Yüksek Seçim Kurulu iptal edilen seçimler yerine 1 Haziran’da yapılan yenileme seçimlerinin sandık bazlı sonuçlarını halen açıklamadı. Ama 5 Haziran 2014 tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Sedat Ergin “Yalova ve Ağrı seçimlerine nasıl bakmalı” başlıklı bir yazı yazarak, 30 Mart / 1 Haziran seçimlerine ilişkin kayıtlı seçmen bazlı iki tablo yayınladı ve de seçimlere nasıl bakılmalı konusunda, geçerli oy dağılımlarıyla her şeyi açıklayabileceklerini sananlara -anlamaları mümkün olabilirse eğer- önemli bir yol gösterici oldu.
Bu yazıda Sedat Ergin’in tablolarından da yararlanarak 30 Mart, 1 Haziran ve 24 Ağustos seçimleri üzerine bazı noktalara değinmek ve eleştirilere açık olmak kaydı şartıyla, kimi konuları tartışma gündemine taşımak istiyorum.
Önce, 30 Mart’ta yapılıp iptal edilen ve1 Haziran’da yenilenen Ağrı ve Yalova merkez ilçe Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarına kayıtlı seçmen sayılarından hareketle bakmakta yarar var. Çünkü o zaman sayısal oy kaymaları ve değişim, gerçek ölçeğiyle görülebilir hale gelmiş oluyor.
30 Mart ve 1 Haziran Seçim Sonuçları | ||||
Kayıtlı Seçmen Bazlı Seçime Katılım Düzeyi ve Oyların Sayısal Dağılım Tablosu | Ağrı 30 Mart | Ağrı 1 Haziran | Yalova 30 Mart | Yalova 1 Haziran |
AKP | 20.350 | 19.783 | 27.233 | 28.999 |
CHP | 349 | 176 | 27.229 | 29.227 |
MHP | 827 | 416 | 3.390 | 843 |
BDP + HDP | 20.551 | 22.724 | 2.101 | 623 |
Diğer Partiler ve Bağımsızlar | 2.677 | 2.133 | 2.764 | 1.207 |
Oy Kullanmayan Kayıtlı seçmen | 12.733 | 12.942 | 10.901 | 13.923 |
Oyları Geçersiz Olan Seçmenler | 1.833 | 1.248 | 2.185 | 991 |
TOPLAM KAYITLI SEÇMEN | 59.320 | 59.422 | 75.803 | 75.813 |
Ağrı il’i merkez ilçe Belediye Başkanlığı seçimlerinde kayıtlı seçmen sayısı iki aylık dönemde 122 artmış. Buna karşılık ikinci seçimde sandık başına gitmeyen seçmen sayısındaki artış da 209 olarak gerçekleşince, seçime katılım düzeyinde önemli bir farklılaşma ortaya çıkmamış. Fakat 30 Mart / 1 Haziran seçimleri arasında önemli sayılacak iki temel değişme var. Birincisi Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) seçmen desteğini arttıran tek parti olarak öne çıkması ve tüm diğer partilerin oy yitirmesi, ikincisi ise 1 Haziran seçiminde 30 Mart seçimine göre iptal edilen oy sayısının üçte bir oranında azalması.
Yalova merkez ilçesi Belediye Başkanlığı seçimlerinde durum, Ağrı’dan biraz farklı. Yalova’da kayıtlı seçmen sayısı sadece 10 artarken, oy kullanmaya gitmeyen seçmenlerin sayısının 3.022’ye tırmanması dikkat çekici. Bir başka dikkat çekici nokta ise 1 Haziran seçimlerinde geçersiz sayılan oyların 30 Mart’a göre yarıya -hatta yarının da altına- düşmesi. Sonuçta Yalova’da Belediye Başkanlığı seçimleri oyunu arttıran iki partiden -Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP)- oyunu daha fazla arttırabilen CHP tarafından kazanıldı.
