Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) seçim bildirgelerinde "yerel yönetim", "demokratik özerklik" başlıklı bölümleri karşılaştırmalı olarak değerlendiriyoruz.
AKP bildirgesi ve yerel yönetim
Yerel yönetimler konusunda AK Partinin ne önermekte olduğunu anlamak için metnin 'İleri Demokrasi' başlığının 'Vatandaş ve Sonuç Odaklı Yönetim' alt başlığına (özellikle s. 26-28) ve sonlara doğru 'Yerel Yönetimler' başlığına (s. 137-138) eğilmek gerekiyor.
Ayrıca Milli Birlik ve Kardeşlik projesinin anlatıldığı bölümlere de bakılabilir.Yine tam bir demokratikleşme için yapılması gerekenlerin hemen hemen tümüyle tamamlandığına dair bir üslup yaygın.Bu konuda yazılmış üç sayfanın hemen hemen tümü şu ana dek yapılmış olanlara, çıkarılmış yasalara, yapılmış hamlelere değiniyor.
'Hizmet sunumunda kırtasiyeciliği azaltmak için' alınan önlemlerin ilki olarak 'Yerel yönetimler alanındaki mevzuatın baştan sona yenilendiği' ifade ediliyor, "Yerel yönetimlerin yetkilerini ve kaynaklarını arttırdık' deniyor. Bu imkanlar sayesinde şehirlerimizin çehresi değişti, deniyor.
Merkezi idare reformuna hız verileceği söyleniyor.'İdarenin bütünlüğü ilkesi' çerçevesinde, merkezi idare ile yerel yönetimlerin birbirini tamamlayan yapılar olduğu gerçeğinden hareketle, bir yandan yerel yönetimleri hizmet odaklı olarak güçlendirirken, diğer yandan merkezi idarenin strateji geliştirme, standart belirleme, izleme ve denetim fonksiyonlarını daha da ön plana çıkaracağız' deniyor.
Bu kapsamda 'Mahalli nitelik arz eden hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesi sürecinin devam edeceği, İl genelinde imar bütünlüğü sağlanmasının hedeflendiği, merkezi idare olarak yerel yönetimlerimize rehberlik yapma ve belli standartlar temelinde denetim işlevlerimizi güçlendireceğiz, deniyor. Yerel yönetimler ile merkezi idare arasındaki görev bölüşümünü, hizmet odaklı bir anlayışla gözden geçireceğiz, deniyor ve bu kapsamda mahalli müşterek nitelikli hizmetlerin yerel yönetimler tarafından yürütülmesi esasının benimsendiği dile getiriliyor.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na sadece bir cümlede değinilmiş ve 'Mahalli müşterek nitelikli hizmetleri sunma konusunda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartındaki esaslara uygun olarak mahalli idareler tam yetkili hale getirilecektir' (s. 28) denmiş.Bu Şarta 1988'de konmuş olan çekinceler konusunda birşey yapılıp yapılmayacağı konusu ise seçim bildirgesinde işlenmiyor.
Ancak 137 ve 138.sayfalarda 'Yerel Yönetimler' başlığı altında 'yerel yönetimler AB standartlarına kavuşturulacaktır. Yerel yönetimlerin mevcut yapılanmaları katılımcılığı, şeffaflığı, hesap verebilirliği ve etkin işleyişi esas alacak şekilde Avrupa Birliği standartlarına göre ele alınacak, gerekli ilave düzenlemeler yapılacaktır.Avrupa kentsel Şartı kapsamında kentli haklarının güvence altına alınmasını sağlayacak mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilecektir' denmekte (s. 137).
