Koronavirüs günlerinde okullarından, arkadaşlarından, parklarından uzaklaşarak eve kapanmak zorunda kalan çocuklar, yaşanan sürece dair en çok merak ettikleri konularla ilgili sorular sordu. Alanında uzman bilim insanları, doktorlar, akademisyenler, yazarlar, oyuncular ve avukatlar yanıtladı.
Çocuklar muhteşem sorular sorar: Deniz neden mavidir? Hayvanlar neden konuşamaz? Niye zıpladığımda havada kalamıyorum? Çoğu zaman nasıl cevap vereceğimizi, meraklarını nasıl gidereceğimizi bilemeyiz. Hatta bazen doğru yanıtları bile bilmeyiz ya da çoktan unutmuşuzdur. Bu yüzden çocukların sorduğu soruları cevaplamak hep güç olmuştur.
Çin’de başlayarak tüm dünyaya yayılan koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte, konfor alanımızın çok uzağında, ön göremediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte çocukların sorularına cevap verebilmek de iyice zorlaştı. Bir yandan tutturduğumuz düzenimizin bozulmasını önlemeye çalışıp bir yandan da gelecek kaygısıyla boğuşurken, artık hepimiz bir çocuk merakında her gün dünyada olup bitenleri anlamaya çalışıyoruz.
“Nasıl bu hale geldik? İnsanlar neden yarasa yemiş? Ne zaman parka gidebileceğim? Ne zaman özgür olacağım? Evde ne yapacağım?”
Bu soruları ben değil, 7-8 yaşlarındaki çocuklar sordu ama cevapları ben de en az onlar kadar merak ediyorum. Koronavirüs günlerinde okullarından, arkadaşlarından, parklarından uzaklaşarak eve kapanmak zorunda kalan çocuklar yaşanan sürece dair en çok merak ettiklerini sordu. Alanında uzman bilim insanları, doktorlar, akademisyenler, yazarlar, oyuncular ve avukatlar da yanıtladı.
"Çocuklar Soruyor Büyükler Yanıtlıyor" yazılarının birincisinde video ile çocuklara Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Doç. Dr. Burak Özçetin, yazar Burcu Aktaş, Asst. Prof. Emrah Altındiş ve Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Uzmanı Ceren Suntekin cevap verdi.
İşte çocukların koronavirüs, salgın ve diğer her şey hakkında merak ettikleri. Yetişkinlerin bile doğru soruları soramadığı, bilgi kirliliği ve hurafelerle dolu bir ortamda, çocukların kendi ifadeleriyle sordukları soruların hepimizi bilimselliğe biraz daha yaklaştırması umuduyla.
“Virüs neden yarasadan geldi?”
7 yaşındaki Berra sordu, Sinirbilim ve Genetik Uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl yanıtladı: “Bugün Covid-19 hastalığına neden olan koronavirüs, çok eski zamanlardan beri dünyada var. İnsandan önce de dünyada olan ve genelde kuşlar ile memelileri enfekte eden koronavirüsler, yaşamak için bazı canlıların vücuduna girmek zorunda. Yarasa da bu canlılardan biri ancak bilim insanları hâlâ bu virüsün yarasa kaynaklı olup olmadığını bilmiyor. Yarasalarda bu virüse benzer bir virüs var ama aynısı değil, benzeri...”
"Eski özgür günlerimize ne zaman kavuşacağız?"
2. sınıf öğrencisi Metehan sordu, Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Burak Özçetin yanıtladı: “Sokaklarda olamamamız, dışarıya çıkamamamız, parklara gidemiyor olmamız özgür olmadığımız anlamına gelmiyor. Madem evlerimizdeyiz, o zaman içerideki vaktimizi olabildiğince özgür, yaratıcı, eğlenceli geçirmenin yollarını bulmak için harcamamız çok daha önemli. Belki de bu süreci ailemizle, kitaplarımıza, derslerimizle, izlemek istediğimiz filmlerle, çizgi filmlerle kendimizi ve iç dünyamızı zenginleştirmek, yeni maceralara atılmak için bir fırsata dönüştürebiliriz...”
"Evde nasıl zaman geçiririz?"