İki seçim arasında Ağrı’da kayıtlı seçmenlerin yüzde 3,9’u, Yalova’da ise yüzde 8,9’u ilk seçimdeki (30 Mart’taki) tercihlerini değiştirerek farklı bir siyasi tercihle (1 Haziran) ikinci seçime katılıyor ya da katılmıyorlar. Yalova’da kayıtlı seçmenlerin yüzde 4’ü ilk seçime katıldıkları halde ikinci seçime katılmamış görünüyorlar. (Yoksa bunlar 30 Mart seçimlerinin yüzde 99 ve üstü oranında katılımlı sandıkların [!] seçmenleri mi?)*. Ağrı’da ise, BDP’nin ağırlıklı olduğu büyükşehirlerde de olduğu gibi, seçime katılım düzeyi Türkiye ortalamasının altında. Acaba bu oran, sandıklara ve sandıklardaki oylara sahip çıkmayla ilişkili bir tutumun somut bir kanıtı olarak mı ortaya çıkıyor?
YSK Ağrı ve Yalova için önceki ve sonraki iki seçimin sonuçlarını sandık bazlı olarak sitesine koyup açıklamış olsaydı, şimdi oy kaymalarının
* hangi partiden hangi partiye ya da
* geçersiz oylardan nereye doğru olduğu,
soruları üzerine daha ayrıntılı ve daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilirdi. Fakat bu şansımız yok, yarın da olmayacak. Çünkü YSK iptal edilen 30 Mart seçimlerinin sandık bazlı oy dağılım sonuçlarını ilan etmedi ve etmeyecek.
Sandık bazlı seçim sonuç bilgileri her iki seçim için de -büyük olasılıkla- siyasi partilerin elinde mevcut. Fakat onlar da bu konular üzerinde gerekli ve ayrıntılı çalışmaları yapmıyorlar gibi görünüyor. İşte tam bu noktada insanın aklına 3 Haziran 2014 tarihli Radikal Gazetesi’ndeki Ezgi Başaran’ın “Seçim sonuçlarına güvenilmeyeceğinin somut kanıtını buldum” başlıklı yazısı geliyor.
Başaran yazısında; “Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü Sistemi (SEÇSİS)” üzerinde duruyor ve yazılımın sertifikasyonunun olmadığını, dolayısıyla veriler üzerinde istenilen oynamaların yapılabileceğini, sonuçların da YSK’daki yargıçlara, yargıçların bilgisi olmadan onaylatılabileceğinin, altını çiziyor.
Ezgi Başaran’ın söyledikleri mümkün, tüm bunlar olabilir. Ama bunların olabilmesi ve bunu yapanların işine yarayabilmesi için bazı koşullar var. İlk koşul, sandıklar açılıp içindeki oylar sayıldıktan sonra tutulan sandık seçim tutanaklarına parti, gözlemci ve izleyicilerin sahip olmaması, olamaması. İkinci koşul, sandık seçim tutanakları elde olsa bile, bilgisayar ortamındaki sandık verileriyle bu tutanakların karşılaştırılması imkanının kimseye verilmiyor ve de verilmeyecek oluşu.
Oysa; sandık seçim tutanaklarının sandık heyeti tarafından izleyenler önünde sayım sonrası hazırlanması, heyetteki parti/aday temsilcilerine verilmesi ve seçim yerinde tutanağın bir örneğinin asılarak ilan edilmesi zorunluluğu var. Ayrıca YSK seçim sonuçlarını seçim ve sandık bazlı olarak sitesinde açıklıyor. Dolayısıyla elinde her hangi bir sandığın, sandıklar grubunun ya da tüm seçimin tutanakları olan kişi, parti ya da kuruluş, bunu, ilan edilen sandık bazlı seçim sonucuyla karşılaştırma imkanına sahip. Ama eğer seçim sürecine, sandığa, oylara ve bu oyların tutanağa geçirilme anını izleme olanağına sahip olamıyor ve süreci kontrol edemiyorsanız, sizi sertifikalı yazılım da kurtaramaz. Tam tersine; seçim sürecine ve sandığa sahip olup şeffaf bir mekanizmanın uygulayıcı ve takipçisi olabiliyorsanız, -işte o zaman- sizi mevcut sertifikasız program bile mağdur edemez.
Şimdi tekrar Ağrı ve Yalova merkez ilçe Belediye Başkanlığı seçimlerine dönelim. Aşağıdaki tablo 30 Mart / 1 Haziran da yapılan Ağrı ve Yalova seçimlerinin kayıtlı seçmen toplamına göre oransal oy dağılımlarını gösteriyor.
