Bu arada, Danıştay'ın 21.12.2000 tarihli Yürütmeyi Durdurma kararına Sağlık Bakanlığı'nın itiraz ettiği öğrenildi. İtirazın Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nda 26 Ocak Cuma veya daha sonraki cuma günü görüşülerek karara bağlanması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı'nın, itirazın kabul edilerek Yürütmeyi Durdurma kararının kaldırılması için çaba gösterdiği de alınan bilgiler arasında.
Sınav jürisinde görevlendirildiği bildirilmesine rağmen jüride yer almadığı için Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı öğretim üyesi Prof.Dr. Bahar Gökler ve bu yönde telkinde bulunduğu iddiasıyla Hacettepe Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İskender Sayek hakkında Sağlık Bakanlığı'nın suç duyurusunda bulunduğu da belirtildi.
İlgililer bu süreçte, Danıştay'ın itiraz ile ilgili kararının kritik bir önem kazandığını belirttiler. Sağlık Bakanlığı'nın itirazının kabul edilmesi durumunda sınav sonuçlarının geçerli olup olmadığı da yeni bir hukuki tartışma konusu olacak.
Sağlık Bakanlığı'nın itirazı reddedilirse, sınavın sonuçlarıyla birlikte hukuki geçerliliği olmadığı pekişecek.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Başkanlığında bir heyetin de önümüzdeki hafta başında Danıştay üyelerini ziyaret ederek görüşlerini iletecekleri bildirildi.
Olaylar nasıl gelişti?
Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere, Ankara ve İstanbul Tabip Odalarının yetkili kurulları, uzmanlık eğitimi veren hastanelere atanacak Şef /Şef Yardımcıları seçimiyle ilgili sınavların yapılışıyla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'nın gerçekleştirdiği Yönetmelik değişikliği hakkında yasal yolları kullanmışlardı.
Yapılan başvuru düzerine, Danıştay 5. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı vermiş ve söz konusu örgütler bu kararı da kamuoyuna duyurmuşlardı. Ancak Sağlık Bakanlığı Danıştay'ın kararına rağmen, 15-16 Aralık günlerinde bu sınavları gerçekleştirdi . Sınava giren hekimlerden bir bölümü, sınavda başarılı oldu ve sınav jürileri tarafından sonuçlar Sağlık Bakanlığı'na iletildi.
"Sınavla ilgili gerçekler"
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu, sınavdan bir ay önce 14 Aralık 2000 tarihinde bir açıklama yaparak, Tıpta Uzmanlık Eğitimiyle ilgili ülkemizde yürürlükte olan durumu ortaya koyduktan sonra "bu kadrolara atanacak kişilerin bilgi, bilimsellik ve eğitimcilik becerileri açısından yeterli olması özel bir öneme sahiptir. Eğitici kadroyu oluşturan Şef ve Şef Yardımcıları, yalnızca çalıştıkları kurumu değil, tüm ülkeyi yakından etkileyen bir sorumluluk taşımaktadırlar"diyerek yapılan işin önemini vurgulamıştı.
Yapılan açıklamada; Sağlık Bakanı Doç.Dr.Osman Durmuş'un göreve başladığı dönemde, Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde değişiklikler yaparak doçent ve profesör olan hekimleri eğitim kadrolarına sınavsız atamanın yollarını açtığı ve bir kısmı daha önce yapılan şef ve şef yardımcılığı sınavlarına girip de başarısız olmuş hekimleri, hızla bu kadrolara atadığı ve sınava girmeden atanan bu hekimlerin bir kısmının aynı dönemde atandıkları hastanelerin başhekimliklerine getirildikleri, belirtilmişti.
