1974’de tıp fakültesine girdim, 1980’de tamamlayarak yasalara göre “hekimlik yapabileceğime” dair bir diploma aldım. mezun olduğum gün de meslek örgütüne üye oldum. yaklaşık 26 yıllık süren kamu görevinden de kasım 2006’da ayrıldım ve “emekli” oldum.
bu tarihten sonra bilinçli olarak yani kendi seçimimle “bir maddi karşılık” ile, yani “profesyonel olarak” hekimlik mesleğini uygulamıyorum.
başka bir deyişle 27 temmuz 1980’den beri “hekimlik diploması”na sahip, 2007’den bu yana da ama “profesyonel olarak hekimlik yapmayan” birisiyim.
ama o tarihten bu yana da başta “lepra / cüzzam” hastalığı olmak üzere, bu zaman zarfında öğrendiğim ve deneyimlediğim tüm tıbbi bilgimi, istisnasız ve ayrımsız bir şekilde benden talep eden herkese sundum, sunuyorum.
çünkü hem ettiğim yemin, hem de yürürlükte olan yasalar bunu yapmamı bana emrediyor.
çünkü bu diplomanın, tüm dünyada ve türkiye’de mesleki bilgi ve becerimi yapma hakkını bana verdiğini sanıyordum; değilmiş!
kaydolma zorunluluğu
bunu yaparken şu iki koşulun var olup olmadığını bakıyorum:
birincisi bu hizmet talebini benden daha iyi bir şekilde yerine getirecek bir başka “hekim/sağlık kuruluşu”nun olup olmadığına bakıyorum. eğer varsa ve benden talep edenin, eğer o kişi ve kuruluşa erişimiyle ilgili bir sorunu, zorluğu, kısıtlılığı yoksa oraya yönlendiriyorum.
ikincisi ise benim bu talep edilen bu hizmet konusundaki bilgi ve deneyiminin yeterli olup olmadığına bakıyorum. gerek temel gerekse güncellenmiş bilgiye sahip olup olmamam bu konuda hekimliğin gereğini uygulayıp uygulamama konusunda vereceğim kararın temelini oluşturuyor.
ama mevcut bilgi ve deneyimimden yola çıkarak, soran herkesle bilgimi paylaşmaktan da geri durmuyorum.
emekli olduğum yıldan 1-2 yıl sonra sağlık bakanlığı bir genelge yayınladı ve bundan sonra türkiye’de tıp mesleğini uygulayacak olan herkesin bir internet sitesi üzerinden kendisini kaydetmesi için bir çağrıda bulundu.
tüm kayıt sistemlerinin birbiriyle ilişkili olduğu bir ülkede hem sağlık bakanlığı, hem de yaklaşık 22-23 yıl hizmet verdiğim üniversitede çalışan bir hekimin kaydının olmamasını ihtimal dışı gördüğümden ve daha önemlisi profesyonel olarak yani bir karşılık alarak hekimlik hizmeti vermeyi hiç düşünmediğim için böyle bir kaydı yaptırmayı ya da eğer varsa güncellemeyi gereksiz gördüm.
sonradan bu sistemde kaydımın olmadığını da öğrendim.
daha doğrudan söylersek, 1980’den bu yana tıp diploması olan ben sağlık bakanlığı nezdinde bir “hekim olarak” kabul edilmiyorum. başka bir deyişle bir diplomaya sahibim ama bu “mesleği hiçbir koşulda uygulama yetkisine” sahip değilim.
diploma ve ruhsat
yinelemek gereksiz; herkesin bildiği üzere “diploma” ile “ruhsat” hem anlam, hem de işlev olarak başka başka şeylerdir.
diploma bir işi yapma hakkı verir, ruhsat ise o işi profesyonel olarak yapma yetkisini. karşılık almadan bilginizi, deneyiminizi uygular ya da paylaşırsanız bunun için “diploma” yeterlidir.
ama diplomanızla ilgili bir iş yeri, şirket ya da özel ticari hizmet birimi oluşturacaksanız ruhsat almanız gereklidir. bunu da ya o mesleğin varsa kurumları, devletin yönetim organları ya da mali olarak yükümlülüklerinizi yerine getireceğiniz kurumlar verir.
böyle bir durum söz konusu değilse, bilginin gereğini uygulamak ruhsata tabi değildir.
ama bu ülkede akp döneminden bu yana “karşılıksız hizmet sunumu ya da iş yapmak” mümkün değil. erişimi bir temel hak olan sağlık alanında da böyle ne yazık ki!..
devlet ve onun organları bedelsiz bir sağlık hizmeti olamayacağı iddiasında ve bunu sağlama çabasında.
işte bu yüzdendir ki henüz bir tasarı olarak komisyonda görüşülen, tüm metnini meclisin ilgili sayfasından(1) görebileceğiniz, türk tabipleri birliği’nin özellikle burada söz ettiğim düzenleme başta olmak üzere yanlışlığını, geçersizliğini hem mesleki(2) , hem de hukuki(3) olarak sunduğu “sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşların teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı(1/791)” ile karşı karşıyayız.
izin yoksa ceza, hem de hapis
tasarının bir maddesi de şöyle:
“ek madde 11- sağlık hizmeti sunumu ile ilgili tüm iş ve işlemler sağlık bakanlığınca denetlenir.
ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüzbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. özel izne tâbi hizmet birimlerini sağlık bakanlığından izin almaksızın açan veya buralarda verilecek hizmetleri sunan sağlık kurum ve kuruluşları, bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yansına kadar idari para cezası ile cezalandırılır.”
herkesin bildiği gibi de bunun söz konusu tasarıda yer alma nedeni “gezi direnişi” sırasında sunulan ve bakanlığın “sorgulamak istediği” sağlık hizmeti.
direniş ve sivil itaatsizlik
şimdi bir duyuruda bulunuyorum: bu tasarının yasalaştığı andan başlayarak; eğer bu hüküm de yürürlüğe girerse; meşru hakkım olan bir sivil itaatsizlik eylemi ile bu yasaya karşı direnerek buna karşı duracağım.
çünkü sahip olduğum bilgi ve deneyime bu ülkede hiç kimse sahip değil ve şu anda bile benden bu konuda her zaman destek isteyen eski hastanemde, eski hastalarım için yaptığım her şeyi yapıyorum, bundan sonra da aynı şekilde davranacağım.
bu hükme uymak, benim için etik, ahlâki ve cezai bir yanlış davranış ve hatta suçtur.
tasarı için millet vekillerine ‘evet’ dememeleri için çağrıda bulunuyorum.
başta türk tabipleri birliği ve hukukun üstünlüğüne inanan tüm kişi ve kurumları da aynısını yapmaya ve beni desteklemeye çağırıyorum.
27 haziran 2013
(1) http://www2.tbmm.gov.tr/d24/1/1-0791.pdf
(2) http://www.ttb.org.tr/index.php/haberler/torbayasa-3889.html
(3) http://www.ttb.org.tr/images/stories/file/torba_bilgi.doc