CHP Bildirgesi ve yerel yönetim
CHP seçim bildirgesinde 'yerel' sözcüğü oldukça değişik bağlamlarda dile getirilmiş, sözcüğün kullanımındaki çeşitliliği görmek açısından birkaç örnek vermek ilginç olabilir:
'Demokrasinin önemli aktörleri olan yerel medyanın mali ve kurumsal yapılarını güçlendireceğiz' (s. 8)
'Başta sağlık hizmetleri olmak üzere, yerel yönetimlerde, Kamu İktisadi Teşekkülleri'nde (KİT) tüm kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron işçiliğine son vereceğiz. Taşeron işçileri Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına göre kadrolu olarak çalıştıracağız' (s. 31)
'Kadına yönelik şiddetle mücadele amaçlı hizmetler için yerel ve ulusal bütçelerden yeterli ödenek ayıracağız' (s. 33)
'Genç Türkiye Politikası'nın yürütülmesi için merkezi devlet organları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler arasında bir eşgüdüm platform olarak çalışacak olan Gençlik Politikaları Eşgüdüm Kurumu'nu (GENÇ-KUR) kuracağız' (s. 36)
'Yerel yönetimlerin de katkılarıyla, genç kadınlar başta olmak üzere tüm gençlerin sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmelerini sağlayacağız' (s. 36)
'Tüm fiziksel alanları engellilere yönelik olarak hızla düzenleyeceğiz. Yerel yönetimlerin sorumluluğu altında engellerin kaldırılmasını sağlayacağız' (s. 37)
'Yerel yönetimlerin ihale, imar değişikliği veya rant oluşumuna neden olacak işlem ve kararlarını sivil toplum örgütlerine açık süreçlerde almasını ve gerektiğinde yerel referandum seçeneğine başvurmasını zorunlu kılacağız (s. 53)
'Belediye iktisadi teşebbüslerinin faaliyetlerini şeffaflaştıracak ve bu kurumların etkin denetimini sağlayacağız
Kamu kuruluşlarının ve özellikle belediyelerin, kendileri ile doğrudan veya dolaylı çıkar ilişkisi olan özel ve tüzel kişilerden bağış almalarını yasaklayacağız' (s. 53)
'Yerel birimlerin rekabetine dayanan yerel kalkınma anlayışı yerine, hizmet sunumunda işbirliğine ve tecrübe alışverişine dayanan kentler arası dayanışma mekanizmaları hayata geçilecektir.Yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olduğu düşüncesi ile demokratik ve katılımcı bir perspektifte kurgulanacaktır.Özellikle "mahalle" bir kolektif temsil birimi olarak öne çıkarılarak, kent sakinlerinin en tabanda bir araya gelerek talep, beklenti ve ihtiyaçlarını ifade edebilmelerinin önü açılacaktır.Yerel basının, kente dair bilginin üretilip, dolaşımının sağlanması yönündeki işlevinin arttırılmasına yönelik adımlar atılacaktır. Referandum ve geri çağırma gibi doğrudan katılım mekanizmaları hayata geçirilecektir,( s. 55) denmiş.
İstanbul'un tüm kültürel yönlerini destekleyecek; bütün dünyaya, kafeleriyle, tiyatro salonlarıyla, sanat galerileriyle, dünya mutfakları ve yerel mutfağın seçkin ürünlerini sunan restoranlarıyla, konser salonlarıyla, antika galerileriyle, sinema stüdyolarıyla, tasarım atölyeleriyle, festival alanlarıyla, özel pazar yerleriyle canlı bir kent imajı sunacağız. S. 59
Yaratıcı etkinlikleri ve üretkenlikleri artıracak çokkültürlü kent çevresi için yerel yönetimlerin geniş bir hoşgörü anlayışına sahip olmasını, canlı ve zenginleşmiş bir kent yaşamının vazgeçilmez ön koşulu olarak benimseyeceğiz. S. 59
Kalkınma Ajanslarının etkinliğini artıracak, yerel katılımı da artırarak daha katılımcı ve demokratik hale getireceğiz (s. 60), deniyor.
Bu bölümde yereli ilgilendiren çevre, imar ve rant oluşumuna dair konularda yerel referendum önerilmesi özellikle yeni bir görüş olarak karşımıza çıkıyor.CHP programında yerel yönetimlerin temel hakların icrasının ve içselleştirilmesinin güçlendirilmesinde etkin kılınması da AKP'nin gelenek ve kültüre yönelik bilinçlendirme yapma görüşü ile taban tabana zıt bir görünüm sergiliyor.
