Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 ve 18 Aralık tarihlerinde yapıldığı iddia telefon görüşmeleri YouTube'da Başçalan adlı bir kullanıcı tarafından yayınlandı. Başbakanlık ses kayıtları için "ahlaksızca bir montaj ürünü olup tümüyle gerçek dışıdır" açıklamasını yaptı, ana muhalefet partisi CHP kayıtları grup konuşmasında mikrofondan dinletti ve Başbakan'ın istifasını istedi. BDP eşbaşkanı Demirtaş ise ses kayıtlarının Başbakan Erdoğan ve oğluna ait olup olmadığını öğrenmenin TÜBİTAK veya bağımsız bir laboratuarda mümkün olduğunu söyledi ve Başbakanı ses örneğini vermeye çağırdı.
Peki, bu denli teknik bir konuda yurttaş gazetecileri ne yapabilir? Orijinal kayıt dosyası olmadan ve Erdoğan ailesi ses örneklerini gönüllü bir şekilde paylaşmadan bir ses kaydının doğruluğu nasıl ölçülür?
Kayda dair ilk uzman yorumlarından biri MESAM başkanlığı da yapmış müzisyen ve ses mühendisi Attila Özdemiroğlu'ndan geldi. Bir kullanıcının sorusu üzerine Twitter hesabından açıklama yapan Özdemiroğlu, farklı kaynaklardan alınan konuşmaların montajlanmasının kolayca anlaşılabilir olacağını, bu kayıtta ise aramaları birbirine eklemek dışında bir montaj olmadığını yazdı. Türkiye'de dijital sinyal analizi yapabilecek pek çok üniversite ve stüdyo bulunduğunu ekleyen Özdemiroğlu'nun yorumu yüzlerce Twitter okuyucusu tarafından paylaşıldı ve yorumlandı.
[Attila Özdemiroğlu Twitter statüsü]
Reuters muhabiri Ece Toksabay İstanbul'da bulunan STD ve Babajim stüdyolarıyla görüşerek ikisinden de yayımlanan kayıtlarda herhangi bir kurgulama bulunmadığı görüşünü aldığını duyurdu. Bu sırada başka ses mühendislerinin konuya dair sosyal medyadaki yorumları paylaşılmakta ve ana akım medyadaki haberlere içerik oluşturmaktaydı.
[Ece Toksabay Twitter statüsü]
Kayıtlara dair kamuya açık ilk dijital analiz, ses mühendisi Ali Büyük'ün ortam sesi olarak tabir edebileceğimiz, kayıtta konuşmanın olmadığı anlara ait seslerin analizine yer verdiği görseldi.
Ortam seslerinin tayfının (ses dalgalarının izinin) her örnekte süreklilik gösterdiğini, bu nedenle bir kopyala-yapıştır yöntemiyle (mesela montajla) üretilmediğini öne süren Büyük, herkesin bu bilgiler ışığında bağımsız olarak değerlendirme yapması gerektiğine inanarak paylaştığı görseli kamuya açık hale getirdi, ve bundan sonra yapılabilecek analizin "crimal audio olarak ses tonlarının yapısına sıfırdan bakmak" olabileceğini yazdı. Bu noktada farklı kaynaklardan gelmekte olan doğrulamalar sosyal medyada kayıtın orijinalliğine dair bir kanının oluşmasına ve bunun 'haber'inin yapılması gerektiğine dair kamuoyunun oluşmasına katkı yaptı.
[Ali Büyük Facebook fotoğrafı]
Büyük'ün işaret ettiği analiz türüne en yakın örnek Edinburgh Hariot-Watt Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Kıvanç Kitapçı'dan geldi. Kitapçı kendi blog sayfasında yer verdiği ve sosyal medyada paylaştığı bilimsel analizinde "kaydın Erdoğan'a ait olmadığı" tezinin reddedilebilirliğini ölçtü. İstatistik bilimde sıfır hipotez olarak adlandırdığımız bu yöntemi hukuktaki masumiyet karinesine, yani Erdoğan'ın masum olma ihtimalini test etmiş olmaya benzetebiliriz.
Kitapçı'ya göre kaydın sahte olabilmesi için ya (1) Başbakan Erdoğan ve Bilal Erdoğan'ı taklit eden iki kişinin ses kaydını dinliyor olmamız, ya da (2) ikisinin önceden kaydedilmiş seslerinden kelimeler alınarak kaydın montajlanmış olması gerekiyor. Kitapçı bu noktada Büyük'ün yaptığı ortam sesi analizine atıfta bulunarak ikinci yöntemin (montajın) mümkün olmadığını, Özdemiroğlu'nun da dediği gibi, montajın insan kulağı tarafından rahatlıkla anlaşılabileceğini açıklayıp bu ikinci önermeyi test etmeye gerek kalmadığını belirtiyor. Bu yöntemle stüdyoda yapılan kayıtların dahi ne denli yapay olduğunu (örneğin telefon bankacılığı) başka bir ses mühendisi Kerem Aksoy yine sosyal medyada açıkladı.
İlk yöntemin reddedilebilirliğini, yani Tayyip ve Bilal Erdoğan'ın seslerini taklit eden kişileri dinliyor olup olmadığımızı test etmenin yolu ise Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarından aynı kelimeleri seçerek kayıttaki ses ile dijital olarak karşılaştırmak.
[Kıvanç Kitapçı'nın ses karşılaştırması: "Erdoğan" kelimesi]
Teknik detaylara çok boğulmadan, özetle, Kitapçı'ya göre insan sesinin oluştuğu gırtlaktaki ses telleri ve bu tellerden çıkan ilk sesin frekansı her insanda parmak izi kadar farklı. Teknik detayları okumak isteyenler için analizin linkini tekrar veriyoruz, ancak Kitapçı kayıtlarda net olarak duyulan 12 kelime üzerinde yaptığı karşılaştırmalı analizinin sonucunda Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen kayıttaki Tayyip Erdoğan sesinin sahte olduğu iddiasını yüzde 95 doğruluk payıyla reddediyor.
Bu analize dair bir eleştiri de yine sosyal medyada yer aldı. Konuşma işleme alanında Belçika Mons Üniversitesi'nde doktora yapan Onur Babacan ilk sesin "parmak izi kadar" ayırt edici olamayacağını, ve ses taklidi yapanların bizzat bu frekansa yaklaşarak taklit ettiklerini belirtiyor. Babacan bunun yanında insanın yorgunluk veya heyecan gibi fiziksel ve duygusal durumlara bağlı olarak ilk sesinin değişebileceğini de ekliyor ve kayıttaki kişinin iyi bir ses aktörü olma ihtimalini göz önünde bulunduruyor.
Bu değerlendirmeler ışığında sıradaki teknik adım bir adli laboratuarda ses mühendislerinin kaydı başından sonuna inceleyerek, örneğin BDP eşbaşkanı Demirtaş'ın önerisinde olduğu gibi, Başbakan Erdoğan'ın gönüllü olarak kayıttaki ifadeleri okuduğu bir ses kaydının karşılaştırılması, yahut çoğunlukla adli vakalarda olduğu gibi, hali hazırda var olan konuşmalardan alınacak ses kayıtlarının karşılaştırılması olabilir. Sıradaki politik adım ise, iktidar partisi milletvekili Burhan Kuzu'nun iddiasını test edecek: ses kayıtları doğru olsa bile seçmen buna inanacak mı? (EKS/HK)