Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş Kobanê ile ilgili Diyarbakır'da bir basın toplantısı düzenledi.
Demirtaş HDP’nin Kobanê için dayanışma çağrılarında kimseyi şiddete davet etmediklerini, insani bir çağrı olduğunu söyledi.
Kobanê ile dayanışma çağrılarını yineleyen Demirtaş “tek bir şiddet eylemine kimse yönlenmemelidir” dedi.
Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan ile dün gece yazılı olarak mesajlaştıklarını belirterek “Kendisiyle bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini önerdiğini belirtmek istiyoruz” diye konuştu.
HDP’ye yönelik suçlamalar
Demirtaş Türkiye’ye yansıyan çatışmalara HDP’nin çağrısını sebep gösteren yaklaşımları eleştirdi, 81 ilden insanların çözüm sürecini desteklediğini anlattı.
Demirtaş, Suriye’de iç savaş başladığı günden itibaren hükümetin Suriye yaklaşımını eleştirip öneriler yaptıklarını ancak hükümetin “orada yaşayan halkları partisine göre siyasi düşüncesine göre ayırarak yardım ettiğini” söyledi.
IŞİD’İn kullandığı silahların Türkiye’den gönderildiği iddialarının toplumda kırılma yarattığını söyledi.
IŞİD’in Musul’dan Kerkük’e dek gerçekleştirdiği saldırıları anlatan Demirtaş buralardaki halkların ciddi bir yardım görmediğini belirterek “Arkalarında güçlü devletlerin, Türkiye devletinin olmadığını hissetti. Bu kırılmayı yaratan biz değiliz” dedi.
Hükümetle görüşme
Demirtaş Kobanê’lilerin IŞİD’in ilerlemesine karşı durmaya çalıştığını anlattı.
“Vatandaşı olduğumuz ülkeye çağrı yapıyoruz. Fakat IŞİD’e karşı sert bir eleştiri bile yapmayanlar 25 yıldır halkımızı gazlıyor copluyor. İşte bunlar kırılma yaratıyor.
Hükümetle temaslar kurup başbakanla görüştüklerini anlatan Demirtaş bu görüşmeden sonra umudu büyütmeye çalıştıklarını, başbakana süreçleri, halktaki kırılmayı ve durumun hassasiyetini anlattıklarını söyledi.
“Başbakan aynen şunu söyledi ‘Kürtlerin devleti yok diye mi bu kadar sahipsizler’ sayın Davutoğlu’da ‘Kürtlerin devleti var biziz’ dedi.”
“O zaman lütfen kürtlerin devleti olduğunuzu pratikte gösterin dedik sadece kınamakla yetinip 180 bin kişiyi de içeri aldık daha ne yapalım söylemi kırıcıdır dedik. Kaldı ki çözüm sürecini doğrudan etkileyen bir meseledir. Gelecek yüz yılımızı Etkileyecek bir mevzudur. Kobanê’ye birlikte yardım edelim, IŞİD’e karşı 40 dünya ülkesiyle koalisyon yapabiliyorsunuz, kendi halkınızla yapın. Kobanê’yi de birlikte kurtaralım, geleceğimizi de birlikte kurtaralım.”
HDP çağrısı
Demirtaş HDP’nin Kobanê ile dayanışma eylemlerine çağrı sürecini şöyle aktardı:
“HDP toplantısı yaptığımız akşam saatlerinde Kobanê’den acil telefon geldi ve Mürşitpınar sınır kapısını ele geçirmek olduğunu söylediler. Bütün gücüyle IŞİD sınır kapısına yüklenmiş durumda, sınır kapısı IŞİD’in eline geçebilir dediler. Bu ne demektir? Birazdan katliamlar başlayacak, tecavüz, kelle kesme haberlerini göreceğiz dedik. Bu durumda her siyasi partinin yapması gereken onurlu tutumu sergiledik. Halkımızı eyleme çağırdık. Kobanê’nin yanında olun dedik. Birazdan yaşanacaklar tahmin ettiğimiz gibi gelişecekse artık biz bölgedeki gelişmeleri ele alamayız dedik.
“Kritik hamleyi yaptık, halkımızı göreve eyleme çağırdık.
“Biz yaptığımız çağrıda şiddet kullanılması çağrısı yapmadık. Silaha şiddete davet etmedik. Çağrımız insani bir çağrı.
“Birkaç saat içerisinde Kobanê’deki gidişat kısmen değişti ve Mürşitpınar sınır kapısını ele geçiremediler. Ertesi gün yürüyüşler devam etti ve Varto’dan bir ölüm haberi aldık.”
Şiddet eylemleri
“O saate kadar ciddi bir şiddet eylemi olmamıştı” diyen Demirtaş Batman’da sivil kişilerin silahla göstericilere ateş haberinin ardından hükümetten şiddeti tırmandıran geldiğini söyledi.
“Provakatörler bazı yerde devreye girerek şiddet eylemini yönlendiren kişiler oldular. Yağma olayları, bazı öldürme olayları, büst yakma bayrak yakma etrafında, Kobanê’deki görkemli halk duruşunu başka bir yere çekmeye çalıştılar.