Yerel yönetimler aynı zamanda 'Yerel Yönetimler' başlığı altında da ayrıca ele alınmış (s. 56):
'Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı'na konulan çekinceleri kaldıracak, yerel yönetimler reformu yapacağız,' deniyor.
Metnin bu bölümü, CHP'nin muhalefet partisi olarak yerel yönetimlerin şu andaki işleyişine dair şikayetlerinin neler olduğunu da yansıtır şekilde ele alınmış:
'Merkezi hükümet kuruluşlarının belediyeler arasında ayrımcılık yapmasına kesinlikle izin vermeyecek, bu tarafsızlık halini yasalarla güvence altına alacağız, yerel yönetimleri, üniter devlet içinde daha güçlü idari ve mali yapıya kavuşturacağız, yerel yönetimleri mali yönden merkeze bağımlılıktan büyük ölçüde kurtararak öz kaynağa dayanan yeni bir mali yapı oluşturacağız, merkezi yönetimlerin sorumluluktan kaçmak için değil kamu hizmetlerinde etkinliği sağlamak amacıyla yerel idarelerle hizmetleri bölüşeceği bir yapı kuracağız, merkezi-yerel yönetimler arasında hizmet bütünlüğünü sağlayacağız, yerel yönetimler ile vatandaşlar arasında ortaya çıkacak ihtilafların yargıya intikal etmeden çözüme kavuşturulacağı,'söylenmekte. 'Saydam yapılarda işlev görecek kent uzlaşma kurulları oluşturacağız, planlama mevzuatı ile yerel yönetimler mevzuatı arasında bütünlük ve uyum sağlayacak, imar mevzuatında kapsamlı bir reform gerçekleştireceğiz, daha derin bağımlılık ilişkileri yaratan "borçlanmacı belediyecilik" anlayışına son vereceğiz, güçsüz yerel yönetimleri, güçlü çok uluslu şirketler ve finans kuruluşlarıyla karşı karşıya getiren mali bağımlılık süreçlerine müdahil olacağız,' denmiş.
'Daha Güçlü Belediyeler' başlığı altında da 'ilk kademe belediyesi olduğu veya nüfusu 2 binin altında kaldığı gerekçesiyle kapatılan belediyeleri yeniden açacağız, Belediyelerin görevli olduğu sınırları genişletecek, belediye sayısını artıracağız, Belediye kurulmasında ve kaynak paylaşımında nüfus göstergesini tek ölçüt olmaktan çıkaracak, yörelerin tarihi ve coğrafi durumu, ekonomik ve sosyal yapısı ile yerleşim birimleri arasındaki işlevleri de dikkate alacağız, Yerel yönetimlerin gelirlerini kendilerine verilen görevleri yerine getirmelerine olanak verecek şekilde artıracağız, "Tüm Türkiye Belediye" anlayışı çerçevesinde köyleri bir belediye yönetimi ile ilişkilendirecek, Genel Bütçe Vergi Gelirleri Hasılatından pay vereceğiz' denmiş.
Muhtarlık sistemine ilişkin birtakım düzenlemelerden de sözedilmekte.Burada öne çıkan tema, yerelin güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesinin yanında yerel yönetimlerin sayısının da arttırılmasına yapılan vurgu.
Blok bildirgesinde Demokratik Özerklik ve yerel yönetimler
Nispeten merkeziyetçi bir anlayışla yazılan AKP ve yerel yönetimler konusunda Avrupa modelini ciddiye aldığı anlaşılan CHP bildirgesine kıyasla ve bunlardan farklı olarak Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun seçim bildirgesinde Demokratik Özerklik teması telaffuz edilip, yerel yönetimler konusunun üzerinde ele alınıyor.
