Aslında paketlenen sağlığımıza, dolayısıyla bize verilen değer.
Uygulamanın amacı "hastanelerin performansını artırmak ve hastanelerin fatura işlemlerindeki iş yükünü azaltmak"mış.
Bakandan performans kriterleri
Son dönemde hastanelerde verilen hizmetlerde bu "performans" sözcüğü çok kullanılır oldu. Şimdiki Sağlık Bakanı nerden öğrendiyse ağzından düşürmüyor.
Onun düşüncesine göre çok hasta muayene etmek, çok tetkik yapmak, çok reçete ve çok ilaç yazmak, çok ameliyat yapmak performansın yüksek olmasının işareti.
Oysa sağlıkta hizmet sonuçla değerlendirilir. Başvuran hastanın sorununu ne kadar ve nasıl çözdünüz? Yaptığınız işlemin ona ne kadar zararı oldu? Sağlıklılık haline ne kadar geri döndü?
Ne kadar işten güçten kaldı? Daha ileriye gidersek, tanının doğruluğu, etkinliği, süresi söz konusudur. Bunların tümü işlemle değil, sonuçla ilgilidir.
Hasta artar, ücret azalır
Çin'de eskiden "çıplak ayaklı doktor"lar çalışırmış. Bölge temelinde hizmet veren bu doktorların ücretleri, hasta sayıları arttıkça azalırmış.
Çünkü bakılan hastanın artması, orada yaşayan insanların daha çok hastalanması anlamına alınır, daha çok hastalanmanın faturası da doktorlara çıkarılırmış.
Şimdi bizde başlanan model ise bunun tersine ve devletin yeterli para vermediği hekime yaptığı hizmet karşılığı alınan paradan daha çok pay vermeyi temel alıyor. Çünkü hekimler artık "bıçak kemiğe dayandı" deyip sokağa dökülmek üzereler.
Yapılmaya başlanan bu uygulamanın en temel çıkış noktası bu.
Mesela kalp ameliyatında
Çünkü bu uygulamayla artık tek tek tıbbi işlemler değil, bu tıbbi işlemlerin uygulandığı tanılar ve standart tedaviler fiyata temel alınacağı anlaşılıyor.
Paket fiyat, işlem sırasında kullanılması gerekli tıbbi ve cerrahi tüm sarf malzemelerini, anestezi dahil ilaç, ameliyat öncesi ve sonrası tetkik, tahlil, ameliyat ücreti, anestezi ücreti ve yatak ücreti dahil tüm giderleri kapsaması anlamına geliyor.
Yani diyelim kalp ameliyatı olacaksınız; operasyon öncesi ve sonrasında, operasyon işleminin dışında kurumun diğer birimlerince yapılan bir çok işlem var.
Ama bunların tümü o kalp operasyonu için yapıldığından, işlemlerin hepsi kalp ameliyatını yapan cerrahın hanesine puan olarak yazılacak.
Hastanenin laboratuar, anestezi vb. bir operasyonla ilgili çalışan diğer tüm birim ve çalışanları da operasyonu yapanın paketine girmiş oluyor. Amaç bu kadar açık. Eee o zaman doğal olarak her kalp cerrahı daha çok insana kalp operasyonu uygulamaya çalışacaktır.
Peki biz gerçekten bu operasyona gereksinimimiz olduğundan nasıl olacağız? Bu sorunun yanıtı Bakanda da, uygulamaya konulan modellerde de yok.
IMF isteyince
Onlar bir yandan da kendilerinin kontrol ve paralarını süreç içinde "iç" ettirip neredeyse iflaslarına yol açtıkları sosyal ve sağlık güvenlik kuruluşlarından çıkacak parayı düşünüyorlar.
Çünkü ekonomik politikaları kendilerine dikte ettiren, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi kuruluşlar bu tür sosyal harcamaların aynı zamanda kısılmasını istiyor.
"Paket uygulaması"yla, artık hastalardan ve sosyal güvenlik kurumlarından hiçbir isim altında ayrıca ücret talep edilmeyecekmiş.
Hasta rızasına ne oldu?
