Bursa Nilüfer Belediyesi'ne ait Nazım Hikmet Kültürevi bugünlerde 18 kadın sanatçının çalışmalarından oluşan bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
"İflah Olmaz" adını taşıyan sergi "kadınlık tanımlarını" sorguluyor; erkek ile kadın arasındaki bildik hikayeyi bozuyor. Sergi de adını zaten buradan alıyor. Serginin küratörlüğünü Arzu Yayıntaş ile yapan Neriman Polat, erkek egemen sistemin kadınları makul olmaya, düzene uymaya zorladığını söylüyor. 18 sanatçı bu sergiyle ve sergiye eşlik eden atölyelerle deneyimler, duygular, öfkelerle ve fikirlerle şekillendirdikleri iflah olmamayı anlatıyor
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Resim bölümü mezunu. 1996 yılından beri Türkiye’de ve yurtdışında güncel sanat sergilerine katılıyor. 1999’da “Tutku ve Dalga” adlı çalışmasıyla 6. Uluslararası İstanbul Bienali’ne katıldı. 2003’de “Düşler ve Çatışmalar” ile 50. Venedik Bienali’nde yer aldı. Bu çalışmaları 2007’de Apartman Projesi kapsamında “Foto-Mezar”, 2008’de Pi Artworks’de “Babaevi Apt.”, 2010’da C.A.M Galeri'de “Mütevazı Manzara” adlı kişisel sergiler izledi. 2000-2009 yılları arasında Hafriyat grubuyla birlikte birçok sergiye katıldı. |
Bursa'da 20 Mart'a kadar sürecek sergiye Yeşim Ağaoğlu, Gizem Aksu, Sena Başöz, Deniz Bilgin, Banu Birecikligil, CANAN, Fulya Çetin, Elif Varol Ergen, Nurcan Gündoğan, Gülsün Karamustafa, Ayşegül Özmen, Neriman Polat, Necla Rüzgar, Aydın Teker, Sevil Tunaboylu, Arzu Yayıntaş, Nalan Yırtmaç ve Zulal katılıyor.
Neriman Polat ile "İflah Olmaz"ı ve daha önceki çalışmalarını konuştuk..
“İflah Olmaz”ın amacı nedir?
“İflah Olmaz” kadınlık üzerine bir sergi ama kadınlığı tanımlamayı ya da bir çerçeveye oturtmayı hedeflemiyor. Aksine keskin tanımlamaları sorguluyor. Bu sergi, aslında kadın ve erkek arasındaki bildik hikayeyi bozan, üzerine zorla yapıştırılan tanımlamaları, adları silkinip atan, özgürlüğüne, bedenine sahip çıkan kadınlara, kadınlık üzerine beraber düşünmeye bir çağrı. Erkek egemen düzen, biz kadınları sürekli makul olmaya ve düzene uymaya, dolayısıyla kendimizden vazgeçmeye zorluyor. Kadını baskı altında tutup, güçsüzleştirerek kalıplara sokan bu düzen sistematik bir şekilde öldürücü bir şiddet üretiyor ve toplumsal araçları ile bu şiddeti normalleştiriyor.
Hayatın içinden birebir yaşadığımız deneyimler, duygular, öfkelerle ve fikirlerle “İflah Olmaz” sergisinin çerçevesini oluşturduk. İçimizden gelen şey, farklı kuşaklardan, farklı bakış açılarından oluşan bir sergi idi. Bunca toplumsal baskıya rağmen, kendi dünyasından vazgeçmeyen, sosyal kodları, beden politikalarını, kadınlık durumlarını, iç dünyasını, bedenini, arzularını ve feminist mücadeleyi de içine alan bir sergi düzenlemek istedik. Bu anlamda bizi etkileyen ve “İflah Olmaz” işleri sergiye davet ettik. Sadece erkek egemen sistemle savaşmak yerine, kendi dünyasına dalmış, varolmuş işleri konumlandırmaya çalıştık.
Birbirinden farklı işler üreten 18 sanatçı için konsepti nasıl oluşturdunuz?
Sevil Tunaboylu, Kapan, 2015, tuval üzerine yağlıboya
Sergide farklı disiplinlerden sanatçılar yer alıyor. İşler alenen olmasalar da bile birbirleri ile bağlantılılar. Sergi süresince çeşitli etkinlikler de düzenleyerek hem çok sesli bir kurgu oluşturmaya hem de izleyiciyi de sürece dahil etmeyi hedefledik. Sergi kapsamında Gizem Aksu ile Beden Atölyesi, Nalan Yırtmaç ile Fanzin atölyesi, Ahu Antmen Söyleşisi ve Aydın Teker’in koreografinisi yaptığı Hallo!, Gizem Aksu’nun performansıyla gerçekleşecek. İflah Olmaz’ın İstanbul dışında bir yerde, Bursa’da olması bize ayrı bir motivasyon veriyor. İstanbul’un dönüşüme uğramış sanat ortamını dışında bir yerde üretmek oldukça keyifli.