'İddia edildiği üzere bölünmenin ve parçalanmanın değil; demokratik birliğin, doğrudan ve katılımcı demokrasi modelinin güvencesi olacak olan Demokratik Özerklik'in hayata geçirilebilmesi için yeni anayasa çalışmalarıyla birlikte, siyasi ve idari yapılanmada da köklü bir reforma gidilmesi gerekmektedir, deniyor.
'Bu temelde Türkiye sosyo-ekonomik yapılarına göre 20-25 özerk bölgesel yönetime ayrılacak. Merkezi yönetimle, yerel yönetimler arasında idari ve siyasi yönetim organı olarak işlev görecek bu özerk bölgesel yönetimler, işleri kolaylaştıracak ve hızlandıracak, halkın yönetime doğrudan katılımını sağlayacak, demokratikleşme açısından önemli bir adım olacaktır' (s. 9) deniyor.
Kısacası hem AKP hem CHP bildirgeleri merkezi ve yerel yönetimlerden bahsederken, BLOK bildirgesi, merkez ve yerel yönetim arasında yeni bir idari yapılanma öngörüyor ve buna Demokratik Özerklik adını vererek tüm Türkiye'de 20-25 özerk bölge oluşturulmasını hedefliyor.
Burada not edilmesi gereken ilginç bir benzerlik CHP bildirgesindeki şu cümlelerde yer alıyor:
'CHP iktidarında tüm Türkiye'ye yayılan kentsel büyüme merkezleri kurulacak ve bu merkezlerin alt merkezlerle ekonomik işbirliği sağlanacaktır. CHP, Türkiye'nin farklı coğrafi bölgelerinde yirmi kenti ekonomik çekim merkezleri haline getirecektir. Dolayısıyla nüfusu bir milyonu bulan bu kentleri, sahip oldukları zenginliklere göre belirli etkinliklerde yoğunlaştırarak ulusal ve uluslararası ekonominin önemli aktörleri haline getirecektir.Söz konusu atılımın bir başka amacı Anadolu'nun sağlıklı kentleşmesini sağlamak ve büyük metropollerimizin üzerindeki yükü azaltmaktır,' deniyor.
Buna yönelik olarak Demokratik Özerklik projesinde adı geçen bölgelere benzer şekilde, bölgesel kentleri birarada ele alan çeşitli 'cazibe merkezlerinden' ve bunların çeşitli sektörlerde kuvvetlendirilmesine yönelik projelerden söz ediliyor (s. 58).
AKP bildirgesi belediyelerin girişimciliğine vurgu yaparken, CHP bildirgesi kamu kaynaklarının merkezden bölgelere, gelişmişlik düzeyiyle ters orantılı şekilde aktarımıyla bölgesel eşitsizliklerin azaltılmasını dile getirmekteydi. BLOK bildirgesi, Demokratik Özerklik altında kurulacak Bölge Meclislerinin 'gelişmişlik düzeylerine ve nüfusa göre her yıl merkezi hükümetin aktardığı bütçenin yanında, kendi yerel gelir ve gelir kaynaklarından pay alarak hizmetlerin yürütülmesini sağlayacaktır. Az gelişmiş ve yoksul bölgelere merkezi yönetim tarafından pozitif ayrımcılık uygulanacaktır,' diyor.
Burada AKP ve CHP bildirgelerinden farklı olan taraf, bölgenin gelir getiren kaynaklarından bölgenin kendisine pay ayrılması ilkesi.Buna karşılık bloğun bildirgesi merkezden gelecek ve bölgesel eşitsizlikleri azaltmaya yönelik şekilde gelişmişlik düzeyiyle ters oranda miktarı artacak olan kaynak aktarımlarından dem vurmakta.
Bu kısmı itibariyle CHP ve BLOK bildirgeleri arasında bir fark bulunuyor. Zira CHP bildirgesi de bölgesel eşitsizliklerin istihdamda, gelir dağılımında, sağlık ve eğitimde her planda azaltılması için özel girişimciliğin yetersiz kaldığı ya da insiyatif almadığı durumlarda merkezden gelişmişlik düzeyine ters oranda kaynak aktarımı yapılacağından bahsetmiş.
