PKK'nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan, 15 Ağustos'ta Kürt sorununun çözümüne ilişkin yol haritasını açıklayacağını, daha sonra "çekileceğini", Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP), PKK'nin, Kürtlerin kendi kararlarını kendilerinin vereceğini söyledi.
Fırat Haber Ajansı'nın (ANF) haberine göre, Öcalan avukatlarıyla son görüşmesinde, sürece katkıda bulunmak istediğini, ancak mevcut koşulları içinde ve sağlık sorunları nedeniyle bunun mümkün olamayacağını , sorunun affedilmesi olmadığını söyledi.
Habere göre, Öcalan, prostat için kullanılan ilacın, güçlü yan etkileri nedeniyle kesildiğini söyledi.
Öcalan "Sorunun çözülmesi için toplumsal bir uzlaşı veya müzakere başlayacak gibi görünüyor. Bunun olması önemlidir. İyi sonuçlanması gerekiyor" diye de konuştu.
Habere göre, Öcalan'ın sözlerinden bazıları şöyle.
Sorun affedilmem değil: Sorun benim affedilip affedilmememle ilgili değil. Sorun çok daha derinlerdedir. Pazarlık da yapmıyoruz. Toplumsal bir uzlaşı ve müzakeredir yapmaya çalıştığımız. Ben 10 yıldır bu sorunun çözülmesi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Türkiye'de pek çok aydın sorunu tam olarak derinliğine kavrayabilmiş değil.
Çatışmaları durdurmak istiyorum: Bu sorunun demokratik çözümü için bir müzakereye ihtiyaç vardır. Bu sorunu nasıl müzakere edeceksin, nasıl çözeceksin? Ben burada defalarca söyledim, bu kanı durdurmak istiyorum. Bu çatışmaları durdurmak istiyorum. Benim tarihi bir sorumluluğum var. Bugüne kadar bu tarihi sorumluluğu yerine getirmeye çalıştım. Çatışmanın ölümlerin olmaması için büyük dikkat gösterdim. Eğer ben burada elimi çekersem korkunç şeyler de olabilir. Bölgede muazzam politik kültür oluşmuş, beş on bin silahlı kişi var dağlarda, Kürtlerin her türlü gücü de var. Hiç kimse durduramaz. Eğer burada bu ölümleri, çatışmaları durdurmam isteniyorsa, benim rol almam isteniyorsa o zaman şartlarımın da düzeltilmesi gerekir. Ben burada bu şartlarda hiçbir şey yapacak durumda değilim. istesem de bunu yapamam. Bir kere sağlık sorunlarım el vermiyor buna. Bu sağlık sorunlarıyla bu şartlarda bu sorumluluğu yürütmem mümkün de değil. Yani bu şartlarla bu sorumluluğu üstlenip, bu rolü oynamam mümkün görünmemektedir.
Başkaları beni temsil etmez: Bu durumda benim dışımda siz nasıl çözerseniz, çözün, bu beni bağlamaz. Başkaları beni temsil etmez. Örneğin DTP ile mi çözmek istiyorsunuz. Sizi engelleyen kimse mi var? Çözün. Sorunu bu şekilde çözebilecekseniz çözün. Zaten DTP de dahil Türkiye'deki partilerden hiçbirisi de sorunu tam olarak anlayamıyor, kavrayamıyor. AKP'nin de sorunu yeteri kadar kavradığını zannetmiyorum. AKP sorunun yeteri kadar farkında değil, sorun umurunda da değil. Bir kaç danışmanın görüşlerine başvuruyorlar. Soruna bu şekilde yaklaşıyorlar. Diğer partiler de öyle. Hatta daha kötü yaklaşıyorlar. CHP de öyle. MHP ve CHP sorumlu davranmalıdır artık.
