Bugün gazetelerdeki "Banker Kastelli" diye bilenen Cevher Özden'in intihar ettiği iddiasıyla -çünkü bu hâlâ bir iddia, kesin olarak bilmiyoruz, adli tıp raporu gelmedi- ilgili haberler "nasıl intihar haberi yapılmaması" gerektiğinin adeta bir uygulaması gibi...
Cevher Özden'in yaşamından kimi ayrıntılar "intiharıyla" tereddüt etmeden ilişkilendirililerek, üstelik kendisinin ve ailesinin mahremiyeti yok sayılarak verilmiş, intiharın nedenlerine dair çözümlemeler yapılmış, kullandığı silahın markasına varıncaya kadar sürecin "öyle olduğuna emin olamayacağız" ayrıntılar detayları yazılmış.
Haber metinlerinin dilinde gözardı edilemez bir "su testisi su yolunda" havası hakim... Örneğin hurriyet.com.tr'nin haberi "Varlıkla geldi, yoklukla gitti"... Vatan'ın başlığı "Banker Kastelli'nin hazin sonu", Milliyet'in başlığı "Kastelli'den geriye dört mektup kaldı", Sabah'ın başlığı " Milli gelirin yüzde 3'ünü halktan topladı".
Oysa Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne göre "İntihar olayları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyucu veya izleyiciyi etki altında bırakacak nitelikte ve genişlikte yayın yapılmamalıdır. Olayı gösteren fotoğraf, resim veya film yayınlanmamalıdır".
Yukarıdaki başlıkların "izleyici etki altında bırakmayacak" nitelikte olduğu söylenebilir mi?
Prof Dr. Ümran Tüzün'ün Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun ( WFMH ) kılavuzundan yararlanarak hazırladığı gazeteciler için intihar haberi yapma rehberinde de "Haberde intiharla ilgili tek ve basit açıklamalardan kaçınmak gerektiği" belirtiliyor.
Tüzün'ün hazırladığı listenin diğer maddeleri şöyle:
- Bir ünlünün intiharını yüceltmeyin.
- İntiharı bir sorun çözme yöntemi gibi göstermeyin.
- İntihar yardım hizmetlerinden bahsedin.
- İntihar edenin yakınlarının özel yaşamına saygı gösterin. (NZ/EZÖ)