Haberin İngilizcesi için tıklayın
Okulların yeni eğitim ve öğretim dönemine ne zaman başlayacağına ilişkin belirsizlik devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Cengiz Mete, 3 Temmuz'da Anadolu Ajansı'na (AA) yaptığı açıklamada, 2020-2021 eğitim ve öğretim yılının 31 Ağustos'ta başlayacağını açıkladı.
Mete'nin yaptığı açıklamadan bir hafta sonra 9 Temmuz'da Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 31 Ağustos'ta okullarda açılmasına ilişkin "Bilim Kurulu'nun ortaya koyacağı veriler dikkate alındığında o tarihte açılıp açılmayacağını biz rahatlıkla işaret edebiliriz ama bugünden bunu söylememizin beklenmesi doğru değil" dedi.
Selçuk, 23 Temmuz akşamı katıldığı bir programda ise; bu kez 31 Ağustos tarihiyle ilgili "Onun hazırlığını yapıyoruz ve ona hazırız. Çok net. Her yerde normalleşmeden söz ederken, sinemalarda, çarşıda, pazarda, sokakta, sporda, sanatta vesaire, okullarla ilgili tümüyle bir kısıtın olması elbette söz konusu olmayacaktır" açıklamasında bulundu.
Peki, okullar ne zaman ve hangi koşullarda açılmalı? Veliler, halk sağlığı uzmanları ve sendikalar bu konuda ne düşünüyor?
Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin, Türk Tabipler Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Nilay Etiler ve Velider 1 Nolu Şube Yönetiminden Ömer Yılmaz, okulların açılmasıyla ilgili tartışmalara ilişkin bianet'e konuştular.
Aytekin: Öncelik sağlık hakkı olmalı
Okulların açılma sürecinin siyasal veya ekonomik gerekçeler üzerinden değil, bilimsel ölçüler, veriler üzerinden planlanması gerektiğini belirten Feray Aytekin, "Öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlık hakkı esas alınmalıdır. Öğrencilerin eğitim ve sağlık hakkı ile ilgili alınacak önlemler birbirinden ayrılmaz bir bütünlük içersinde değerlendirilmelidir. Salgının okullarda kontrol altına alınabileceği, herhangi bir sağlık riskine neden olmayacağı koşullarda ancak okullar açılmalıdır" dedi.
"Okullara ek bütçe aktarılmalı"
Sosyoekonomik eşitsizliklere dikkat çeken Aytekin, önerirlerini şöyle sıraladı: "Aynı kentin semtleri arasında dahi okullar arasında olanaklar açısından derin farklılıklar vardır.
*MEB' in, siyasi iktidarın acil olarak yapması gereken ek bütçe açıklamasının yapılmasıdır. Kamu kaynakları halkın kaynaklarıdır. Öğrencilerimiz için, eğitim ve bilim emekçileri için kullanılmalıdır.
*Öğretmen ataması yapılmalı, temizlik görevlisi, sağlık görevlisi atamaları yapılmalı, tüm okullar için yeterli temizlik malzemesi, dezenfektan, koruyucu malzemesi sağlanmalıdır. Tüm bu ihtiyaçların sağlanması da ancak ek bütçe ile mümkündür.
*Okulların açılma süreci eğitim sendikaları, sağlık örgütleri, veli örgütleri ile birlikte yürütülmelidir. Eğitim ve bilim emekçileri söz ve karar süreçlerinde yer almalıdır.
"Okul, derslik sayısı artırılmalı"
*Okul, okul türü, derslik sayısı yetersizdir. Varolan gerçeklikte sınıfta 1 metre veya 4 m' ye 1 öğrencinin yer alacağı bir kişisel mesafe açıklamalarının bir karşılığı yoktur. Okul, derslik sayısı artırılmalıdır.
*Öğrencilerin okullarda bulunacağı süre, ders, teneffüs süreleri, derslerin içerikleri vb. tüm başlıklara dair tüm süreçler eğitim sendikaları, öğretmenlerle birlikte yürütülmelidir.
*Salgının sürmesi,salgın yayılımının devam etmesi durumunda uzaktan eğitim; eğitimin tamamlayıcı bir unsuru olarak görülmeli, yüz yüze eğitimle eşitleyen bir algı ve süreç yürütülmemelidir. Dezavantajlı tüm kesimler desteklenmelidir. Yoksul öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi noktasında tüm gereksinimleri ücretsiz karşılanmalıdır."
