Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu'nda yapılması öngörülen değişikliğin, "bir çeşit dokunulmazlığı daha da genişlettiğini, bu sistemi daha da pekiştirdiğini" söyledi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile dört MİT mensubunun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ifadeye çağrılmasının ardından başlayan kriz, Fidan hakkında talimatla ifade verilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılması ve dört MİT mensubu hakkında yakalama kararı çıkarılmasıyla tırmanmıştı.
Fidan, MİT Kanunu 26. maddeyi gerekçe göstererek ifade vermeye gitmeyeceğini açıkladı.
2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 26. maddesi şöyle:
"MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması Başbakanın iznine bağlıdır."
10 Şubat Cuma günü, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Isparta Milletvekili Recep Özel, bu kanunun, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesindeki suçları da kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören yasa teklifini Meclis Başkanlığı'na sundu.
Özel'in sunduğu Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne göre, MİT mensuplarının veya özel bir görevi ifa etmek üzere Başbakan tarafından görevlendirilen kişilerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlar sebebiyle haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine bağlı olacak.
Bu kişilerin, CMK'nın 250. maddesinin 1. fıkrasına göre kurulan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında yapılacak soruşturmalar da Başbakanın iznine bağlanacak.
Prof. Dr. Bayraktar, bianet'e yaptığı açıklamada, bunun MİT mensuplarına bir çeşit dokunulmazlık sağladığını, süregelen bu sistemi daha da pekiştirdiğini söyledi.
"Şu anki MİT Kanunu'na göre soruşturma izninin Başbakan tarafından verilmesi de hatalıydı, istenen değişiklik de hatalı. Değişiklikle 26. maddenin alanı daha da genişletiliyor."
"Böyle bir değişiklik olmasa da, özel kanun genel hükümden önce uygulanacağından Başbakan'ın iznine müracaat etmek gerekecekti. Değişiklikle, doğan kargaşaya açıklık getirilmek isteniyor, uygulamada doğan kuşkuların giderilmesi amaçlanıyor."
"Ancak Türkiye hukukunda, bu gibi izinle ilgili meseleler hep Adalet Bakanı'na bağlanmıştır. TCK 301 ile ilgili çıkan tartışmaların ardından da izin yetkisi Adalet Bakanı'na verilmişti. Dolayısıyla MİT mensuplarıyla ilgili konuda da izin Adalet Bakanı'nda olmalıydı, iznin Başbakanlıkta olması baştan hataydı."
Yasa teklifiyle ilgili Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekilleri Muharrem İnce ve Emine Ülker Tarhan da değişikliği eleştirdi.
Özel yetkili mahkemelerin ötesinde özel yetkili kişilerin oluşturulduğunu ifade eden İnce, "Bu, Başbakan'ın kurduğu kendi derin devletini koruma altına alma girişimleridir" dedi.
Tarhan da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Fidan'a verilen görev neydi ve Başbakan'ın konusu suç teşkil eden bir görev vermeye yetkisi var mı? Ve bu soruşturmaya izin verecek mi?" diye sordu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Oktay Vural da "Bu teklifle hukuk dışı çalışmalar koruma zırhı altına alınmaya çalışılıyor. Bu yönüyle bakıldığı zaman artık Başbakan'ın talimatıyla adam öldürülebilir" dedi. (AS)