KCK tutuklamalarında son halkayı Elazığ bağımsız milletvekili adayı İsa Gürbüz ve aralrında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Parti Meclisi üyelerinin de olduğu beş BDP'linin tutuklanması oluşturdu. Adı iki buçuk yıldır neredeyse hergün duyulan, yüzlerce kişinin üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandığı "KCK" nedir?
Cengiz Çandar tarafından hazırlanan "Kürt Sorunu'nun Şiddetten Arındırılması" raporunda KCK konusunda kapsamlı bir metin de yer alıyor.
Koma Civakên Kurdistan (KCK) nedir ve ne değildir?
KCK kısaltması Türkiye kamuoyunun gündemine ilki 2009'un ilk aylarında, ikincisi Aralık 2010'da düzenlenen geniş çaplı tutuklama dalgalarıyla girdi. Türk medyası, yaygın biçimde, KCK'dan "PKK'nın şehir örgütlenmesi" olarak söz etmiş ve etmeye devam ediyor olsa da, KCK'nın tanımı bu değildir.
KCK'nın açılımı Koma Civaken Kurdistan'dır ve Kürdistan Topluluklar Birliği anlamına gelmektedir. KCK, Abdullah Öcalan'ın 2004 yılında yazdığı "Bir Halkı Savunmak" adlı kitapta ortaya attığı Demokratik Konfederalizm ilkesi çerçevesinde örgütün yeniden örgütlendirilmesiyle kurulmuştur. Öcalan tarafından geliştirilen Demokratik Konfederalizm konsepti, bir yandan ulus devlete bir alternatif, diğer yandan da Orta Doğu'da sorunların çözümü için bir model olarak önerilmiştir. Bu çerçevede, KCK, PKK'nin ve onun uzantısı olarak diğer Kürt bölgelerinde faaliyet gösteren tüm parti ve organizasyonların koordine edildiği bir yürütme organı niteliğindedir.
KCK fikri, Kongra Gel'in (Halk Kongresi) 2007 Mayıs'ında Kandil'de yaptığı 5.Kongre'de ortaya çıkmış ve varlığını 2005'ten beri sürdüren KKK'nın yerini almıştır. Açılımı Koma Komalen Kurdistan olan KKK, Kongra Gel'in Mayıs 2005'te 236 delegenin katılımıyla Kandil'de düzenlediği, 3. Kongresi'nde Öcalan'ın "Demokratik Konfederalizm konsepti"ne uygun şekilde kurulmuştur. KKK'nin kurulduğu Kongra Gel'in 3.Kongresi'nde örgütsel şema 5 kişilik Kongra Gel Başkanlık Divanı, 11 Daimi Komisyon, yedi kişilik Adalet Divanı, yedi kişilik KKK Yürütme Konseyi Başkanlığı şeklinde belirlenmiştir. 3. Kongre'de Kongra Gel Başkanlığı'na Zübeyir Aydar, KKK Yürütme Kurulu Başkanlığı'na ise Murat Karayılan getirilmiştir.
2007 Mayıs'ında Türkiye, İran, Suriye, Irak ile yurtdışındaki Kürtleri temsil eden toplam 213 kişinin katıldığı Kandil'deki 5. Kongre'de KKK'nin ismi KCK olarak değiştirilmiştir. Buna göre, Türkiye odaklı bir örgütlenme olan KKK'den farklı olarak KCK'nın Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtlerini kapsayacak bir çatı örgütü olması öngörülmüştür. Abdullah Öcalan'ın statüsü "KCK Başkanı" olarak belirlenmiştir. Bir Başkan ve 30 üyeden oluşacak bir Yürütme Konseyi kurulmasına ve bu konseyin görev süresinin iki yıl olmasına karar verilmiştir. Şu an, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı'nı Murat Karayılan yürütmektedir.
KCK'da aşağıdan yukarı doğru örgütlenme öngörülmektedir. İçinde Gençlik Konseyi, Kadınlar Konseyi ve Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de ve bu ülkelerin dışında yaşayan Kürtlerin temsil edildiği iddia edilen beş ayrı konseyin yanısıra PKK, İran'da faaliyet gösteren PJAK (Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê U Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) ve Suriye'de faaliyet gösteren PYD (Partiya Yekitiya Demokratik U Demokratik Birlik Partisi) gibi siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ile PKK'nın silahlı kolu olan HPG (Hezen Parastina Gel) de temsil edilmektedir. Adı geçen konseylerden seçilen 300 delegenin temsil edildiği Kongra Gel ise KCK'nın bir tür yasama organı ya da parlamentosu niteliğindedir.
Murat Karayılan, KCK'nın dayandığı "demokratik konfederalizm" ilkesini, ütopik görünmekle birlikte, bunun Türkiye'deki uygulamasının nasıl olabileceğinin detaylarını kitabında şu şekilde ele almaktadır:
Türkiye ile her ne kadar stratejik amacımız demokratik birlik temelinde buluşmak olsa da, bizimle demokrasi+devlet yaşamak istemezlerse, buna karşı çözümsüz değiliz, alternatifimiz vardır. Bu da demokratik konfederal sistemin bağımsız bir biçimde kendini ilan etmesidir. (...) Toplum bağımsız olmalı, ulus bağımsız olmalı. Ama bağımsız ulusların konfederal sistem içerisinde birlikte ve eşit bir biçimde demokratik ulus topluluğunu oluşturması temel amaç olmalıdır. Türkiye'de bunu geliştirmek istiyoruz. Eşit olalım, Cumhuriyet'in kuruluşunda halkımızın da emeği var, kurucu bir üyedir, diyoruz. Federasyon ya da klasik anlamda otonomi gibi hedeflerimiz yoktur, bunu istemiyoruz. Siz iktidar olun, biz de sizin egemenliğinizde otonom olalım, demiyoruz. Mantığımız otonomici bir mantık değildir. Ulusların eşitliği mantığıdır, demokratik ulus mantığıdır. Ortaklaşma, çeşitli kültürlerin bir arada yaşama sistemidir. Eğer uluslar bu çerçevede birlikte yaşamak istemiyorlarsa ayrı da yaşayabilirler. Ama insanlık erdeminin temel amacı ortaklaşmadır, kardeşlik arasına sınırlar koymamaktır. (...) Sistemimiz içinde klasik bakış açısını aşamayanlar 'biz bağımsız olacağız' dediğimizde devlet olacağımız anlamını çıkarmaktadırlar. Özünde böyle düşünmek ve bu mantıkla yaklaşmak konfederal sistemin reddi olmaktadır. (...) *
Türkiye'de geniş ölçekli tartışmalara zemin hazırlayan "Demokratik Özerklik" kavramı da, "Demokratik Konfederalizm" ilkesi ile ilgilidir ve KCK'nın bu ilkeye dayalı temel amaçları arasındadır. (ŞA)
* Murat Karayılan, Bir Savaşın Anatomisi, s. 461