Fotoğraf: AA
Salgın nedeniyle mart ayında kapatılan kreş ve gündüz bakımevlerinin 1 Haziran itibariyle açılacağının duyurulmasının ardından anne- babaların konuyla ilgili farklı endişeleri söz konusu. Kreşe göndermek istemeyenler de var, işe gittikleri ve çocuklarını emanet edecek biri olmadığı için okula gönderecek olan da. Kimisi de çocuğunun kreşe devam etmelerinin travma riskinden koruduğundan yana.
Çocukları farklı kurumların kreşlerine devam eden ebeveynler neler söylüyor?
"Ben bu süreçte evde olduğum için çocuğumu kreşe göndermeyeceğim" diyen İlknur Aydın:
"Ama evde olmasam bile imkanlarımızı zorlar göndermezdim. Şu an ikinci bir dalga olacağını düşünenlerdenim. Ayrıca çocukların dışarı bile çıkmaları yasakken okullar nasıl olacak. Keşke devletimiz daha korumacı olsaydı ve çalışan ebeveynleri ücretli idari izinli sayabilselerdi."
"Kimse gitmeyeceği için oyun oynayacak arkadaşı da olmayacak zaten"
4,5 yaşındaki Poyraz'ın annesi Nurdan Yılmaz ise çevresinde kimsenin çocuğunu kreşe göndermediğini aktardı.
"Zaten bu süreç tamamen bitmeden Poyraz da gitmeyecek. Eylülde tekrar devam edeceğiz. Biz bu süreçte evdeydik diğer çocuklar aileleri ya da akrabalarından koronavirüse yakalanan var mı, yok mu bilmiyoruz ya da herkes gerçekten gerekli hijyeni gösteriyor mu bilemiyoruz. Bu yüzden normal hayata dönmek için biraz daha beklemek istiyoruz. Öğretmeniyle görüşmede hiç öğrenci olmadığını da belirttiler. Zaten göndermek istesem de kimse yok oyun oynayacak arkadaşı, kendi de gitmek istemez."
"Belki birkaç gün yıllık izinle evde ben bakarım"
Funda Çolakoğlu ise adliyede çalışan bir anne. Daha önce 15 Haziran'da kreşlerin açılacağının duyurulduğunu hatırlatıyor:
"İşe dönme durumunda çocuğuma bakacak kimse olmaması nedeniyle işe gitmem durumunda okula göndereceğim konusunda kuruma bilgi vermiştim. Şu an 1 Haziran için bilgi almadım ama 1 hafta önce 15 Haziran kesindi. 1 Haziran'da açılırsa da göndereceğim çünkü işte olmak zorunda kalacağım. Oğlumun okul arkadaşlarının çoğu göndermeyeceklerini kuruma bildirdi. Mesela onlar ya çalışmıyor ya da risk grubunda olmayan destekçileri var. Kreşlerde alınacak önlemler ile ilgili açıkçası bilgi sahibi değilim ama bizim kreşte çocuk sayısı zaten çoğu çocuk gelmiyecegi için az olacaktır. Belki birkaç gün yıllık izinle evde ben bakarım. Ülke genelindeki önlemler beni şaşırttı, hızlı oldu sanki."
"İlişkileri bıçak gibi kesildi, bu travma sebebi"
6 yaşındaki Aden'in annesi Gülşah Şahsıvar Emiralioğlu ise farklı görüşte. Kreşten gelen bilgilendirmeyle 6 yaşındakilerin mezun edildiği bilgisinin geldiğini aktarıyor. Aden belediyeye bağlı bir kreşe gidiyor. Şahsıvar Emiralioğlu, çocukların ilişkilerinin kesilmişolmasının ayrı bir travma yaratacağından endişe duyuyor.
"Açılırsa gönderirim diye düşünüyordum. İlişkileri, düzenleri bıçak gibi kesildi ve bir daha birbirlerini göremeyecekler. Bu sosyal travma sebebi çocuklar için, vedalaşmak için bir süre tanınmalı en azından. Çocuk psikolojisini düşünen her eğitimci bunun doğru olmadığını bilir ve insiyatif kullanarak istisna yaratır. 6 yaşlar mezun durumunda oldukları için farklılar, bir daha görmeyecekler birbirlerini. Bunun hayat boyu sebep olacağı travma, biyolojik travma riskinden daha büyüktür ki bu risk bazı tedbirle önlenebilir."
Özel bir kuruma devam eden Cemre'nin annesi Sinem ise kreşlerinin açılmak için üst yazı beklediklerini ancak hazırlıklara da başladıklarını aktarıyor. Kreşin açılması durumunda ise Cemre'yi göndermemekten yana.
