Taksim'de 26 Şubat 2012 Pazar günü yapılan Hocalı Katliamını Anma Miting'i Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine geldi.
Mitingte kullanılan ırkçı ifadeler, küfürler ve bu ortamda İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in konuşma yapması ve benzer bir nefret söylemi kullanması eleştiri konusu olmuştu.
Barış ve Demokrasi Partisi adına bu konuda TBMM'de söz alan Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü sözlerine Hocalı Katliamı'nda hayatlarını kaybedenlerin anısı önünde saygıyla eğildiğini belirterek başladı.
Yeniden paylaşım mücadelesi
25 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin ve 1990 ile 1995 arasında Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti dağılması sonrası dünyanın bütün liberallerinin sonsuz barış, mutluluk ve özgürlük döneminin başladığını, sınıf savaşının bittiğini duyurduklarını hatırlatan Kürkçü "Sovyetler Birliği dağıldığı günden beri dünyanın her köşesinde, herkes herkesle savaş hâlindedir" dedi.
Kürkçü Hocalı katliamına yol açan Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı, Çeçenya-Rusya anlaşmazlığı, Abhazya-Gürcistan anlaşmazlığı, Sırbistan-Bosna anlaşmazlığı, Afrika'yı bir uçtan öteki uca kateden katliamlar ve boğazlaşmaların hepsinin "dünyanın yeniden paylaşımı mücadelesinden' kaynaklandığını belirtti.
Kürkçü konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Habil ve Kabil'den bugüne sürüp giden bütün eşitsizlikler ve haksızlıkların yol açtığı savaşlar ve katliamlar elbette Hocalı halkının da hayatına mal oldu.
Bütün bunlar son verebilir miyiz temennilerle, iyi dileklerle, intikam çığlıklarıyla? Ben bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum.
Bunlar sadece ve ancak yeni kan banyolarını, yeni kan deryalarını teşvik edecek, kışkırtacak, intikam çığlıkları sadece daha çok şiddet ve daha çok katliamla sonuçlanacaktır.
Şahin'in konuşması Hocalı halkının acısını dindirmez
O nedenle, ben, İçişleri Bakanının Taksim'de yapılan toplantıda karşı karşıya kaldığı manzarayı görmezden gelerek, Türkiye'nin içine doğru seslendirilen bütün kan dökücülük, dışlama, nefret, boğazlaşma çağrılarını görmezden gelerek, kendisi bizzat bu çağrıların sahipliğini üstlenerek yaptığı kışkırtıcı konuşmaların Hocalı halkının acısını dindireceğini hiç sanmıyorum.
Tersine bu, Türkiye'de yaşayan, Türk kökeninden gelmeyen yurttaşlarımızı incitmekten, onların ömürleri boyunca ve kuşakları boyunca korkularla yaşamalarına ve Türkiye'de yaşayıp yaşamayacaklarını hiçbir zaman tam olarak bilemeden, kendilerine bir gelecek seçemeden bu ülkede kalmaya mahkûm oluşlarına yol açacaktır.
Herkesi herkesten çok seviyorlar
Ben, bu davranışı partimiz adına, grubumuz adına, bloğumuz adına ve Türkiye'nin bütün emekçileri adına kınıyorum.
Ben, İçişleri Bakanımızın Türkiye'nin iç işlerinin daha çok karışmasından başka hiçbir şeye yol açmayacak bir adım atarak, kendi iç politika ve dış politika meselelerini başkalarının sırtından görerek, Hocalı halkının acısını kendi iç siyaset, hâkimiyet sorunlarına dayanak yaparak, son derece kötü bir iş yaptığını düşünüyorum.
Çok ilginçtir, böyle bir egemenlikçi siyaset, bölgesel hâkimiyet peşinde koşuş, daima insanları başkalarının ülkelerini kendilerinden çok sevmeye yönlendiriyor. Onlar, Bosna'yı Bosnalılardan çok, Suriye'yi Suriyelilerden çok, Azerbaycan'ı Azerbaycanlılardan çok, her yeri herkesten çok seviyorlar."
Ertuğrul Kürkçü'nün konuşmasının bu noktasında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Kütahya Milletvekili Soner Aksoy "Saçmalama" diyerek müdahale etti.
Kürkçü bu müdahaleye "Mantıklı cümleleri anlamakta zorluk çektiğinizi görüyorum, size idrak tavsiye ediyorum" diyerek yanıtladı.
Aksoy müdahaleye devam etmek istedi. Ancak Kürkçü konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Evet, arkadaşlar, şaka değil, söz konusu ettiğimiz şey insanların hayatları ve sönebilecek başka hayatlar."
Görevimiz katliamdan katliam çıkartmak olmamalı
* Kendi komşularıyla -ki Ermenistan komşumuzdur- barış içinde yaşayacağımız bir dış siyaset tayin etmek, bunu yönlendirmek, bundan sonuç almaktır bizim görevimiz; sabah akşam kin ve nefret kusmak değil, bir katliama karşı bir başka katliamı çıkartmak değil.
* Bütün katliamlara eşit mesafedeyiz, ırkı, dini, milliyeti, kökeni ne olursa olsun, Halepçe'deki katliama da, 1915 Osmanlı Devleti'ne de, 1992 Hocalı'sına da; buradaki bütün katliamlara eşit mesafedeyiz, katilleri lanetliyoruz, mağdurların yanındayız, yenilenden, yok edilmek istenenden, dışlanandan yanayız, onların haklarının her yerde savunucusu olacağız.
Nefret söyleminin münferiti olmaz
Başbakanımız Taksim'de olanların münferit meseleler olduğunu, üzerinde durmaya gerek olmadığını söylüyor ama ben doğrusu İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanımızın yaklaşımının çok daha yerinde olduğunu düşünüyorum.