Bundan sonra Tababet Uzmanlık yönetmeliğinin bir kez daha değiştirildiğini , merkezi yabancı dil sınavının Sağlık Bakanlığı tarafından da yapılmasına olanak tanınarak, acil bir dil sınavının yapıldığının ve bu sınava girenlerin yüzde 98'inin başarılı olduğunun kaydedildiği açıklamada; "Kamu Personeli Dil Sınavı'nda 40 puan alamayan kişilerin 90 puanla başarılı olduğu bir sınavla, yabancı dil engeline takılan kimileri kurtarıldı" ifadesine yer verilerek, bu sınavın da şaibeli bir sınav olduğu ortaya konmuştu.
Bilim Sınavı kalktı
Süreç içinde yazılı olarak yapılan Merkezi Bilim Sınavı'nın da ortadan kaldırıldığını işaret eden ATO Yönetim Kurulu, böylece keyfiyet yolunun açıldığını ve yapılan bir son değişiklikle, atama sürecinin üçüncü basamağını oluşturan bir jüri önündeki sözlü sınav aşamasına gelindiğini, ancak bu kez de; daha önce kura ile oluşturulan jürilerin Sağlık Bakanlığı'nca doğrudan atandığını vurguladı.
Belirli bir siyasal görüş
Jüri atamalarında, Sağlık Bakanlığı ile yakın ilişki içinde bulunan belirli bir siyasal görüşe mensup kişilerin tercih edileceğine dair spekülasyonların yaygınlaşması üzerine, bakanlıkla görüşülerek kaygıların iletildiğini ifade eden Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu, jüriler belirlendikten sonra da bu kaygıların pekiştiğini kaydetti.
Kazanacaklar önceden belli
"Hukuk dışı" kabul edilen sınavla ilgili tartışmalar, hekimler arasında sürerken, sınavlarla ilgili kimi söylentiler bu kez sınavın uygulaması hakkında kuşkular doğuruyor. Bazı hekimler sınav sırasında da bazı kayırmaların yapıldığını ileri sürüyorlar.
Yine ATO tarafından yapılan açıklamada şöyle denilmişti:
"Yine bu dönem içinde kadroların bir kısmının kendileri için açıldığını ifade ederek, sınava girecek diğer adaylara sınava girmemeleri doğrultusunda telkinde bulunan adaylar olduğu ,
"Bazı adayların jüri üyesi olabilecek niteliklere sahip hekimlere giderek, kendisine yardımcı olunması kaydı ile jüri üyesi olmasını sağlama vaatleri yaptığı, bazı hekimlerin sınava girmeden sınavı kazanacağına dair beyanlarda bulunduğuna ait spekülasyonlar mevcuttur. Jüriler ile ilgili spekülasyonların büyük oranda gerçekleşmesi, anılan spekülasyonların da gerçekleşeceğine dair kaygıları arttırmaktadır."
Danıştay Kararı'na rağmen
Ankara Tabip Odası'nın başvurusu üzerine Danıştay 5. Daire'nin aldığı yürütmeyi durdurma kararına karşın sınavın yapılması üzerine, hem TTB hem de ATO ve İstanbul Tabip Odaları yeniden birer açıklama yaparak durumu eleştirdiler ve kamuoyuna bilgi verdiler.
ATO'nun yaptığı 18 Ocak tarihli açıklamada durum şöyle değerlendiriliyordu:
" Sağlık Bakanlığı açık yargı kararlarına rağmen sınavı yaparak Anayasa ve yasalara aykırı hareket etmiştir. Kendini hukukun üstünde ve dışında görmüştür . Hatta TBMM'nin 11.1.2001 tarihinde yapılan oturumunda Isparta Milletvekili Ramazan Gül'ün, şeflik sınavları ile ilgili Sağlık Bakanı'na sorduğu soruya, Bakan, Meclis'i yanıltacak gerçek dışı cevaplar vermekte bir sakınca görmemiştir .
"Sağlık Bakanı Osman Durmuş, yürütmenin Ocak 2001'de durdurulduğunu söylüyor. Halbuki yürütme Aralık 2000'de durduruldu." .