Fotoğraflar: SES
“10 yıldır sözleşmeli olarak çalışıyorum. 10 yıl önce 2 bin TL maaş alıyordum, şu an 2 bin 500 TL alıyorum. Aylık 140 saat değil, 168 saat çalışıyorum.
Radyoloji çalışanları, radyasyon nedeniyle günde 7 saatten fazla çalışmaması gerekiyor. Ama biz bunu geçiyoruz. Buna itiraz ettiğimde de bırak git istersen deniliyor.” Tükiye'de sayısı yaklaşık olarak 90 bini bulan 4/B'li sağlık emekçilerinden sadece biri olan İ. K. sözleşmeli çalıştırılma sisteminin adaletsizliğini bu sözlerle anlatıyor.
"Sözleşme ile tehdit edilip daha çok çalıştırılıyoruz"
Bir devlet hastanesinde radyoloji teknisyeni olarak çalışıyor. Özellikle koronavirüs döneminde güvencesiz çalıştırılmanın acısını çok daha fazla gördüğünü söylüyor. Pandemi sürecinde günde 300-400 hastanın filmini çektiğini ancak ek ücret alamadığını belirtiyor: "Bunu ifade etsek de sonuç değişmedi. Çok daha fazla çalıştık, kuru bir teşekkürden fazlasını alamadık.
“Daha fazla çalıştırılıp daha fazla radyasyona maruz kalıyoruz, ama emeğimiz görülmüyor, üstüne psikolojik olarak çöküyoruz. Sürekli sözleşme ile tehdit edilip daha çok çalıştırılıyoruz. Taşeronum ve bu bana karşı silah gibi kullanılıyor. Maaşım da kadrolularla yarı yarıya farklı.
“Zaten kapıda bir sürü işsiz radyoloji teknisyeni olduğunu bildikleri için çok daha rahat davranıyorlar. Böyle giderse daha fazla devam etmeyeceğim ve bırakacağım. Ne gelecek güvencem var, ne de iş de huzurum.”
"Değerimiz yokmuş"
M. D. ise İstanbul’daki bir üniversite hastanesinde 10 yıldır özel güvenlik olarak çalışıyor. Özellikle sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı gösterdikleri emeğe vurgu yapıyor:
“Hastaneye gelen hasta ilk bizi görür, ilk biz karşılaşırız. Hastanede sağlık çalışanına ya da bir hastaya herhangi bir şiddet olayına en öndeyiz. Kaç arkadaşımız öldü, kaçı yaralandı ama görülmüyor.
Sağlık sisteminin bir parçasıyız ama böyle görülmediğimiz, hiçbir değerimizin olmadığını pandemi sürecinde bir kez daha gördük.
"Pandemi ayrım yapmadı ama Bakan yaptı"
Pandemi hiç kimseye ayrı yapmadı ama Sağlık Bakanı bizlere ayrım yaptı. Bizler sağlık çalışanı olarak görülmedik. Ek ödemelerden faydalanamadık.
Dilekçeler verdiğimiz halde faydalanamayacağımız söylendi. Çünkü sağlık çalışanı değilmişiz. Sağlık çalışanı olarak görülmedik ama pandemide verdiğimiz mücadele için yazılı bir teşekkür ettiler.
Pandemi öncesinde olduğu gibi pandemi sürecinde de kadrolularla taşeronlar arasında ayrım yapılıyor. Sesimizi çıkarmayacağımız düşünülerek daha fazla çalıştırılıyoruz.
Ben daha önce de sendikalı olduğum için baskıya maruz kaldım. Geçici görevlendirme adıyla 4 ay başka bir yere gönderildim.
Başka bir sorunumuz da yemek saatimiz çalışma saatimizden düşürülüyor. Bir saat çay bir saat yemek saatimiz var. Ama çalışma saatimiz 11 saatten hesaplanıyor. Köle gibi çalıştırılıyoruz."
"Sözleşmeli sağlık çalışanlarının özlük hakkı yok"Sağlık sektöründe taşeron ve güvencesiz çalıştırılmaya karşı uzun yıllardır mücadele eden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şube Eşbaşkanı Abuzer Aslan, 4/B sözleşmeli çalışan ve 4/D, taşeron çalışanların yaşadığı sorunları şöyle sıraladı: "Sözleşmeli personelin tam anlamıyla eş durumu tayin hakkı yok. Sözleşmeli çalışan eğitim durumu mazeretiyle tayin olamıyor. Birçok özlük hakkından mahrum bırakılıyor. Sözleşmelilerin nöbet ücretinden yüzde 14, SGK kesintisi yapılmaktadır. Kadrolu memurdan önce vergi dilimine girip kadrolu memurdan daha çok vergi ödüyorlar. "Bütün sağlıkçılar 4/A kadorusuna geçirilsin"Bizim talebimiz, sağlık alanındaki personel yetersizliği derhal giderilmeli, çünkü bu bahane edilerek taşeron, sözleşmeli arakadaşlarımız daha fazla çalıştırılıyor. Yeni atamalar kadrolu, güvenceli yapılmalı, 4B 4C 4D sözleşmeli, taşeron, ücretli, istihdam modelleri ile çalıştırılan bütün sağlık 4A kadrosuna geçirilsin istiyoruz." "Güvenceli çalışma tüm sağlıkçıların hakkı"SES İstanbul Şubeleri ve Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği bugün Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi önünde konuya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamayı yapan SES Anadolu Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Diren Doğan, şunları söyledi: "Sağlık hizmetinin ayrıştırılmasının en büyük mağduriyetini pandemi sürecinde yaşadık. 4D'li sağlık işçisi çalışanlar ve taşeron çalışanlar yaptığımız işin büyük kısmını sırtlamalarına rağmen performans ödemesinden bir kuruş bile faydalanamadılar. "Sağlık hizmetinin bölünüp parçalanması ve taşeron şirketler aracılığıyla yürütülmesi, sağlık hizmetinin doğasına aykırıdır. Sağlık hizmetlerinde süreklilik, bütünlük ve istikrar esastır; güvenceli çalışma tüm sağlık emekçilerinin hakkıdır. "Yoksulluk sınırı üzerinde ücret istiyoruz"Sağlık alanında başta taşeron işçileri olmak üzere, taşeron, sözleşmeli, vekil ayrımı yapılmadan güvencesiz biçimde istihdam edilen tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri kadrolu statüde güvenceli çalıştırılmalıdır. Yoksulluk sınırı üzerine çekilmiş temel ücret istiyoruz. 3600 ek gösterge hakkımız artık hayata geçirilmelidir. Pandemi sürecinde yaşanan performans ödemleri sırasındaki adaletsizlikler giderilmelidir. Çok riskli iş kolu çalışanıyız ve yıpranma hakkımız 5 yıla 1 yıl şeklinde düzenlenmelidir." |
(RT)