"Özel Sektörün Geliştirilmesi İslami Kurumu Kurucu Anlaşması" metnine göre, Müslüman ülkelerde, isteyen şirketler finansal ve teknik yönden, İslami Özel Sektörün Geliştirilmesi Kurumu tarafından desteklenecek. Bu destek verilirken, şirketlerin yaptıkları yatırımlarda "İslam hukukuna uygunluk" şartı aranacak.
Anlaşmanın gerekçesi
"Ekonominin lokomotifi olan özel sektöre finansman sağlayacak kurumun, ekonomik kalkınmamıza ve istihdamın arttırılmasına katkıda bulunması, ülkemizdeki özel sektör firmalarına yapacakları yatırımlar için Uluslararası Ticaret Finansmanı İslami Kurumu tarafından finansman sağlama olanağı sağlaması ile Türk firmalarının kurumun en önemli müşterileri arasına girmesi ve kurum içinde daha fazla söz sahibi olunması" gerekçesiyle yürürlüğe sokulan anlaşma metni ilerleyen günlerde tartışmaları da beraberinde getirecek gibi gözüküyor.
Şirketleri din görevlileri denetleyecek
Anlaşmanın 29. maddesine göre, İslami Kalkınma Bankası'ndan finansal ve teknik yönden destek alacak olan şirketleri, merkezi Suudi Arabistan'da bulunan "İslam Hukuku Komitesi" denetleyecek.
Komite üç din görevlisinden oluşacak ve yatırımların şeriata uygun olup olmadığına karar verecek. Anlaşmaya göre, İslami Kalkınma Bankası, destek talep eden firmalara "İslami üretim" prosedürünü tamamlamaları durumunda ve İslam Hukuku Komitesi'nin onay vermesi durumunda kaynak aktaracak.
Türkiye çekince koydu ama...
İslam'a uygun işletmelerin teşvikini, üretimin denetimini ve anlaşmazlıkların İslam hukukuna göre çözümünü öngören anlaşmada, İslam hukukunun geçerli olacağına ilişkin hükümlere karşı, "Anayasamız, kanunlarımız ve bağlı olduğumuz anlaşmalardaki hükümlerin saklı olduğu" şeklinde çekince kondu.
Ancak çekince olsa bile, anlaşmaya göre İslami Kalkınma Bankası'ndan destek alacak olan şirketlerde aranacak olan "İslam hukukuna uygunluk" kriterine rağmen "çekincenin" nasıl uygulanacağı merak konusu.
Zamanlama dikkat çekici
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimleri Fakültesi İktisat Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Fuat Ercan, yasalaşan anlaşmanın tarihine dikkat çekiyor.
Tüm Ortadoğu ve İslam dünyasının yeni bir yapılanma sürecine girdiği şu günlerde bu anlaşma ile birlikte Türkiye'nin İslam dünyasında daha fazla söz sahibi olacağını söyleyen Ercan, "Türkiye'deki merkez siyasi iktidarla endüstriyel ve ticari sermayenin yeni yönelim alanı olan Ortadoğu ile kurduğu bağlantılar açısından, son olaylar çok daha büyük fırsatlar sunuyor" diyor.
"Amaç Ortadoğu'da daha fazla yer edinmek"
"Ortadoğu'da pre-kapitalist dönemden kapitalist döneme geçiyor. Bu süreçte Ortadoğu'da yaşananlar daha geleneksel pre-kapitalist formasyonların, yapıların çözülmesi sürecidir. Bu formasyonların çözülmesi kapitalist modernleşmenin derinleştiği bir yapıyı açığa çıkartıyor. Yani orada piyasa-pazar ilişkileri, kapitalist girişimcilerin sayısını arttırdığı bir dönemden geçiyoruz.
"Bölgede piyasa mantığının, ticaretin kapitalist mantık içinde en uygun özellikleri taşıyan ülke Türkiye. AKP bu anlaşmaları imzalayarak Ortadoğu'da daha fazla yer edinmek istiyor. Ortadoğu'daki İslam ülkelerindeki kapitalist modernleşme mantığını hızla buradan destekleyecek, himaye edecek, en azından kafalarında onu gerçekleştirecek bir tasarımları var."
Kadın çalışanlarını etkileyebilir
Ercan, bu anlaşmanın amacının şeriat getirmekten ziyade şeriat hukukuna bağlı olan ülkelerde kapitalist ilişkileri geliştirmek olduğunu düşünüyor. Bu anlaşmalar ile AKP istese de istemese de Türkiye'deki şirketlerin, özellikle borsanın İslamileşmesinin önünün açılacağını savunan Ercan, İslami Kalkınma Bankası'ndan kredi alacak olan şirketlerden bir takım taleplerde bulunulacağına dikkat çekiyor.
Bu pastadan pay almak isteyecek pek çok şirketin de kendilerini değiştirebileceğine dikkat çeken Fuat Ercan, "İslam hukukuna uygunluk" çerçevesinde kadınların çalışma koşullarına doğrudan etki olabileceğini vurguluyor. (EKN/EÖ)