Şu anda bile, Sağlık Bakanlığı'nın sağlığımızla ilgili yaptığı hemen her türlü iş ve uygulamada bu kesimlerin etkinliği, değişik uzlaşmalarla sürmekte. MHP bir anlamda yaklaşık 70'li yıllardan beri Sağlık Bakanlığı'nın sahibi, dolayısıyla da "daimi iktidar ortağı" durumunda.
Bu partinin düşüncesini benimsemiş insanların sağlık alanındaki "iktidar"larının ikinci kaynağı ise sağlık hizmetine ara kademelerde mal ve hizmet sunan özel şirketler aracılığıyla olmakta. Gereksinilen tıbbi araç gereci yurt içi ve dışından sağlamak, sağlık kurum ve kuruluşlarının çeşitli ihalelerinin sürekli üstlenicisi olmak, son dönemde de "taşeronlaştırma" yoluyla verilen hizmetlerin ülke sathında hemen her yerde tek üstlenicisi olmak onların belirleyiciliğini sürekli kılmaktadır.
4,5 yıldır iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) belki de "egemen olmakta" en çok zorlandığı, bu nedenle büyük bir "kadrolaşma" çabası sürdürdüğü alan sağlık alanıdır.
* * *
Sağlık alanında bu kadar öncelikli ve belirleyici olan bir partinin tek başına ve tam iktidar olduğu döneme ilişkin yapacaklarının şu anda olanlardan çok farklı olmayacağı açıktır.
Sağlık konusunda seçim beyannamesi ve programında en geniş yeri veren partilerden birisi olan MHP'nin buradaki söylem ve vaatleri bu saptamamızın ana nedenidir.
Sağlık alanının temel belirleyicilerine yaklaşımına bakacak olursak;
* MHP açısından "sağlık ticari olarak kazanç sağlanabilecek" bir alandır,
* Sağlığın finansmanı vatandaşın ödediği primlerle oluşan Genel Sağlık Sigortası tarafından karşılanır,
* Temel hizmet biçimi "Aile hekimliği"dir,
* Hastaneler "modern anlamda bir yönetime kavuşturulacaktır" sözüyle de hastane tipi sağlık kurumlarının "özelleştirilmesi", en azından hizmetin bu mantıkla verilmesi, dahası bu alanın serbest ticari yatırım açısından özendirilmesi söz konusudur.
MHP bu saptamalara ilişkin ayrıntıları programında şöyle ifade ediyor:
Serbest Sağlık Bölgeleri Oluşturulması
"'Serbest Sağlık Bölgeleri' oluşturularak, hem yatırım ve istihdam imkanı sağlanacak, hem de sağlık turizmi yoluyla turizm gelirlerimiz arttırılacaktır. Bu amaçla, özellikle turizm bölgelerindeki kamu arazi ve tesisleri tahsis edilecektir. Yurt dışındaki özel sağlık kuruluşlarının bu bölgelerde kurulacak şirketlere verilmesi suretiyle de doğrudan yabancı sermaye girişi ve müşteri garantisi sağlanacaktır. Serbest Sağlık bölgeleri, ilaç ve kimya sanayisini de geliştirecektir.''
MHP'nin 2002 Seçim Bildirgesi'nin 55. sayfasındaki bu ibarenin benzeri bu dönemdeki seçim beyannamesinde "Sağlık turizminin geliştirilmesi ve ekonomik değer elde edilmesi için özel sağlık kurumları teşvik edilecek, ayrıca sağlık serbest bölgesi oluşturulacaktır" biçiminde yer almaktadır.
Aile Hekimliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu
Yine bu seçim dönemi için hazırlanan beyannamede aile hekimliği ve kırsal alanda hizmete yönelik olarak; "Birinci basamak sağlık hizmet birimleri güçlendirilecek ve vatandaşların doğrudan baş vuracağı 'Aile Hekimliği' uygulaması yaygınlaştırılacaktır. Kırsal kesimde ise mobil hizmet sunacak donanımlı sağlık ekiplerinin görev yapması sağlanacaktır" deniliyor.
Yurttaşların bu uygulama içinde hizmet alırken temel olarak, "doğrudan hiçbir karşılık" ödemeyecekleri de garanti altına alınıyor ve bunlar da şöyle ifade ediliyor.
* "Sağlık sigortasının bütün nüfusa yaygınlaştırılması ile birlikte; vatandaşla hastane ve sağlık personeli arasında para alışverişine son verilecektir. Vatandaş adına bütün ödemeler sağlık sigortası tarafından yapılacaktır."
