"Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik"in 6. bölümündeki 15. maddesinde bu yükümlülük bir yaşından küçük çocuklar için "bakım ve emzirme odaları"nın, 1-6 yaş arası çocuklar için de "yurdun(yuva)"nın kurulmasını zorunlu kılmaktadır.
Ayrıca yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde bir de "anaokulu" açmak zorundadır.
Yönetmeliğin 16. maddesine göre bu oda ve yurtlardan kadın işçilerin çocukları ile erkek işçilerin annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş çocuklarının yararlanacağı da hükme bağlanmıştır.
Burada temel alınan ölçü, bu işyerinde "yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun 100-150 kadın işçinin" çalışıyor olması olarak tanımlanmıştır. Böyle bir sınırın getirilmiş olması aslında düzenlemenin "göstermelik" olmasına yol açsa da, önemli olan bunun bir "hak"olarak tanımlanmış olmasıdır.
Oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlenen yönetmelikte, yurtlarda 0-2, 3-4, 5-6 yaş çocukların birbirinden ayrı bulundurulmaları, anne ve babaların, odaların ve yurtların disiplin ve yönetimine dair kurallara uymak şartıyla ara dinlenmesinde çocuklarını görüp bakımlarıyla ilgilenebilmeleri, bunlarla ilgili gerekli kayıtların tutulması, ayrı ayrı maddeler halinde tanımlanmıştır.
Yanlışlığı doğruluğu tartışılsa da, bu kurallar da çocukların yaşam, gelişim ve sağlıklarıyla ilgili ölçütlerin neler olduğunu bize işaret etmektedir.
Oda ve yurtlar nasıl olmalı?
Söz konusu yönetmelik bu kadarla da kalmamış "oda ve yurtların mekansal nitelikleri"ni de ayrıntılarıyla tanımlamıştır: 18. Madde bu niteliklerin "çocukların sağlığının korunması, hava ve güneş ihtiyaçlarının karşılanması" temelinde olacağını kurala bağlamaktadır.
Söz konusu oda ve yurtlarda her çocuğa en az 3 metrekare alan, 8 metreküp hava düşecek büyüklükte olması gerekmektedir. Ayrıca bol ışıklı olması; taban döşemelerinin çocukların sağlığına zarar vermeyecek, kolayca temizlenebilecek bir malzeme ile döşenmesi; duvarlar ve bölmelerin yeterli bir yüksekliğe kadar kolayca temizlenebilir bir maddeyle boyanması kuralı getirilmiştir.
Benzer biçimde çocukların kullanacağı araç, gereç ve mobilyaların da "sağlığa uygun" nitelikte olması, yeterli büyüklükte bir bahçenin olması ve bu bahçede çocukların dinlenmeleri ve oynamaları için araç ve gereçler bulunması da özellikle belirtilmiştir.
Yapı içinde anneler ve görevliler için yeteri kadar tuvalet ve lavabo, her 10 yatağa bir çocuk banyosu, çocuk yatak odalarının bitişiğinde çocukların kullanabileceği lavaboların olması koşulu getirilmiş ve bunların temiz tutulması için gerekenler tanımlanmıştır.
Oda ve yurtlarda kadın ve velayet hakkına sahip erkek işçi sayısının en az yüzde 10'u oranında yatak, yeteri kadar gözlem odası ve bir emzirme yeri bulunması gerektiği de ortaya konulmaktadır.
Mekanın nitelikleri yanında çocukların sağlığını doğrudan etkileyecek olan yemek ve mamaların hazırlanmasına ilişkin kurallar da aynı yönetmelikte belirtilmiştir.
Yönetmelik oda ve yurtlarda "bulundurulacak ilaç ve tıbbi gereçleri" de açıkça tarif etmiş ve ekinde sıralamıştır. Bunların belirlenmesi, izlenmesi ve denetimi de işyerinde görevli hekimin sorumluluğuna bırakılmıştır.
Oda ve yurtlarda bulunması gereken kişiler
Oda ve yurtlarda yöneticilerin, öğretmenlerin, sağlık personel, bakıcılar ve diğer personelin sayı ve özellikleri de ayrıca ve özel olarak ortaya konulmaktadır.
Sağlık personeli ve işyeri hekiminin çocukların sağlık durumlarını en az gün aşırı kontrol edeceği, ayrıca periyodik sağlık kontrollerinin yapılacağı, sağlıkla ilgili kayıtlarının tutulacağı, salgın ve bulaşıcı hastalıklara karşı gerekli önlemlerin alınacağı, sağlık ve temizlik yönünden gerekli denetimlerin yapılacağı kayıt altına alınmıştır.
Yönetmelikte belirtilen oda ve yurtlarda zorunlu bulunması gereken personel dışında, işverence gerekli görülmesi halinde, sosyal hizmet uzmanı, beslenme uzmanı ve psikolog, müzik, güzel sanatlar ve spor dalında ihtisas sahibi elemanların da görevlendirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Yine yönetmelikte, oda ve yurtlarda çalışacak olan personelin işe girişlerinde ve periyodik olarak akıl ve vücut sağlığı ve bulaşıcı hastalıklar yönünden sağlık kontrolünden geçirilmesi ve çocukların sağlık ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek personelin bu işlerde çalıştırılmaması açık ve net olarak ortaya konulmuştur.
Açıkça işverenin sorumluluğu
Başından beri vurguladığımız üzere bu yönetmelik "çocukların gelişim ve sağlıkları" bakımından bir "standart"ı açıkça tanımlamaktadır.
Başta Anayasa ve diğer mevzuat tüm insanların ve vatandaşların "eşit" olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu yönetmeliğin annesi çalışan çocukların bir ayrıcalığının bulunduğunu ortaya koymak ve bu ayrıcalığın hangi noktaları kapsadığını belirlemek için yapılmadığı açıktır.
Bu yönetmelik aslında "tüm" çocukların gereksinim ve sahip olmaları gereken ortam, olanak ve koşulları tanımlamaktadır. Bu gerçek göz önüne alındığında istisnasız tüm çocukların bu haklara sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz. Annesi çalışan çocuklar için bu hakların gereğini yerine getirecek koşul ve olanakları sağlama görevi, bu yönetmelik hükümlerine göre "açıkça" işverenin sorumluluğuna verilmiştir.
Ya diğer çocuklar veya 100 kadından az "kadın" işçi çalışan yerlerdeki ailelerin çocukları? Onlar için bu ortam, koşul ve olanaklar "lüks" ya da "gereksiz" midir? Tabii ki "hayır!". Yasa koyucu eğer samimi ise diğer çocukların "hakkı" olan bu ortam, koşul ve olanakları ailelerinin sağlayacağını öngörmüş olmalıdır. Peki bunun bir kontrolü için bir düzenek ya da organizasyon var mıdır? Bu soruya hem "vardır", hem de "yoktur" demek mümkündür. Ama mevcudu göz önüne aldığımızda tüm çocukların böyle ortam, koşul ve olanaklara sahip olmadıklarını rahatça söyleyebiliriz.
Diğer yandan anne-babaların sosyo-ekonomik yetersizlikler ya da bilinç düzeyleri nedeniyle bunları çocuklarına sağlayamadığı durumlarda ne olacaktır? Sosyal bir devletin varolduğu ülkemizde bunların herkese eşit biçimde ve "devlet" tarafından sağlanması gerektiği söylenebilir. Çünkü ayrımsız tüm çocuklar bu haklara sahiptir. İşte söz konusu yönetmelik bu yönden bu hakların talep edilmesi ve savunulması bakımından önemli bir yazılı belge ve kaynaktır. (MS/TK)