30 Mart ve 1 Haziran Seçim Sonuçları | ||||
Kayıtlı Seçmen Bazlı Seçime Katılım Düzeyi ve Oyların Oransal Dağılım Tablosu | Ağrı 30 Mart | Ağrı 1 Haziran | Yalova 30 Mart | Yalova 1 Haziran |
AKP | 34,2% | 33,3% | 35,9% | 38,3% |
CHP | 0,6% | 0,3% | 35,9% | 38,6% |
MHP | 1,4% | 0,7% | 4,5% | 1,1% |
BDP + HDP | 34,7% | 38,2% | 2,8% | 0,8% |
Diğer Partiler ve Bağımsızlar | 4,5% | 3,6% | 3,7% | 1,6% |
Oy Kullanmayan Kayıtlı seçmen | 21,5% | 21,8% | 14,3% | 18,3% |
Oyları Geçersiz Olan Seçmenler | 3,1% | 2,1% | 2,9% | 1,3% |
TOPLAM KAYITLI SEÇMEN | 100,0% | 100,0% | 100,0% | 100,0% |
Ağrı’da BDP; 30 Mart’tan 1 Haziran’a ilk seçimde oyları geçersiz sayılanlardan 1 puan, AKP’den 0,9 puan, MHP’den 0,7 puan, CHP’den 0,3 puan ve diğer partilerden de 0,9 puan yeni oy kazanarak, 0,3 puanlık katılım azalması sonucunda 3,5 puanlık oy artışıyla seçimi kazanan parti oluyor. Bir başka deyişle, BDP 1 Haziran seçimlerinde partilerin tümünden seçmen kazanan parti olarak öne çıkıyor. Oysa 30 Mart’ta oy verdiği partiye ikinci seçimde oy vermeyen kimi seçmenler BDP yerine AKP’ye oy vermiş, dolayısıyla da AKP’den BDP’ye olan oy kayması ise gerçeğinden daha küçük görünmüş olabilir. Aynı biçimde oyları 30 Mart’ta geçersiz sayılanların da 1 Haziran’da yöneldikleri parti sadece BDP olmayabilir. Ama eğer geçersiz oylar bir partiye oy veren seçmenler arasında yoğunluk kazanıyorsa, ya o partiye oy veren seçmenlerde ya da oyları sayan sandık heyetinde bir sorun olmalı, diye bir kuşku geliyor insanın aklına.
1 Haziran’da Yalova’da CHP 2,7 puan, AKP ise 2,4 puan düzeyinde 30 Mart’a göre yeni oy kazanırlarken, bu iki parti dışında kalan partiler 7,5 puanlık oy yitiriyorlar. 30 Mart’a göre geçersiz oy oranının azalması 1,6 puanlık yeni oy anlamına geliyor partiler açısından. Buna karşın ikinci seçimde sandık başına gitmeyen kayıtlı seçmenlerin 4 puan (yüzde 4) artışı, CHP ve AKP dışındaki partilerin oy kayıplarının yarısından fazlasının (4 puan / 7,5 puan) sandık başına gitmemesinden kaynaklanacağını akla getiriyor. Dolayısıyla CHP ve AKP oy kazanımlarının bir bölümünü ilk seçimde oyları geçersiz sayılanlardan, bir bölümünü de diğer partilerden kazanmış görünüyorlar.
Peki, yukarıda sergilenen bilgileri bütünleştirecek olursak ortaya ne çıkar? İsterseniz bu konuya yarın devam edip, 10 - 24 Ağustos Cumhurbaşkanlığı sorununa uzanarak Mart’tan Ağustos’a seçimler döneminin düşündürdüklerini irdelemeye çalışalım. Ve de ufukta görünenin demokrasi mi, yoksa ileriden de ileri bir demokrasi mi olduğunu anlamaya gayret edelim. (ST/HK)
* 21 Mayıs tarihli “30 Mart’ta Katılım Nasıl Yükseldi?” başlıklı yazımda değindiğim, seçime katılım sorununa ışık tutabilecek bir nokta olabileceği için konuya burada bir kez daha vurgu yapma gereği duydum.