* "Hastanelerde her ne ad altında olursa olsun ücret tarifesinde yer almayan hiç bir ödemenin yapılmasına fırsat verilmeyecektir."
* "Sosyal Güvenlik Kurumu bütün kamu hastanelerinden ve özel hastanelerden bir protokolle hizmet satın alabilecektir."
* "Sağlık Sevk Zinciri çerçevesinde kalmak şartıyla vatandaş; "hastane ve hekim seçme hakkı"na sahip olacaktır.
Kuşkusuz "sosyal güvenlik kurumu" çatısı altında olmanın "karşılık ödemeden hizmet almak" olmadığını MHP'nin bu programını yazanlar da bilmektedir. Yine de bir seçim vaadi olarak "vatandaşın cebinden bir şey çıkmayacağı"nın garanti edilmesi kulağa hoş gelen ve belki de "oy artışını sağlayacak" bir vaattir. Ancak bu modelin zaten uygulamada olduğu ve söz konusu sosyal güvenlik kurumunun gelir gider dengesinin nasıl sağlanacağına ilişkin konulara girilmemiş olması da seçime giderken belki de "doğal" sayılmalıdır.
Hastaneler ve yönetimi
Mevcut kadroları nedeniyle aslında hastanelerin yönetiminde de oldukça etkin olan MHP bu konuya özel bir ilgi göstererek, hastane yönetimiyle ilgili şu vaatlerde bulunmaktadır.
* "Hastanelerin teknolojik altyapısı ve insan gücü imkanları iyileştirilecek, yönetim kapasitesi geliştirilecektir. Başhekimlerin hastane yöneticisi olması yerine, profesyonel yöneticilik uygulamasına geçilecektir."
* "Hastanelerde muayene, laboratuar hizmetleri ve ameliyat randevuları bilgisayar ortamında verilecek ve sağlık personelinin randevu sistemine müdahalesi önlenecektir.
* "Hastanelerin hasta yatağı donanım ve insan gücü kapasitesinden daha iyi yararlanması için 'tam gün-tam kapasite çalışma' sağlanacaktır. Bu amaçla sağlık personelinin özlük haklarında iyileştirme yapılacak,
MHP'nin 2002 seçim bildirgesinde yer alan "esnek istihdam, esnek çalışma ve performansa dayalı ücret sistemi konusunda" ise en azından bu beyannamenin "sağlık bölümünde" herhangi bir ibare bulunmuyor. Ama bunların yer almaması bu düşüncelerden vaz geçildiği anlamına da gelmiyor.
Sonuç
Diğer ayrıntıları bir yana bırakacak olursak, MHP'nin böyle bir sağlık hizmet modeliyle çok da uyumlu olmayan ve aslında ayrıntısı da açıkça ortaya konulmayan, ama diğer "sağ" partilerden farklı olan bir önemli vaadi de "koruyucu sağlık hizmetleri"ne ilişkin sözlerdir: Beyannamede;
* "Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri devlet tarafından ücretsiz sunulacak,"
* "Koruyucu sağlık hizmetleri ve temel sağlık hizmetleri, eşitlik ve hakkaniyet prensiplerine uygun olarak; kolay ulaşılabilir ve kullanılabilir bir şekilde devlet tarafından ücretsiz olarak sunulacaktır."
deniliyor. Bunun hangi yolla ve kimlerin eliyle sağlanacağı, finansmanının nereden karşılanacağı çok belirgin değil.
Belli ki parti içinde halen etkili olan ve "devlet"in büyük, güçlü, yurttaşların hem anası, hem de babası olduğuna inanan birileri hâlâ parti içinde etkin ve bu anlamdaki talepleri ifade edebiliyor. Aynı nedenle olmalı, hekim ve sağlık personelinin "zorunlu hizmeti" de üzeri kapalı biçimde de olsa beyanname içine yerleştirilmiş.
MHP'nin sağlık için şöyle bir saptaması var: "Hayatı anlamlı ve değerli kılan, yaşam kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan, vatandaşın ve hizmet sunanların memnuniyetini esas alan bir sağlık sisteminin tesisi temel amaç olacaktır."
Bunları yalnız fikirleriyle değil, gerçek anlamda da "iktidar"da olan bir partinin söylemesi biraz garip geliyor. Dahası "peki neden bunu gerçekleştirmiyorsunuz" sorusu da kafamızı kurcalıyor.
Ama vaadi vaat yapanın, ona inananlar olduğunu biliyoruz. Eğer MHP gerçekten seçimden "üçüncü" parti olarak çıkarsa, bunda vaatlerindeki inandırıcılığın etkisinin olacağı açıktır.(MS/EÜ)
* Sürecek-