"Daha çok erken"
"Etrafımdakilerden ofise gitmek zorunda olmayanlar bu fikirde ama ofisi açılanlar gönderecek sanırım.
"Okul bize çocukların okulda maske veya siperlik takması gerektiği, fakat bu yaş grubunda bunun pek mümkün olmaması sebebiyle günde maksimum 3 saat okulda kalmalarının planlandığını bildirdi. Bunun yanında okulda yemek pişmeyeceği, atıştırmalıkları herkesin evden getireceğini ve paylaşmadan yemelerine dikkat edileceğini söylediler. Veliler genel olarak pek memnun kalmadılar bu plandan. Bu sebeple anket yapıldı. Henüz sonucu bildirmediler. Anne-baba çalışmak zorunda olan ve bakıcı/büyükanne desteği alamayan aileler için 3 saat çok kısa bir süre. Bir taraftan da henüz çok erken... Sağlık ve Eğitim bakanlıklarının nasıl bir manzara çizeceği de beklenmeli. Eylül için ne gibi koşullar içinde olacağımızı bilmiyoruz ve bakanlıkların hangi şartları zorunlu kılacağını da bilmiyoruz. Ben çalışmadığım için yazın okula göndermeyi düşünmüyorum. Hem daha çok erken hem de bu sıcaklarda mecbur olmadıkça okula gitmelerinin gereksiz olduğunu düşünüyorum.
Akranlarıyla sosyalleşmesini aile olarak biz organize etmeye çalışıyoruz. Hastalığın seyri bugün olduğu gibi olumlu yönde devam ederse eylül ayında normal saatlerinde maskesiz/siperliksiz okula başlamasını uygun buluyorum. Bir ikinci dalga olup olmayacağından emin olmak gerekir okulların açılmasından önce. Kapıda her gün ateş ölçüleceği vs. gibi şeyler de konuşuluyor. Eğer ikinci bir dalga olmazsa çocuklarda daha fazla travma yaratmadan huzurlu bir şekilde okula dönmelerinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ben MEB'e bağlı olanlarının değil, Aile Bakanlığı'na bağlı kreşlerin kamu çalışanlarına yönelik açılacağını düşünüyorum. Eğer işler yolunda giderse MEB'e bağlı okullarda belki yaz okulu uygulaması yapılabilir hazirandan sonra. Ama o bir sonraki pakette açıklanacaktır."
"Kreşlerde nasıl bir prosedür izlenecek bilmiyoruz"
11 Mart'ta ilk koronavirüs vaka açıklanmasının ardından 5 yaşındaki oğlu Deniz'i kreşe ve 10 yaşındaki kızı Dicle'yi de okula göndermediklerini söyleyen Osman İşçi ise 27 Mayıs'ta açıklanan "normalleşme" çerçevesinde kreşlerin açılması kararına rağmen Deniz'i kreşe göndermeyeceklerini söyledi.
"Bu noktadaki kararımızı etkileyen 2 olumsuz faktör ve 1 avantajımız var;
Olumsuz iç faktör, Deniz'in ve yaşıtlarının kendi hijyenine dikkat edebilmesine dair zorluklar. Farkında olmadan ellerini ağzına, burnuna ve gözüne götürme vb. alışkanlıkları veya sınıftaki çocukların dokunma riski.
Olumsuz dış faktör ise, koronavirüs vakası ortaya çıktığı andan itibaren dünya genelinde hükümetlerin ve bilhassa sağlık bakanlıklarının aldığı önlemlerin yetersizliğine ve yine önlemlerin alınma, toplumla paylaşılma süreçlerinin şeffaf, katılımcı ve olmadığına dair eleştiriler bulunuyor. Türkiye'de durum da bu kapsamdaki eleştirilerden azade değil. Vakaların ortadan kalkmadığı bir ortada "normalleşme" takviminin açılması bir yurttaş olarak bana güven vermiyor. Kreşlerde nasıl bir prosedür izleneceği, yeterli hijyen malzemesinin olup olmayacağı, öğretmenler ve diğer görevliler için maske, kişisel koruyucu ekipman vb. ihtiyaçların karşılanıp karşılanmayacağı konusunda bir tatmin edici bilgi paylaşılmadı."
İşçi avantajı ise şöyle açıklıyor:
"Deniz'e bakabilecek bir anneannesinin olması. Aksi takdirde çalışan anne-baba olarak ya maddi olanaklarımızı zorlayarak bakıcı tutacaktık ya da bu koşullara rağmen kreşe gönderecektik."
(AÖ)