Etiler: Hızlı bir patlama yaşanabilir
Prof. Dr. Nilay Etiler de okulların açılmasına salgının gidişatına göre karar verilmesi gerektiğini belirtti.
"Salgının kontrol altına alındığına dair epidemiyolojik ölçümlere bakılmalı, yayılmadığına dair verilerin olması gerekiyor" diyen Etiler, şöyle devam etti:
"Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un, okulların ne zaman açılacağına dair ikircikli konuşmasının ve kararsızlığının nedeni de salgının kontrol altında olmaması olabilir. Fakat okulları açma kararı alırken 20 milyon insanın bir anda hareketleneceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Hızlı bir patlama yaşanabilir.
Ayrıca çocuklar el hijyeni, sosyal mesafe ve solunum hijyenini sağlamakta zorluk yaşabilriler, çocuk oldukları için bunu kontrol edemeyebilirler. Bu durum da çok büyük risk barındırıyor."
"Okullar çok kalabalık"
Sağlık Bakanlığı'nın okullarda alacağı tedbirlere de değinen Prof. Dr. Etiler, okulların çok kalabalık olduğunu söyledi: " Okullarımız çok kalabalık, Sağlık Bakanı okullarda alınacak tedbirlerde 4 metre kareye bir öğrenci düşecek şekilde olduğunu söylemişti. Mevcut öğrenci sayısı ile belki dönüşümlü eğitim sağlanabilir. Maske dezenfektan bunları aileler temin etmekte zorlanabilirler, Bakanlığın bunu temin etmesi gerekiyor. Çocuklara, ailelere ve öğretmenlere çok iyi bir eğitim verilmesi gerekiyor.
Çocuklarda belirti vermeden vakalar atlatıyor, ancak evde 65 üstü insanlar varsa riske girecek. Açılmamasını da söyleyemeyiz, çocukların eğitim hakkının engellemek olur. Ama her şeyin düşünülmesi gerekiyor, her koşulda Türkiye nüfusunun dörtte birinin hareketlenmesinden bahsediyoruz. Pandemi kısa vadeli değil, kısa sürede atlatacak gibi görünmüyoruz. Dolayısıyla yeni normal koşullarında okulların açılması için çok iyi bir organizyon gerekiyor."
"Yerel yönetimler sürece katılmalı"
Kamusal kaynakların harekete konulması lazım. İyi önlemlerle, yerel yönetimlerle işbirliği sağlanarak, her ilin pandemi kurulları görev almalı. Öğrenci sayılarının fazla olduğu İstanbul, Gaziantep, Ankara, Şırnak, Şanlıurfa gibi derslik başına düşen öğrenci sayısının yüksek olduğu illerde, il pandemi kurulları buna göre önlem alabilir, yeni planlamalara gidilebilir.
Yılmaz: Belirsizlik kaygı yaratıyor
Ömer Yılmaz ise; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un salgının ilk ayından sonra sürekli okulların açılış tarihiyle ilgili bir tarih verdiğini söyledi.
Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavlarının (YKS) tarihinde de bir belirsizlik yaşatıldığını hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi: Yapılan değişikliklerle öğrencilere ve biz velilere büyük kaygı yaşattılar. Okulların açılışıyla ilgili de aynı belirsizlik yaratılarak toplumu tekrar kaygılara sevketmemek gerekir.
"Neler yapılacağını bilmek istiyoruz"
Son olarak 31 Ağustos'ta açılacağı yönünde açıklama yaptı. Ancak hemen sonra 'mevzuat gereği tarih belirtiyoruz, şartlara göre' dedi. Biz bundan ziyade neler yapılacağını bilmek istiyoruz. Bakanlık sınıfları ikiye bölerek sabahçı/öğlenci uygulaması yapacak deniyor. Bu bazı öğretmenlere iletilmiş. Bu uygulama mümkün değil.
Çünkü zaten okulların büyük çoğunluğunda sabahçı-öğlenci şeklinde ikili eğitim yapılıyor. Buna nasıl bir çözüm getirecekler sorulmalı. Bakanlıık okul yapıldığına ilişkin açıklama yapmadı. Öğretmen ataması yapıldı mı fiziksel mesafeyi çocuklarda nasıl sağlayacaklar? Bu sorularla bakanlığın pandemi sürecine hazır olup olmadıkları belirlenmeli. Çünkü veliler oldukça kaygılı.Bu sorular çoğaltılabilir."