Bir de hasta boyutu var tabii. Yukarıdaki son cümleyle uygulama kamuoyuna sunulunca sanki hastaların ve kurumların lehine bir durummuş gibi algılanıyor. Oysa öyle değil. Çünkü tıpta "hastalık yok, hasta vardır" denir.
Herkesin hem kendisi bir beden ve vücut olarak özgün ve özeldir. Hastalıklar da öyledir. İki kez grip olursunuz ama başka başka seyreder. Sanki başka iki hastalık geçirdiğinizi düşünürsünüz. O nedenle hekimler "hastalık yok hasta var" derler.
Ama paket uygulaması bütün hastaları sanki birer insan değil de, birer robot ya da makineymiş, bütün hastalıkları da örneğin "karbüratör arızası" gibi kabul ediyor.
Klinik tabloların aynı olup olmaması bir yana bir hastanın bir işleme başlayınca sanki sonuna kadar gitmek zorunda olduğunu; yani vazgeçme hakkı olmadığını ortaya koyuyor. Oysa tıpta böyle bir şey yok. Tıbbın temeli her işlemin hastanın aydınlatılmış rızasına bağlı olmasını gerektiriyor.
Araç ve tamirci
Bir de kişinin özel bir durumu nedeniyle herhangi bir laboratuar incelemelerinin yinelenmesi gerektiğini; örneğin tomografinin yeniden çekileceğini düşünelim. O zaman ne olacak?
Muhtemelen karşılığı alınamayacak bir hizmet olduğu için yapılmayacak, yapılamayacak. Böylelikle yanlış ve gereksiz işlemler artacak.
Bir de uygulayanlar cephesi var. Sanki onlar da her hastasını kendi özel durumuna göre inceleyen, değerlendiren birer sağlıkçı değiller. Onlar hastanın ihtiyaçları yerine ellerindeki listede yer alanları yapacaklar.
Diğer yandan sanki tıp hiç gelişmiyor, ilerlemiyor? Bakanlık genelge yayınlayana kadar yeni tanı tedavi uygulanamayacak. Sağlık kuruluşlarını da sağlık hizmeti veren bir yer değil, bir imalathane sanıyorlar adeta. İnsanı sonunda araç, ona sağlık hizmeti sunanı da "tamirci" derecesine indirgediler ya; "Helal olsun".
Uygulamanın itirafı
Tabii bu uygulama bir de itiraf içeriyor aslında. Bu itiraf gerekçesinde yer alıyor. Demek ki Sağlık Kurumları bu uygulama öncesinde sadece hasta faturalarını şişirmek için gereksiz incelemeler, tetkikler, konsültasyonlar yapıyordu. Üstelik bunun hesabını soran, peşine düşen de yoktu. Tabii cezalandıran ya da cezalandırılan da....
Peki sağlığı denetleyecek olan devlet görevlileri nerede? Onlar sorunlar çıktıkça başka uygulamalara geçiyor. Neymiş efendim; "Özel hastanelerde de öyleymiş". Olmasın. Olmamasını sağlayın.
Devletin sosyal güvenlik kuruluşlarını söğüşlemek ya da çalıştırdığı personelin emeğinin karşılığını vermemek için bulunmuş yöntemleri neden uyguluyorsunuz?
İşlemlerin ücretleri yüksekse ya da haksızsa denetleyin ve yeniden düzenleyin. Yetki elinizde. Elinizdeki yetkiyi olumsuzlukları gidermek için değil, olumsuzluklara yol açmak ya da göz yummak için kullanacaksanız?
Paketin içindeki
İşin şaşılacak yanı haber çıktıktan sonraki günlerde hiç kimse karşıt bir düşünce açıklamadı. Herkes kulağının üstüne yatmış durumda.
Bizler yani hekimler ve hastalar, hatta örgütlerimiz birer insan ve sağlık hizmeti veren kişiler olduğumuzu ne zaman fark edeceğiz acaba? Yalnız aldığımız paranın azalmasını önlemek ya da onu arttırmak için çalışmak yetmiyor.
Bunu söyleyince "İşte size para, çalışın kazanın" diyorlar. Peki gerçekte yitirilen ne? İnsan ve insan onuru. Onları ise çoktan paketin içine koyduk bile. (MS/NM)