2. sınıf öğrencisi Aslan Çınar Akçiçek sordu, yazar Burcu Aktaş yanıtladı: "Yedi gün boyunca evde olanları gözlemleyip, notlar alıp haftalık bir gazete çıkarabilirsiniz. Aklınıza gelebilecek her şey bir haber ya da bir hikâye olabilir. Bazı haberleri sadece yazıyla, bazılarını da hem resim hem yazıyla anlatabilirsiniz. Bunun yanı sıra ufkunuzu genişletecek kitaplar okuyabilirsiniz. Pınar Öğünç'ün can sıkıntısı hakkında ilham verici hikâye kitabı Cotturuk Defterleri'ni ve farklılıklar üzerine yazılmış en yaratıcı metinlerden biri olan İtalyan yazar Marco Viale'den Mavi Kurtlar Kenti'ni öneririm..."
"Bilim insanları neden evlerinde çalışmıyor?"
2. sınıf öğrencisi Deniz Elhan sordu, Boston College University Biyoloji Bölümü’nden Asst. Prof. Emrah Altındiş yanıtladı: “Bilim insanları olarak çok özel araçlara ihtiyaçlarımız oluyor ve bunları laboratuvarlarda tutuyoruz, evlerimize getiremiyoruz. Türkiye’dekiler de dahil, koronavirüs üzerinde çalışan bilim insanları bu laboratuvarlarda ilaç ve aşı, geliştirmek için gece gündüz çalışıyor. Bilimi düşünürken ülke sınırları ile düşünmemek gerek. Tüm dünyada bilim insanları şu an her yeni bulguyu birbirleriyle paylaşıyor. Bilimde dil, din, sınır, ırk, milliyet yoktur, sadece doğrular ve bunların uluslararası olarak paylaşılması vardır...”
“Neden bu haldeyiz?”
2. Sınıf öğrencisi Alya Hacıoğlu sordu, Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Uzmanı Ceren Suntekin yanıtladı: “Şu an bu halde olmamızın nedeni biziz aslında. Çünkü biz insanlar doğayı maalesef çok kötü bir hale getirdik. Bu virüs bir anda ortaya çıkmadı, insanlar olarak canlıların doğal yaşam alanlarını istila ettiğimiz, onlara zarar verdiğimiz için bu virüsle karşı karşıya kaldık. Bundan sonra yapmamız gereken doğaya, iklime, doğal hayata saygı duymak olmalı...”
Teşekkür
"Çocuklar Soruyor Büyükler Yanıtlıyor" yazıları için sorularını gönderen 1. sınıf öğrencisi Liyan Demirel ve 2. Sınıf öğrencileri Berra Kurtulmuş, Metehan, Aslan Çınar, Deniz Elhan, Hanzade Alya Hacıoğlu Nehir Alev, Emre, Burçak, Aleks, Jasmin Doğa, Kutad, Alya Su, Melis Su ve Yunus ile öğretmenleri Ozan Fındık'a çok teşekkür ederiz. Her zaman bir çocuk merakında kalmaları dileğiyle...
Vizontele Tuuba’nın ‘Mahmut Abi’si Mahmut Duran, hayatını kaybetti
“Ben Mahmut Duran değilim, Qîro’yum! Bu ismi küçüklüğümde ailem takmıştı. Çünkü hep isyankârdım, direngendim, mücadeleciydim. Qîro, Kürtçede zift, katran, kara ve direngen demek.”
Yılmaz Erdoğan’ın yönetmenliğini üstlendiği “Vizontele Tuuba” (2004) filminde “Mahmut Abi” karakterine ilham veren devrimci Mahmut Duran, dün (13 Nisan) hayatını kaybetti.
Duran’ın vefat haberini duyuran gazeteci İrfan Aktan, şöyle dedi:
“12 Eylül Diyarbakır zindanının direnişçisi, Hakkâri'nin efsanevi devrimcisi, Vizontele Tuuba filminde ‘Mahmut Abi’ karakterine ilham veren Mahmut Duran'ı, nam-ı diğer Qîro'yu (Kara-Zift) kaybettik.”
