerikan Merkez Bankası (FED) ise ABD'nin toplumsal hafızasındaki en önemli olay 1929 Bunalımı olduğu için ana misyonunu fiyat istikrarı yanında büyüme ve istihdamı sağlamak olarak belirledi. "AKP hükümetinin MB yasasını bu şekilde değiştirme yetkisi de var. Ama şu anda misyon fiyat istikrarı iken MB başkanını suçlamanın anlamı olmuyor." Uluslararası sermayeKozanoğlu Türkiye'deki sürece değinirken MB ile uluslararası sermaye ilişkisine de değindi."MB'nın bağımsızlığı büyük ölçüde Kemal Derviş ve ekonomiyi yeniden yapılandırma döneminde gündeme gelen ama AKP tarafından uygulamaya sokulan bir kavram. 80-90'larda Türkiye'de MB bağımsızlığı iddiası bulunmuyordu. "Daha önceki dönemlerde MB özellikle tarım kesimine kredi açıyordu. Tarıma, küçük-orta ölçekli işletmelere açılan krediler uluslararası sermaye açısından çok istenilir değildi. MB bağımsız ilan edilince bu göreve de son verilmiş oldu." |