Mülteci-Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban Türkiye’de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre büyük bir kısmını Afganistan, İran, Irak ve Afrika ülkelerinden gelenlerin oluşturduğu 36 bin 146 kayıtlı ve 20 binden fazla da kayıt olmayı bekleyen sığınmacı ve mülteci olduğunu; ayrıca “geçici koruma rejimi” altında Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) verilerine göre 200 bin 91’i kamplarda ve 290 bini bu kampların bulunduğu illerde kamp dışında kalan, toplam 490 bin 91 Suriyeli mülteci olduğunu belirtti.
Mülteci-Der açıklamasında, Türkiye’nin uzun süredir beklediği Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na (YUKK) da değinildi.
Nisan 2013’de yasalaşan kanunla Türkiye’nin iltica alanındaki yasasızlıktan kaynaklanan yüz kızartıcı durumdan nihayet kurtulduğunu ifade edildi. Ancak “coğrafi sınırlama” eleştirildi.
“YUKK mevcut duruma ilişkin bir standart getirmekte ve var olan sistemde birtakım iyileştirmelere yol açsa da ‘coğrafi sınırlama’ uygulamasında ısrar edilmesi, Türkiye’nin kendisine sığınan insanlarla birlikte yaşama iradesini halen göstermediğinin işaretidir.”
Zorunlu geri dönüş
Mülteci-Der Türkiye’ye sığınanlara sadece ‘geçici bir süre’ için ikamet izni veren ve sonunda üçüncü bir ülkeye yerleştirilmelerini öngören iltica sisteminin ciddi sorunlar içeren sonuçlarını dile getirdi.
Açıklamada, “Üçüncü ülkelere yerleştirme kotalarının yerleştirilmeyi bekleyen mülteci sayısının çok gerisinde kalmasıyla iflas etme eşiğine geldiği belirtilerek ilgili kurumlardan anlamlı destek alamadan, çalışma izni olmaksızın uzun süre Türkiye’de yaşamak durumunda kalan, başta sağlık olmak üzere çeşitli hizmetlere erişimde ciddi sorunlar yaşayan sığınmacı ve mültecilerin ikamet ettikleri uydu kentlerdeki yaşamları her geçen gün daha da kötüleştiği ve tahammül sınırlarını zorladığı” ifade edildi.
Erçoban bir süredir Şanlıurfa Süleyman Şah Çadırkenti, Akçakale Gümrük kapısındaki ve sınırın çeşitli yerlerinde yaşanan olaylar ve en son Reyhanlı’daki saldırılar sonrası Suriyeli mültecilerin “gönüllü geri dönüşü” yapmak zorunda kaldıklarına ve önemli sayıda Suriyeli mültecinin sığınma amacıyla Türkiye’ye girmek istedikleri halde sınırın diğer tarafında bekletildiklerine dair haberleri endişe ile izlediklerini bildirdi.
İddialar doğru olduğu takdirde bunun “Türkiye’nin deklere ettiği ‘açık kapı’ ve ‘zorla geri göndermeme’ politikaları ile bağdaşmayacağını” belirtti.
“Sınır güvenliğini teminat altına alarak, savaştan, zulümden kaçan mültecilerin koruması konusunda devlet ve halk olarak Türkiye kendisinden beklenen insan haklarına, insan onuruna yakışır politika ve uygulamaları sürdürmek konusunda ısrarcı olmalıdır ve bu konuda ihmali ve ihlali olanların cezasız kalmamasını sağlamalıdır.” (YY)