Uzun süredir kanser tedavisi gören Duran'ın cenazesi, memleketi Hakkâri'de defnedilecek.
“Diyarbakır Cezaevi’nde yedi yıl kaldım”
Duran, 2005 yılında Express’in “12 Eylül’ün 25. yılı” özel sayısında İrfan Aktan’a verdiği demeçte şöyle demişti:
Ben Mahmut Duran değilim, Qîro’yum! Bu ismi küçüklüğümde ailem takmıştı. Çünkü hep isyankârdım, direngendim, mücadeleciydim. Devrimci anlamda, tuttuğunu koparacak güçteydim. O yüzden de bana Qîro adı verildi. Qîro, Kürtçede zift, katran, kara ve direngen demek. Bir de tenim biraz kara olduğu için bu ismi bana uygun gördüler.
Cunta gelmeden hemen önce, Van’da tutuklandım. 18 gün Edremit karakolunda işkencede kaldım. Ondan sonra beni Hakkâri’ye getirdiler. Buradan da Diyarbakır’a götürüldüm. Diyarbakır Cezaevi’nde yedi yıl kaldım.
Zindandan çıktıktan sonra evime gelemedim ki. Beni alıp askerlik şubesine götürdüler. 17 gün askerlik şubesinde kaldım. İnan ki, yedi yıllık zindan sürecinde yaşadığım acıların iki katını o 17 gün yaşadım… Daha sonra annemler geldi, beni eve getirdiler. Tabii psikoloji bozuk, beden çökük… İnsanlar seni deli olarak görüyor. Çünkü yaşama adapte olamıyorsun. Bilmiyorum yani, insan kendini çok yalnız hissediyor. O psikolojiyi yaşamayan bilmez. Yaşayan da anlatamaz zaten. Yüreğinin bir yanı zindandaki arkadaşlarında kalmış… İşkencesiz çay içmek, yemek yemek bana çok acayip geliyordu.
Akademisyen Özge Öner'e İsveç'ten 'İnsani Çiçeklenme Ödülü’
Ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Ratio Enstitüsü'nün verdiği ödüle, ‘insan refahını teşvik eden’ entelektüel çalışmaların sahipleri layık görülüyor.
“Özge Öner, yüksek düzeydeki akademik çalışmalarını toplumsal katılımla birleştirme yeteneği, entelektüel birikimini samimi ve cömert bir biçimde kamusal alana taşımasıyla bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.”
Cambridge Üniversitesi Ekonomi Doçenti ve Oksijen yazarı Dr. Özge Öner, İsveç'in saygın düşünce kuruluşlarından Ratio Enstitüsü tarafından verilen "İnsani Çiçeklenme Ödülü"ne layık görüldü.
Ratio Enstitüsü’nün, insan refahını artırmaya yönelik entelektüel katkıları onurlandırmak amacıyla verdiği bu prestijli ödül, bu yıl Öner’e takdim edildi.Ödülü, 2022 yılında bu ödülü ilk kez alan kurumsal iktisat profesörü Niclas Berggren’in elinden alan Öner için Berggren şöyle dedi:
“Özge Öner, yüksek düzeydeki akademik çalışmalarını toplumsal katılımla birleştirme yeteneği, entelektüel birikimini samimi ve cömert bir biçimde kamusal alana taşımasıyla bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.”
2008 yılında Marmara Üniversitesi’nden iktisat lisans diplomasıyla mezun olan Öner, yüksek lisans ve doktora eğitimini İsveç’teki Jönköping Uluslararası İşletme Okulu’nda tamamladı. 2014 yılında "Retail Location" başlıklı doktora tezini sundu. Mekânsal iktisat alanındaki bu çalışması, akademik kariyerinin temel taşlarından biri oldu.
Bu alanda Jönköping’de çeşitli akademik kurumlarda görev alan Öner, 2018 yılından bu yana Cambridge Üniversitesi’nde araştırmalarına devam ediyor. Uzun yıllar İsveç’in önde gelen gazetelerinden Svenska Dagbladet’te köşe yazarlığı yapan Öner, Mart 2024’ten bu yana Oksijen gazetesinde yazıyor.