Kamu düzeninin kanunla bozulması olası mıdır? Bazen, evet!
Kanunlar basit, anlaşılır, sade olmalıdır. Hangi amaçla yapılmışsa o amacın gerçekleşmesine aracı olmalıdır. Tek konu için, tek kanun yapılmalıdır, torbalarla kanun yapılmaz. Ben yaptım oldu, kanun yapmak değildir. Yasa koyucunun iradesi, temel hak ve özgürlüklerle sınırlıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunda 6552 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle “yürütmenin durdurulması” kararları hakkındaki düzenleme hak ihlaline neden olmamalıdır, ama oldu. İdari işlemin uygulanmasıyla telafisi güç veya imkânsız zararların doğacağı durumlarda, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi, kişilerin hak arama özgürlüklerini etkili biçimde kullanılabilmelerini sağlayan önemli bir hukuki imkândır. Bu imkânı, bu yargısal yolu ortadan kaldıran veya etkisiz hale getiren kanuni bir düzenleme Anayasanın 36. Maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne aykırılık teşkil eder. 6552 sayılı Kanun değişikliğinde karşımıza çıktı ve Anayasa Mahkemesinden geri döndü. Anayasa Mahkemesi yapılan kanun değişikliği sonucunda bireylerin hak arama özgürlüklerini daha etkili biçimde kullanılabilmelerini sağlayan yürütmeyi durdurma kurumundan Anayasaya aykırı olarak yoksun bırakıldıkları sonucuna vardı (02.10.2014 tarihli ve E. 2014/149, K. 2014/151 sayılı AYM iptal kararı).Anayasa Mahkemesi anılan bu kararı ile yine 6552 sayılı Kanunun internet yayınlarıyla ilgili düzenlemesini de iptal etmiştir.
4 Mayıs 2007 kabul tarihli 5651 sayılı Kanun İnternet ortamında yapılan yayınlarla ilgili ana kanundur. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı kez değişikliğe uğratılmıştır. Son değişiklikler 2014 yılı içinde üç ayrı kanunla yapılmıştır. Sonuncusu 6552 sayılı torba kanundur.
Resmi Gazetenin 01.01.2015 tarihli 29223 sayılı nüshasında gerekçesi yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 02.10.2014 tarihli ve E. 2014/149, K. 2014/151 sayılı kararı ile 6552 sayılı Kanunla yapılan internet yayınları hakkındaki değişiklikler iptal edildi. Karşı oyları da ilginç olan bu iptal kararının gerekçelerine yakından balım.
Önce üç torba kanunla 5651 sayılı Kanunda yapılan değişiklikleri adları ile sıralayalım.
İlki 6.2.2014 kabul tarihli 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’dur. İkincisi26.02.2014 kabul tarihli 6527 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve (şimdilik) en son üçüncüsü 10 Eylül 2014 kabul tarihli 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’dur. Böylece 2014 yılı Şubat ayında yirmi gün arayla iki kez ve son değişiklikten yedi ay sonra değiştirilmek suretiyle aynı yıl içinde üç kez değiştirilen Kanun, 5651 sayılı İnternet yayınlarıyla ilgili kanundur.
Kanunda yapılan değişiklik nedenlerinin “ihtiyaçtan” değil, siyasetten kaynaklandığı ve İnterneti yüksek dereceli siyasetçilerin hiç sevmedikleri bilinmektedir.
En son 10 Eylül 2014 tarihli 6552 sayılı Kanunla 5651 sayılı Kanunun Bilgilendirme Yükümlülüğü hakkındaki 3. Maddede yer alan para cezaları artırılmış ve “(4) Trafik bilgisi Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından ilgili işletmecilerden temin edilir ve hâkim tarafından karar verilmesi hâlinde ilgili mercilere verilir.” şeklinde bir fıkra eklenmişti.
3. Maddedeki (4) fıkra düzenlemesi Anayasa Mahkemesi’nin 02.10.2014 tarihli (E. 2014/149, K. 2014/151) kararı ile iptal edildi. AYM gerekçesinde trafik bilgilerinin kişisel veri olduğunu ve böyle bir düzenlemenin bu verilere ulaşılabilirlik sağlayacağından dolayı “kişilerin tercihleri, düşünceleri ve davranışları hakkında fikir verebileceğinden kişilerin özel hayatlarına müdahale edilme riski” içerdiğini belirtti. Bu verileri, herhangi bir amaç veya konu sınırlaması olmaksızın TİB herhangi bir gerekçe veya neden göstermeksizin temin edebileceğinden; böyle bir yetki, Anayasanın 20. Maddesinde yer alan kişisel verilerin korunması hakkının ihlali demektir. AYM gerekçesinde şöyle dedi: “Trafik bilgisi adı altında temin edilecek olan bilgiler Anayasa ile teminat altına alınan iletişimin gizliliği, düşünce ve ifadeyi yayma özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, kişisel verilerin korunması gibi birçok temel hakla doğrudan ilgili olup bu bilgilerin TİB tarafından herhangi bir kurala ve sınırlamaya tabi olmaksızın istenildiği zaman ve şekilde elde edilebilir olması temel hak ve özgürlüklerin doğrudan ihlaline sebebiyet vermektedir.”