AKP bölgesel kalkınma teşvikleri ve gönüllü girişimler yoluyla ele aldığı bölgesel eşitsizlikler konusuna, yerel yönetimler başlığı altında yer vermiyor, ancak yerel yönetimlerin mali kaynaklarının merkezden aktarılan fonlar aracılığıyla arttırılacağı söylenmiş. AKP Kalkınma projelerini zaten merkezden planladığını ve teşvikler şeklinde uygulamaya koyduğunu, kaynakların arttırılması görevinin yerel yönetinin girişimciliğinde olduğunu ve bu yönde devam edeceğini beyan ediyor.
CHP kalkınma ajanslarının etkinliğini arttırmaktan, buna yönelik olarak yerelin, kaynakların dağıtımındaki etkinliğini arttırmaktan dem vuruyor. BLOK bildirgesi ise Kalkınma projeleri Yerel ve Bölgesel Yönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerinin katılımı ile oluşturulacak, (s. 19) diyor.
AKP'nin merkeziyetçi ve CHP'nin bölgesel yerine yerel yönetimlerin karar aşamasındansa dağıtımda katılımını hedefleyen anlayışına karşılık, BLOK bildirgesinin bölgesel kalkınma konusunda da ve sadece dağıtım değil, karar aşamasında, yerel yönetim dışında bölge ve sivil toplum katılımcılığını vurguladığı görülüyor. BLOK bildirgesi ayrıca geri bırakılmış bölgelere aktarılmak üzere Bölgesel Kalkınma Merkezleri ve Fonu oluşturulacağından bahsediyor.
AKP Bölgesel kalkınma ajanslarını hayata geçirdi, ancak bu ajanslar özel girişimi teşvik görevini görüyor. CHP bu ajansları daha katılımcı ve etkin hale getireceğini belirtmiş. BLOK ise merkezi bir kalkınma fonunun oluşturulması gerektiğini ve fonların bölgesel eşitsizlikleri giderecek şekilde aktarılması gereğini ortaya koyuyor.
BLOK bildirgesinde Demokratik Kent Konseyleri'nden dem vurulurken, CHP bildirgesinde mahallenin bir kollektif temsil birimi haline getirilmesi istenmiş. Her ne kadar seçim bildirgesinde dile gelmemiş olsa da, bilindiği gibi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), mahalle meclisleri projesini Güneydoğu Anadolu'da hayata geçirmiş durumda. CHP'nin mahalleyi kolektif temsil birimi olarak telaffuz etmesi bu açıdan ilginç.
Özetlemek gerekirse, yerel yönetimler konusu üç bildirgede de altı çizilen bir mesele. Buna karşılık AKP'nin özel girişimi teşvik eden bölgesel kalkınma ajanslarına, CHP'nin gerekirse devletin istihdam yaratacağı ve kamu kaynağını bölgesel eşitsizlikleri azaltmada kullanacağı, yerel yönetimlerin sayısının mahalle düzeyine inene dek arttırılacağı planına karşılık, BLOK'un CHP ile bölgesel eşitsizliğin giderilmesinde kamu kaynaklarının aktarımı konusunda örtüşen anlayışının, bölgesel idari yapılanma konusunda farklılaştığı gözlemleniyor. (AC/BA) (SÜRECEK)
(Ayşen Candaş, Yard. Doç. Dr., Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi.)
Seçim Bildirgelerinde "Demokratikleşme-1: CHP, "BLOK", AKP ve "Temel Haklar" için tıklayınız
Seçim bildirgelerinde "Demokratikleşme-2": CHP, "BLOK", AKP ve" Kadınlar" için tıklayınız
Seçim Bildirgelerinde "Demokratikleşme-3": AKP, "BLOK", CHP ve "Emek ve Sosyal Haklar" için tıklayınız