Nefret söylemi isterse münferit olsun, bir bakan bu nefret söylemini, bir başbakan bu nefret söylemini mazur gören bakanını mazur göremez, buna hakkı yoktur.
Böyle Türkiye'de yurttaşlar arasında kardeşlik, barış, halklar arasında dayanışma tesis edemeyiz, bunun Hocalı'ya da hiçbir faydası yok.
Bu yaklaşım, bizi komşularımızın tamamının iç işlerine karışmaya, herkes adına herkesin hesabını sormaya yönlendiren bu yaklaşım biraz önce söz alan Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü'nün de yerinde olarak belirttiği gibi Suriye'nin iç işlerini tanzime de bizim Hükümetimizi memur kılmış gözüküyor.
Ben korkarım, bugün, Hocalı katliamını kınamak için burada bir araya gelen bizler, gelecekte Suriye'de meydana gelecek pek çok çatışmanın ve buradan doğacak ve buradan akan kanların sorumlusu olarak kendimizi görebiliriz, o zaman çok mahcup oluruz.
Çok da uzağa gitmeye gerek yok, otuz senedir Türkiye'nin içinde yaklaşık 40 bin insanın hayatına mal olan bir çatışmayla iç içe yaşıyoruz.
Hocalı'da söz hakkı Azerbaycanlılarındır
Bu çatışmayı çözememiş, burada kan deryasına son verememiş olanların, başkasının kanının hesabını sormak için bu kadar aceleci olmalarına gerek yok.
Kaldı ki Azerbaycan'da yaşayanların haklarını ve çıkarlarını savunmak için ilk ve son söz daima Azerbaycan'da yaşayanların olmalıdır. Azerbaycan Hükümetinin bir düşüncesi vardır, ama Azerbaycan'da yaşayan başka insanlar da var, o insanlar Türkiye'yle komşuluk ilişkileri içerisindeler, dostuz, onlarla görüşüyoruz ve onların dilini diğer komşularımızdan farklı olarak anlıyoruz.
Hadi diyelim Suriye'nin dilini anlamıyoruz, Kıbrıs'ın dilini anlamıyoruz, Yunanistan'ın dilini anlamıyoruz, İran'ın dilini anlamıyoruz, ama Azerilerin konuşmalarını anlıyoruz.
Sosyalist Azeriler ne diyor?
Bakın, arkadaşlar, Azerbaycan Türkiye Sosyalist Azerbaycanlılar Platformu bütün bu olanlara ne diyor: 'Biz, hiçbir katliamın diğerinin bahanesi olamayacağına, hiçbir acının diğerinden üstün olmadığına inanarak, Hocalı katliamının 1915'teki Ermeni olaylarıyla kıyaslanmasına, Ermeni trajedisini inkâr etmek için malzeme olarak kullanılmasına itiraz ediyoruz.'
İşte, böyle Azerbaycanlılar da var. Biz onlarla birbirimizin dilini anlıyoruz.
Azerbaycanlıların acılarını anlıyoruz ve bu sorunların içinden nasıl çıkılacağına dair bir ortak ufkumuz var.
İnsanlığın dinler, milliyetler, ırklarla bölünmediği bir başka ve yeni dünya kurulmadıkça, her gün bu eşitsizlikçi, sömürücü dünyanın içinden kaynaklanan kin ve nefret tohumları her yere saçılabilir, hepimizi esir alabilir.
O yüzden bununla başa çıkmak için iki önemli panzehirden söz edebiliriz.
Bunlardan bir tanesi, nefret söylemine bütün gücümüzle karşı olmak, nefret söylemini dilimizden arındırmak, komşularımızı, kendimizi, halkımızı ve hayatımızı bundan başka bir dille düşünmek; ikincisi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlikle dolu bir yeni dünyanın, sosyalizmin mümkün olduğuna inanmak ve onu savunmak."
Meclis'te diğer Hocalı konuşmaları
TBMM Genel Kurulu'nda Hocalı Katliamı üzerine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Ankara Milletvekili Seyit Sertçelik, Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da söz aldı. Bağımsız milletvekili Levent Tüzel ise yaptığı konuşmada Hocalı Katliamını andı ve ardından Taksim'deki Anma Törenini eleştirdi.
Bakan Nihat Ergün, "Masum sivillere yönelik gerçekleştirilen bu katliam, insanlığın boynunda utanç vesikası olarak duracaktır" dedi.
AKP'li Seyit Erçelik ise "1915 olaylarını çarpıtıp, diline dolayan ve Türkiye'yi her zaman suçlayan Ermenistan, Hocalı'da görmedim, duymadım, bilmiyorum tavrı takınmaktadır" dedi.
CHP'li Ali Özgündüz ise "Hocalı etnik temizlik için yapıldı. Bizler bu eylemleri soykırım olarak nitelendirmek zorundayız. Ermeni yurttaşlarla ilgili bir problemimiz yoktur. Problemimiz Ermenileri de sıkıntıya sokan ırkçı Ermenistan yöneticileriyledir."
MHP adına söz alan Atila Kaya ise özetle "Kim ne yaparsa yapsın, hangi oyun ve senaryoya başvurursa vursun, Allah'ın izniyle Hocalı Türk'tür ve Türk kalacaktır" diye konuştu.
Yine MHP adına söz alan Yusuf Halaçoğlu ise Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın savaş suçlusu olarak yargılanması gerektiğini söyledi.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Hocalı katliamını lanetlediklerini belirterek, ''Taksim'deki gösterinin, Hocalı katliamını protesto etmekten çok ülkemizin çözülmemiş problemlerinden olan Ermeni sorununu, toplumu kendi politikaları doğrultusunda etkilemek için yapılan bir devlet organizasyonu olduğu anlaşılıyor'' dedi. (HK)