Daha önce Neriman Polat ve Arzu Yayıntaş olarak Tophane'de bir kahvehanede erkek şiddetini deşifre eden bir ortak çalışma yapmıştınız; bu serginin konseptini o çalışmanın devamı olarak değerlendirebilir miyiz?
Arzu Yayıntaş, Eşitsizlik Mutfağı, Enstalasyon, 2016
Birlikte yaptığımız çalışmalar arasında, Açık Masa’da mutenalaştırılan sanat ortamını irdeleyen bir konuşma var. Ardından 5533’te yine kurumsal ilişkiler ve sanata ortamını irdeleyen başka bir konuşma gerçekleştirdik. Tophane’de bir erkek kahvesinin camlarını o yıl erkekler tarafından öldürülen kadınların isimlerini kaplayıp, adına “Acı Kahve” dedik ve kadınları kahve içmeye, kahveyi işgal etmeye davet ettik. “Acı Kahve” ile eşzamanlı olarak yine Tophane’de eski sevgilisi tarafından öldürülen Gülşah Aktürk’ün mektubunu DEPO’nun ön cephesini kaplayacak kadar büyüterek astık. Bu mektup adeta Gülşah Aktürk’ün bir vasiyeti ve suç durusuydu. Öldürülmeden önce kendisini öldürecek katili, onu korumayan devleti ve “ölüm haktır” diyen vali ile olan konuşmasını mektubunda ifşa etmişti. Birlikte yaptığımız çalışmalarda feminist, aktivist, sanat deneyimlerimizden yola çıkıyoruz.
“İflah Olmaz” da bu sürecin bir parçası olarak konumlandırılabilinir. Sonrasında ne yapacağımızı hesaplamadan çalışıyoruz. Zaten ülkenin gündemi bize bir sürü şey yapmak gerekliliğinin sorumluluğunu her geçen gün daha çok hissettiriyor. Umutsuzluğa kapılsak bile yola devam diyoruz.
Gizem Aksu, Konsept ve Yönetim; Aydın Teker, Hallo, performans
Sergi süresince atölye çalışmaları yapacaksınız, bu çalışmalarda neler amaçlıyorsunuz?
Sergiyi kurgularken çok sesliliği ve etkileşimi önemsedik. İktidar dilinden ve keskin tanımlamalardan uzak durmaya çalıştık. Sergi kapsamında planlanan etkinliklerde bu yaklaşım bir sonucu.
Bu tutum aslında serginin tüm kurgusunu belirledi. Örneğin küratörlüğü de bir otorite figürü olarak gördüğümüz için kendimizi küratörden ziyade bir kolaylaştırıcı olarak konumlayarak katılımcı sanatçıları da sürece ve serginin kavramsal çerçevesine dahil olmaya davet ettik. Bunun için katalogda her sanatçıdan İflah Olmaz’ın tanımını ve sergide yer alan çalışmaları hakkında kendi okumalarını yapmalarını istedik. Katalogda uzun küratöryel metinler yerine sözü sanatçılara bırakarak, her biri ile röportaj yaptık böylece çok renkli ve sesli bir kataloğumuz oldu. Bu yazı vesilesi ile de tüm sergi sanatçıları katkıları ve destekleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
İflah Olmaz için, sergi etkinlikleri, sergi salonunda sergilenen çalışmalar kadar önemli. Her biri mozaiğin tamamlayıcı birer parçası. İzleyicinin dahil olabileceği ve deneyimlerini paylaşabileceği bir şekilde kurgulanan etkinlikler, kadınlık üzerine beraber düşünmenin bir diğer yolu. Bu bağlamda İflah Olmaz’da 4 Mart’ta Ahu Antmen söyleşisi, 5 Mart’ta Gizem Aksu ile Beden Atölyesi, 7 Mart’ta Nalan Yırtmaç ile Fanzin Atölyesi ve 12 Mart’ta Aydın Teker ve Gizem Aksu’nun katılımıyla Hallo! isimli performans olacak. İlgilenenler etkinlikleri Facebook’ta İflah Olmaz sergi sayfasından takip edip, etkinliklere katılabilirler.
Sergi Bursa'da, diğer kentlere de gitmeyi planlıyor musunuz? Ya da bu çalışmanın bir başka ayağını yapmayı planlıyor musunuz?
CANAN, Çeşme, 2000, video
Aslında bu bitmiş bir sergi değil aksine İflah Olmaz kadınlar üzerine bitmeyen bir sergi. Bizim arzumuz sergi başka şehirlerde büyüyerek devam etsin ama bunun koşullarını sağlayabilecek miyiz şimdiden öngörebilmek çok zor. Hayalimiz farklı şehirlerde, o şehirden kadın sanatçıların katılımı ile büyüyerek dönüşen bir sergi olması. (HK)