Gerekçeye göre Anayasanın 13. ve 20, maddelerinde yer alan güvencelere rağmen Kanunun 3. Maddesine eklenen (4) fıkra düzenlemesi karşısında kişiler, bilgi toplama, saklama, işleme ve değiştirme yetkisi olan idareye yani TİB’e ve diğer kişilere karşı korumasız bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesi veri toplamanın amaç, gerekçe, kapsam ve sınırlarına ise yasal düzenlemede yer verilmemiş olduğundan dava konusu bu düzenlemeyi Anayasaya aykırı görerek iptal etmiştir.
6552 sayılı Kanunla 5651 sayılı Kanunun erişimin engellenmesiyle ve yerine getirilmesiyle ilgili 8 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(5) Erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren yirmi dört saat içinde yerine getirilir” düzenlemesinde yer alan “yirmidört saat içinde” ibaresi “ dört saat içinde” şeklinde değiştirilmiştir. AYM bu düzenlemede Anayasaya aykırılık görmemiştir. Gerekçesi ise şöyledir: “ Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği üzere, yasamanın genelliği ve asliliği ilkesi uyarınca Anayasa’da bir konuda emredici ya da yasaklayıcı bir kural konulmamışsa, bu konunun düzenlenmesi anayasal ilkeler içinde kanun koyucunun takdirindedir.”
Anayasa Mahkemesi 6552 sayılı Kanunla 5651 sayılı Kanun 8. Maddeye getirilen “(16) Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, erişimin engellenmesi Başkanın talimatı üzerine Başkanlık tarafından yapılır. Erişim sağlayıcıları Başkanlıktan gelen erişimin engellenmesi taleplerini en geç dört saat içinde yerine getirir. Başkan tarafından verilen erişimin engellenmesi kararı, Başkanlık tarafından, yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar.” şeklindeki ek fıkra düzenlemesini ise Anayasaya aykırı görerek iptal etmiştir.
Gerekçesinde yasama ve yürütme organına İnternet konusunda neden “hassas” davranılması gerektiğine yer veren AYM’ ye göre; “ İnternet, modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir değere sahip bulunmaktadır. İnternetin sağladığı zemin, bilgiye ulaşma, kişilerin bilgi ve düşünceleri ini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir. Bu nedenle sadece düşünceyi açıklamanın değil, aynı zamanda bilginin elde edilmesi açısından günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerden biri haline gelen internet konusunda yapılacak düzenleme ve değerlendirme yapma ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktır.”
AYM gerekçesinde “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi” ibarelerine dayanılarak temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sonucunu doğuran erişimin engellenmesi yetkisinin TİB Başkanına verilmesini ve bu kadar önemli konularda belirtilen hallerin varlığına ilişkin değerlendirme yapma ve karar verme yetkisinin TİB’e bırakılmasını doğru bulmamaktadır. Bu konuda karar vermeye yetkili diğer kurumların değerlendirme ve karar verme yetkileri gözetilmeksizin; tek başına değerlendirme yapacak konumda bulunmadığı halde TİB’e yani “idareye çok geniş bir müdahale imkânı” tanınmak suretiyle erişimin engellenmesi yetkisinin herhangi bir sınırlandırma veya kademelendirme yapılamadan verilmesini Anayasaya aykırı bulmuştur.
5651 sayılı Kanun değişiklikleriyle ilgili AYM iptal kararı gerekçeleri böyle özetlenebilir.
Sonuç olarak kanun yapılırken hukuk dışlanmaz, yargıya etkin başvuru yolları tıkanmaz. Kamu düzenini bozacak kanun yapılmaz. 10 Eylül 2014 kabul tarihli 6552 sayılı torba kanunla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan bazı değişiklikleri de Anayasaya aykırı bularak iptal eden Anayasa Mahkemesinin kararında yer alan şu gerekçe çok daha değerli ve ilginç:
“Kamu düzeni, hukukun dışlandığı, yargının etkisiz kaldığı yerde daha çok bozulur.” (Fİ/HK)