Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Diyarbakır Tabip Odası (DTO), koronavirüs salgını ile ilgili hazırladığı haziran ayı raporunu açıkladı.
DTO’nun internet sitesinden açıklanan raporda, Diyarbakır’da 155 sağlık çalışanının enfekte olduğu belirtildi. DTO, “PCR pozitif dahi olsa hasta kişilerle temaslıların filyasyonlarının yapılması kısıtlanmıştır” denildi.
Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından veriler paylaşılmadığı için kentteki vaka ve ölüm oranlarını net olarak bilinmediği dikkat çekilen raporda özetle şu ifadelere yer verildi:
“Sürecin en başından beri şeffaf bir yönetim biçimi sergilenmediği, salgına ilişkin epidemiyolojik veriler paylaşılmadığı için tüm ülke genelindeki vakaların dağılımını bilmediğimiz gibi Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından veriler paylaşılmadığı için ilimizdeki test pozitif ve olası Covid-19 vakası ve ölüm sayılarını da bilemiyoruz.
"Şu an 205 hasta var"
“Ancak önlemlerin gevşemesiyle birlikte son 2-3 haftada ilimizde vakaların yeniden çok hızlı bir şekilde arttığı gözlemlenmektedir. Sağlık bakanının 17 Haziran’da yaptığı açıklamada Diyarbakır’da günlük vaka sayısının 100 civarında olduğu ve Diyarbakır valisinin 20 Haziran’da yaptığı açıklamaya göre ise Diyarbakır’da 54 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği, 20’si yoğun bakım ve 6’sı entübe olmak üzere 205 yatan hasta olduğu bildirilmiştir.
"Bayram sonrası hasta yatışı hızlandı"
Yaşamını yitirenlerin yaş ortalaması ise 72 olarak belirtmiştir. Ancak bizim hastanelerde çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız verilere göre Diyarbakır’da Covid nedeniyle hasta yatışı ve taburcular bayram sonrası hızlanmış olup, günlük değişkenlik göstermekle birlikte kamu ve özel hastanelerde yatarak tedavi gören hasta sayısının 250-300 arasında değiştiği yönündedir.
Hastalığın yeniden tırmanışa geçmesiyle birlikte enfekte sağlıkçı sayısında da hızlı bir artış izlenmiştir. Diyarbakır’da 24 Haziran 2020 itibariyle tespit edebildiğimiz Covid-19 testi pozitif sağlıkçı sayısı 155, vefat sayısı 1’dir (35 hekim, 74 hemşire, 23 personel, 7 anestezi teknikeri, 5 otomasyon görevlisi, 3 radyoloji teknikeri. 3 paramedik, 2 sekreter, 1 çevre sağlığı teknisyeni (vefat), 1 laborant, 1 sosyal hizmet uzmanı).
“Ek yoğun bakıma ihtiyaç var”
Her iki hastanede şuan itibariyle yatak sıkıntısı olmamakla birlikte üniversite hastanesinde ek yoğun bakım ihtiyacının olduğu belirtilmektedir. Mevcut iki hastanede yatak sorunu olmamakla birlikte İl Sağlık Müdürlüğü’nce 20 Haziran itibariyle yedek pandemi listesinde bulunan hastanelerinde pandemi hastanesi olarak kullanılacağı bildirilmiştir.
Alınan bu kararla birlikte ilimizdeki tüm hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiştir. Bu karar sonrası kamu hastanelerinde hasta yatırılmasına yönelik bir direnç geliştirildiği, kamuda yer olmadığı gerekçesiyle 112 aracılığıyla özel hastanelere hasta yönlendirmelerinin arttığı bildirilmektedir.
Vakaların artmasıyla birlikte ilimizde PCR testi ihtiyacı da artmıştır. Ancak önceki aylara göre test sonuçlarının çok daha geç sonuçlandığı, bunun 3 güne kadar uzayabildiği gözlenmektedir. İlimizde Gazi Yaşargil EAH ve DÜTF Hastanelerinde toplamda günlük yaklaşık 1300-1350 civarı test çalışılmaktadır.
“Test kapasitesi artırılmalı”
“Yapılması gereken sağlık çalışanları gibi riskli alanlarda çalışan ve hastalık saptanan kişilerle temas etmiş kişilere test uygulanmasıdır. Salgında yaşanan yönetim/yönetememe krizi test olanakların kullanımına da yansımış, testlerin bir yandan gereksiz kullanımının önü açılırken, PCR Pozitif dahi olsa hasta kişilerle temaslıların filyasyonlarının yapılması kısıtlanmıştır.
