Fiziksel sakatlıklarda kas gevşeticiler, bazı ağrı ya da acıların giderilmesini sağlayan ilaçlar, beyin fonksiyonları da dahili bazı yaşamsal fiziksel gereksinimlerin kolaylaştırılmasını sağlayan tedaviler sakatın bu durumunun da bir "sağlık sorunu" olmasına yol açar. O sakat ama aynı zamanda bir anlamda hastadır.
"Tedavi" kavramı bu tür gerçek tedavilerin uygulanması yanında, en azından mevcut durumu muhafaza etmek, daha kötüye gidişi önlemek içim çeşitli işlemler ve bir anlamda tedavi de sayılabilecek "egzersiz ve hareketleri" de kapsar.
Özellikle sakat çocuklarda ve sakatlığı yeni oluşmuş olanlarda bu tür bakım önemli bir "sağlık hizmeti" sayılmalıdır.
Evde bakıma kurumsal destek
Bu hizmetin sürekli olarak hastanede ya da bir sağlık kuruluşunda verilmesi olası ve olanaklı değildir. Böyle bir durumda tüm sorumluluğun anne-baba ya da bakıcıda olması yeterli olmaz.
Dolayısıyla belirli bir eşgüdüm ve işbirliği içinde evde bakım konusunda sağlık kuruluşlarının ve buralarda çalışan sağlık personelinin geçici veya sürekli desteği gereklidir.
Bu da sakatlara yeterince sağlanmayan ama önemli haklarından birisini oluşturur. Buna "evde bakım ve fiziksel destek hakkı" diyebiliriz.
Eğer sakatın ailesinin bu amaçla ayırabileceği bir kaynak ya da sağlık güvencesi söz konusu değilse, sakatlığın artması ya da kalıcı hale gelmesi bu tür bir hizmetin verilmemesinden bile kaynaklanabilir.
Sakatlara bu hakkın da öngörülerek gerekli destek hizmetinin sağlanması bir "hak" olarak kabul edilmeli, diğer benzer gereksinimleri gibi kamuca sağlanmalıdır.
Destek yetersiz olunca
Sakatların anne-babaları ve bakıcılarının yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar bazen "tükenmişlik" dahası özellikle ekonomik anlamda "yıkımla" sonuçlanmaktadır. Bu aslında onlar için varolan kamusal desteğin yetersiz olmasına bağlıdır.
Belirli koşullarda yapılan kısmi yardım ve desteklerin de yetersiz ve yaygın olmadığı kabul edilmeli, soruna genel düzlemde ve herkes için geçerli olabilecek çözümler aranmalıdır.
Bu çözümler sağlanmadığı durumda bakımı üstlenen kişilerin de uykusuzluk, duygusal çöküntüler, depresyon vb. çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldıkları, bu sorunların çözümleri için başvurulan sağlık kuruluşlarının ek ve gereksiz iş yüküyle karşılaşacakları da ön görülerek sağlık hizmetinin doğru yerde, doğru zamanda ve doğru kişiye yönelik olarak sunulması sağlanmalıdır.
Yakın çevrenin eğitimi
Anne-baba ve bakıcıların sakatların gereksindiği tıbbi bakım ve müdahalelerin farkında olmayabilecekleri, böyle bir bilgiyle donanmış olmayabilecekleri de öngörülmeli ve hizmet bu açıdan da bilen kişilerin ve sağlık kurumlarının desteğinde planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Dolayısıyla bu destekler aynı zamanda anne, baba ve bakıcının bir tür uygulamalı eğitimi anlamına da gelecektir.
Bu eğitimin sağladığı bir yarar da sakatla ilgili alınacak kararlara aile ve bakıcının daha bilgili ve bilinçli olarak katılmalarını sağlamasıdır.
Kendi kararını verebilmek
Sakat açısından bakıldığında bu katılımı mutlaklaştırmamak, zorunlu hale getirmemek de gerekir.
Çünkü bazı durumlarda sakatlar, aile bireylerinin bu sürece katılmalarını tercih etmezler ve onların bu haklarına saygı gösterilmesi gerekir.
Sakatlar birey bireydir ve özerklik ilkesi onlar için de geçerlidir; eğer akli yetilerinde bir sorun yoksa kendi kararlarını kendileri alabilirler.
Eğer sakat durumuyla ilgili gereken bilgiye sahip ve bilinçli bir durumdaysa kendisiyle ilgili alınacak kararlara öncelikle kendisinin katılımı temel alınmalıdır. (MS/BA)