Herkes kendi kararını verir: Ben 15 Ağustos'ta kendi yol haritamı sunduktan sonra çekileceğim. Artık çözümün nasıl olacağına ilişkin Kürtler kendi kararını verir, PKK kendi kararını verir, DTP kendi kararını verir, Kürt halkı kendi kararını verir. Herkes kendi kararını kendisi verir. Ben burada dağdaki insan için karar veremem. Hatta Kandil merkezi dahi karar veremez. Her grup her kişi kendi kararını kendisi verir. Çünkü eziyeti kendisi çekiyor, kendisi ölüyor, kendisi mücadele veriyor. Benim bu şartlarda bu konularda bir şey belirtmem doğru olmaz.
Çatışmasızlık devlete bağlı: Çatışmasızlık meselesi tamamen devletin alacağı tavra bağlıdır. Ben 15 Ağustos'ta yol haritasını açıkladıktan sonra devlet de ortalama eylül civarında operasyona devam edip etmeyeceğine ilişkin bir açıklama yapacaktır. Bu konudaki tavrını ortaya koyacaktır. Ya operasyonlara devam edecek ya da buna ilişkin bir karar verecek. Çatışmasızlık hali tamamen devletin karar vereceği bir iştir. Zaten çatışmasızlık hali devam ediyor. Herkes de bunu istiyor. Ancak bu konuda benim bir şey belirtmem, bir karar almam söz konusu olamaz. Devlet bu konuda kendi kararını kendisi verecektir. Herkesin bu süreçte sorumluluklarının bilincinde olması gerekir. Bu konuda DTP'nin de üzerine düşeni yapması gerekir. ABD ve Avrupa'nın çözümlerine güvenmemek gerekir. Güney de sadece kendi çıkarını düşünüyor.
Birçok şeyden haberim yok: Herkes sorunun çözümünü bana havale etmeye çalışıyor. İşin içinde birçok faktör var. Ben bu faktörlere hakim değilim. Haber de alamıyorum, birçok şeyden haberim yok. Kaldı ki sosyal olaylar böyle gelişmez, tek kişi üzerinden yürümez. Sosyal olayların gidişatı çok yönlüdür. Bunu iyi kavramak gerekiyor. Ben ancak katkı sunabilirim. O da şartlarım değişirse.
Aylarca müzakere gerek: Kürt sorununun sadece güvenlik konseptini, emniyet boyutunu masaya yatırmak için, çözüme kavuşturmak için aylarca müzakere etmek lazım. Sorunun diğer boyutları sosyal, kültürel, ekonomik bunlar için de hakeza.
Çatı partisi: Demokratik tarz ve yöntemlerle toplumun hakları, demokrasi talepleri, özgürlük idealleri, tahakkuk ettirilebilir. Türkiye'de çok sayıda sorun var, işsizlik sorunu var. Bugüne kadar savaşa 300 milyar dolar gittiği söyleniyor. Şu an büyük bir kriz var. Kapitalizm her tarafı tutmuş, her kesimi yutuyor. Bu kapitalizm bu kadar vahşi bir şekilde uygulanırken hiçbir sorun çözülmez. Ben kapitalizmi ortadan kaldırabiliriz demiyorum, ancak kapitalizmi sınırlandırabiliriz.
1789 ile 1917 tarihlerinde olduğu gibi benzer bir durum söz konusu. Bu kendisini sosyolojik bir ihtiyaç ve bir olgu olarak kendisini hissettiriyor. Radikal demokratlar bunun öncülüğünü yapıp bu boşluğu doldurmazlarsa AKP ya da bir başkası doldurur. Bölgede birikmiş muazzam politik gücün solla birleşmesi lazım. Radikal demokratlıktan kastım DTP, yani Kürtler ve sol kesimin hepsidir. Toplumsal ilerleme, uzlaşı, gelişme ancak radikal demokratların öncülüğüyle olur. Bir başkası bunu yapamaz. Yapılacak çalışmanın ismi çatı partisi de olabilir, bir başka isim de olabilir. İsimler önemli değildir. Her grup yine kalır, kendisini ifade eder fakat geniş bir örgütlenmeye gidilmelidir. Bu tarihi bir şeydir. Bunu iyi kavramak gerekiyor. Öyle küçük, basit algılamamak gerekir. Tarihi sorumlulukla buna yaklaşmak gerekiyor. (TK)