Türkiye'de internetin 10 yıllık bir geçmişi var. Eldeki verilere göre, 67 milyon nüfuslu Türkiye'de 1.5 milyon kişi bilgisayar sahibi, 1 milyon 400 bin kişi ise internet kullanıcısı.
Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin (ANAR) yaptığı "Haziran 2001 Türkiye Gündemi Arartırması"na göre, internetin kullanım yerleri olarak internet cafe ve işyerlerindeki kullanım oranları birbirine yakın düzeylerde iken, evlerdeki kullanımı daha yüksek, înternet kullananların sayısı yüzde 26.0 iken internet kullanmayan yüzde 74.0.
Evden internete girenlerin oranı yüzde 36.2, internet kafeden girenler 26.8, işyerinden girenler 25.7, okuldan girenler 6.4, tanıdıkların bilgisayarından girenler ise 4.9. İnternet kullanıcılarının demografik özelliklerine bakıldığında ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor.
Kadınların yüzde 21.2'si erkeklerin ise yüzde 30.l'i internet kullanıyor. Bu verilerden yola çıkacak olursak, hızla gelişen internet teknolojisi, dünyada yaygın olarak kullanılırken, Türkiye'de henüz istenilen düzeye ulaşılmamış olduğumuzu görürüz.
Geleneksel ile sanal arasındaki fark
Geleneksel gazetecilikte ve internet gazeteciliğinde "okuma eylemi" öne çıkar. Yani her iki ortamda da hazırlanan yazılar, gazete okuru ya da internet kullancısı tarafından "okunur". Ancak, gazete okuru satın aldığı gazeteyi okumakla yetinir. Kendisine verilen bilgiyi olduğu gibi kabul eder.
İnternette ise interaktif bir yayıncılık anlayışı söz konusudur. Kullanıcı, okuduğu haberle ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirebilir. Yorumda bulunabilir. Tek taraflı bir iletişim söz konusu değildir. İnternet gazeteciliği ile geleneksel gazetecilik arasındaki en büyük farklardan birisi de "hız"dır. İnternet ortamında, bilgiyi daha çok kişiye daha kısa zamanda ulaştırabilirsiniz.
Dünyada ve Türkiye'de internet gazeteciliğinin hiç de karlı bir iş olmadığı görülmüştür. İnternet üzerinden yapılan ticaret konusunda fazla bir bilgi sahibi değilim. Nasıl ki klasik medyanın gelir tablosunda "reklam" önemli bir yer tutuyorsa, internet gazeteleri de reklama dayalı bir yayıncılık yapmaktadırlar. Ancak, büyük haber portalları da dahil olmak üzere Türkiye'de internet gazeteciliği yapan şirketlerin reklam alamadıkları bir gerçek. Bu durum, reklam verenlerin de internete sıcak bakmamasından kaynaklanıyor.
Alternatif medya olarak internet
Medya, kamuoyunu "doğru" bilgilendirmekle yükümlüdür. Ancak, medya-siyaset-sermaye ilişkisi, kamuoyuna aktarılan bilginin "doğruluğu" konusunda şüpheleri de beraberinde getirmelidir. Günümüz Türkiye'sinde "egemen medya"nın doğruları, kendi çıkarlarıyla doğru orantılıdır. Son aylarda yapılan kamuoyu yoklamalarında, gazete ve gazeteciler, güvenilirlik bakımından en alt sıralarda yer almışlardır. "Neden?" sorusunun cevabını, gazete manşetlerinde ve televizyon yayinlarında bulmak mümkündür. Egemen medya, yapay gündemler yaratarak, gerçeklerden uzaklaşmış ve halktan kopmuştur. Tam da bu noktada "alternatif medya"nın önemi ortaya çıkmaktadır.
Chris Atton, iki temel kıstasın, a) izleyici/okur ile etkileşimli yayın politikası ve b) egemen medya yapılarındakinin aksine kolektif işbölümüne dayanan örgütlenmenin, alternatif medya tanımı açısından belirleyiciliğini vurgulamaktadır. İnternet üzerinden yayın yapan alternatif medya, diğerleriyle karşılaştırıldığında daha üstün olanaklara sahiptir.