Temas öyküsü olanların hepsinden değil sadece, 50 yaş üzeri, semptomu veya kronik hastalığı olanlara test yapılmaya başlanmıştır. Salgına ilişkin sürekli olumlu rakam ve oranlar paylaşılarak gerçekçi olmayan bir başarı algısı yaratılsa da salgın tehlikesi devam etmektedir. Bu nedenle ilimizdeki test kapasitesinin artırılması gerekmektedir."
Demir: Sağlık çalışanları yorulduRapora ilişkin bianet'e değerlendirmede bulunan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, tedbirlerin gevşetilmesiyle birlikte halkta ciddi bir rehavet olduğunu hatırlattı. Demir, şöyle devam etti: "İş yerlerinde, toplu taşıma araçlarında ve sokaklarda salgının başındaki titizliğe özen gösterilmiyor, maske takılmıyor ve fiziksel mesafeye uyulmuyor. "Bu yükselişi sadece halkın rahatlamasıyla açıklayamayız elbette ama bu salgın bugünden yarına hayatımızdan çıkmayacak. Bu nedenle toplumun dikkat etmesi gereken bir takım hijyen kuraları var. Maske kullanımı, kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmamak gibi. "Vakalar arttıkça sağlık çalışanları riske giriyor"Bunun yanı sıra kamu otoritesine düşen görevler var. Bilimsel verilere göre, il il vaka sayılarına göre kararlar alınmalı ve hızlıca uygulamaya konulmalı. Toplum hastanelerde yaşananlara tanıklık etmiyor, salgını sadece sayılar üzerinden değerlendiriyor. Ancak şunu unutmamak gerekiyor her bir vaka aynı zamanda sağlık çalışanlarını da büyük riske sokuyor. Bugün 155 enfekte arkadaşımız var. Vaka sayıları arttıkça bu sayı da artacaktır. Bu üç aylık süreç sağlık çalışanlarını hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok yordu ve ağır tahribatlar yarattı. Bu nedenle sağlık çalışanlarının çalışma koşulları da bir kez daha ele alınmalı." Güldiken: Sağlıkçılar kendini güvende hissetmiyorSES Amed Şube Eşbaşkanı Psikolog Şiyar Güldiken de rapora ilişkin şunları söyledi: "Bu ülkenin sağlıkçılarının hepsi aynı gemideler, ayrıştırmamaları gerekiyor. Ama İl pandemi kurullarında da Sağlık Bakanlığı'nın oluşturduğu Bilim Kurulun'da da sağlıkçıların meslek örgütlerine yer verilmedi. Birlikte çözüm üretmek istemediklerini gösterdiler. Ortak çözümler üretmek istemedikleri için de hala salgının birinci dalgasıyla mücadele ediyoruz. "Dışlanmış hissediyorlar""Salgının ilk başladığı süreçte okulların tatil edilmesi, 18 yaş altı ve 65 yaş üstününün sokağa çıkmalarının yasaklanması doğru kararladı. Ancak Sağlık Bakanı salgından 20 gün sonra hekim gibi değil, siyasetçi gibi davrandı özellikle 1 Haziran sonra alınan "normalleş" kararı bunun göstergesidir. Halk sağlığı değil, ekonomik kaygılar önceliğe koyuldu. Bu kararın sonucunda da ölümler ve vakalar artıyor. Başarı öyküsü yaratılmaya çalışılıyor, ama başarı olmadığını görüyoruz. Vakaların artması toplum sağlığını tehdit ettiği kadar sağlık çalışanlarına da iş yükü olarak geri dönüyor. Ağır koşullarda çalışan sağlık çalışanları kendileri dışlanmış hissediyor. Bakan, üst sınırdan ücretlendirme yapılacak dedi. Ancak bu yapılmadı, ayrıca bu söylemler toplumun gözünde de sağlıkçıları hedefe koyuyor. "Hedef haline getiriliyorlar"Bir hemşire arkadaşımız, hastasını ziyarete gelen hasta yakınına maske takmasını söylüyor. Hem kendisini hem de sağlıkçıları riske attığını, hasta sayısı arttıkça daha çok çalışmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Hasta yakını kendisine "İki kat maaş alıyorsunuz, çalışacaksınız tabi" diyor. Sağlık çalışanları kendini güvende hissetmiyor. Sağlık çalışanları tükenme aşamasında ve tükendiler, başından beri söylüyoruz, atanmamış mezunların, ihraç edilen sağlık çalışanlarının, bir an önce göreve başlatılmaları gerekiyor ve iş yükünün azaltılması gerekiyor. |
(RT)