“Biz ısrarla halkın bu onurlu duruşunun doğru yöne kanalize edilmesine uğraştık. Şiddeti büyüten, tahrik edenleri bulmak hükümetin görevidir. Gösterilerin başladığı saatte, sayın Erdoğan Kobanê düştü düşecek diyerek insanların öfkesinin katlanmasına yol açtı. Beklediğimiz Kobanê’nin düşmeyeceğini, yanında olduğu mesajını vermekti. Halkın duymak istediği oydu. Sayın başbakan başka bir şey söylüyordu, ülkenin cumhurbaşkanı Kobanê düştü, düşecek diyordu.
“Şiddet olayları başladığında ülkenin bakanları misliyle cevap vereceklerini açıklıyordu. Biz taleplerini anladık, şiddet kullanmayın demek yerine misliyle cevap vereceğiz diyerek, şiddetin normal olduğunu bir bakanın ağzından duyduk. HDP silah kullanın şiddet kullanın demedi. Biz sınıra gidip oradan hükümetle el ele vermeye hazırız dedik.
“Silahlandırılmış sivil kişilerin toplum içerisine nasıl girdiklerini nasıl yönlendirildiklerini HDP’den sormasınlar. HDP bir siyasal parti DBP bir siyasal partidir. Kullandıkları yöntemler budur. Hükümet merak ediyorsa bütün bunları araştırıp bulması kolaydır.
“Çözüm süreci ayrı Kobanê ayrı denmesi, iki yıldır adım bekleyen yurttaşlarımızda bir öfkeye neden oldu. Kobanê tecavüzle katliamla karşı karşıya olsun. ama siz burada süreç bozulmasın diye susun demek hatalı bir politikadır. Bizler bu sürece böyle geldik. Şimdi çıkıp HDP suçludur, HDP’nin çağrısı vesilesiyle HDP’yi suçlayalım demek, çözümü gerçekleştirmez. Çözümü sağlamaz.
Halklara çağrı
Demirtaş tüm halkların el ele vermek zorunda olduğunu söyledi.
“Birbirimize düşman gözüyle bakacak, halklar arası çatışmaya sürükleyecek bir yaklaşımdan herkes hızla uzaklaşmalıdır. Bundan daha tehlikelisi olamaz. Başımıza gelebilecek en büyük felaket halklar arası bir savaşın gerçekleşmesidir.
“Kobanê halen kritik saatler yaşanıyor. Halklarımız her yerde Kobanê’yle dayanışmasını ortaya koymalıdır. Tek bir şiddet eylemine kimse yönlenmemelidir. Protesto hakkını kullanırken şiddet uygulamamalı, herkes bu konuda dikkatli davranmalıdır.”
Öcalan’la mesajlaşma
Çözüm süreci için diyoloğa, tartışmaya, müzakereye hazır olduklarını ve böyle devam edeceklerini belirten Demirtaş Kobanê için yapılan eylemlere müdahale edilmemesi ve şiddetin durması gerektiğini söyledi. Öcalan ile mesajlaşmalarından söz etti:
“Bunu önleyebilmenin yolu işte iradeyle disiplinle hareket etmekten geçer. Arkadaşlarımız kurumlarımızın ortak yaklaşımını dikkate almalıdır.
“Şunu da altını çizerek belirtmek istiyorum, dün gece itibariyle bizler sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı bulduk. Kendisiyle bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini önerdiğini belirtmek istiyoruz.”
Uluslarası toplum, medya ve hükümete mesaj
Demirtaş uluslararası topluma “Kobanê’de katliam yapılırsa sorumlusu sizler olacaksınız” diye seslendi. Hükümete de “bu çağrılarımızın, sorunları çözme irademizin karşılık bulmasıyla adım atmalıdır” derken medya mensupları da HDP’ye göstericilere yönelik hakaret dilini kullanmamalıdır” çağrısı yaptı.
“Birbirini suçlayarak hakaret tehdit ederek duygu kırılmasını hiç kimse derinleştirmemelidir. Kobanê Türkiye için tehdit değildir. Kobanê’yi birlikte kurtaralım ki geleceğimizi birlikte kuralım.”
Yalçın Akdoğan ile görüşme
HDP Eş Genel Başkanları’nın basın toplantısı öncesi HDP'li milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek ile Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile görüştü.
Demirtaş görüşmeyle ilgili “Arkadaşlarımız diyaloğun sorunların çözümü konusunda ortak bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Hükümetin de yaklaşımı budur. Henüz somut bir program üzerinde uzlaşma sağlanabilmiş değil. En azından hükümetin diyaloga açık olduğunu biliyoruz. Şiddetin sokakta durmasının yolu sadece bizim çağrılarımızdan geçmiyor. Umut ediyorum ki sokakta olan gençlerimiz bizim sesimize kulak verecektir. Ama hükümetin yapacağı şeyler çok daha kritik çok daha önemlidir” diye konuştu.
Görüşme sonrası kısa açıklama yapan Önder de temel olarak 'soğukkanlılığın' sağlanması gerektiği üzerinde durulduğunu, çözüm sürecinin de tüm Türkiye'yi demokratikleştirecek bir süreç olarak değerlendirilmeye devam edildiğini belirtti. Önder, "Bu olayların çözüm şekli anlamlı bir diyalog ve müzakere zeminini kaybetmemekten geçiyor” dedi. (BK)