Egemen medyaya alternatif olarak gösterilen internet yayıncılığı, mevcut gazete ve dergilerin internet ortamındaki versiyonları olarak algılanmamalıdır. Alternatif medyayı, egemen medyadan ayıran en önemli özellik, kar gözetmiyor olmasıdır.
Güvenilirlik önemli
Alternatif medya olarak internetin en büyük avantajlarından birisi, okuyucu/izleyici ile etkileşimli bir yayıncılık bakımından diğerlerine göre üstünlük taşıyor olmasıdır. İnternet üzerinden gazetecilik yapmaya çalışan sitelerin güvenilirliği ise üzerinde önemle durulması gereken bir konudur.
Her gün yüzlerce sanal gazetenin kamusal alana haber pompaladığı Amerika'da, internet ortamında dolaşan enformasyonun sadece yüzde 10'u güvenilir kabul ediliyor. Saygın gazetecilik eğitim kuruluşu Poynter Enstitüsü'nden Nora Paul bu güvensizliğin nedenini söyle açıklıyor:
* Net haberciliğinde her şey çok büyük bir hızla ve denetimden geçmeden okura sunuluyor; bu durumda okura karşılaştığı binlerce bilginin gerçekliğini ispatlamak ya da haber değerini ölçmek gibi bir sorumluluk yükleniyor. Gazetecinin işlevini okur üstleniyor ki, bence Net'teki en büyük problem de bu. Bir online haber sitesine ilk kez giriyorsanız öncelikle 'Biz Kimiz?' bölümünü arayın.
* Sitenin sahibini ve çalışanlarını tanıtan, aynı zamanda da misyonunu tarif eden bu künyeyi bulamıyorsanız bilin ki o sitede yazılanlara kimden geldiği belli olmayan bir email kadar güvenebilirsiniz.
* Haberlerini okumakta olduğunuz sitede imla kurallarına uyulup uyulmadığına bakın. İçinde çok sayıda imla yanlışı barındıran bir kitap gördüğünüzde o kitabın iyi bir editoryal süzgeçten geçmediğini düşünürsünüz; aynı şey internet ortamı için de geçerlidir.
* On-line haber sitesinde yer alan haberlerde kaynak belirtilip belirtilmediğine bakın. Sitede yer alan haberler o konuda konuşmaya yetkili kişiler tarafından mı doğrulanmış kontrol edin. Haberlerde kaynak belirtilmiyorsa, o site çeşitli bültenlerin asıldığı bir okul panosundan farklı bir şey değildir.
* Siteyi yönetenlerin daha önce yayıncılık ve habercilik işinde çalışıp çalışmadıklarını öğrenin. İnternet gazeteciliğinin en büyük handikaplarından biri, daha önce habercilik yapmamış genç yatırımcıların bu alana girmesi, dolayısıyla daha iyiyi bulmak gibi bir gayretlerinin olmaması.
* Takip ettiğiniz sitedeki bilgilerin taze bilgi mi yoksa üç ay öncesinin bayat bilgileri mi olduğuna dikkat edin. Eğer eski, güncellenmemiş bilgilere rastlarsanız kuşkulanın. Çünkü sık aralıklarla ve düzenli olarak güncellenmeyen siteler, editoryal bir boşluktan mustariptir ve dolayısıyla yazdıkları haberlere güvenilmez. Sitedeki haberler kadar sitede yer alan reklamlara da bakın. Reklam ve haber dengesi reklam lehine ağır basıyorsa, bu sitenin kuruluş amacından kuşkulanın. (BB)
* Sinan Sayrugaç, Jumal.net Genel Yayın Yönetmenidir. Yazısı, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi'nin yayın organı Çağdaş Gazetesi'nin Eylül 2002 tarihli 50. sayısında yayımlanmıştır.