Erozyon ve Çözüm Önerileri
1. Türkiye'de erozyonun boyutları
Erozyonun kelime anlamı; bir varlığın, bir değerin yeniden yerine getirilemeyecek şekilde yok olmasıdır. Toprak biliminde ise; toprağın yağmur suları veya rüzgar ile aşınması ve taşınması olayıdır. Erozyon, toprak-su-bitki arasındaki doğal dengenin bozulması sonucu ortaya çıkar.
Yurdumuzda akarsular ile yılda 500 milyon ton toprak deniz, göl ve barajlarımıza taşınmaktadır. 1 km2'lik alandan taşınan toprak ve ana materyal miktarı 600 ton civarındadır. Normal erozyona uğrayan bir sahada 1 km2'lik alandan azami 100 ton toprağın taşındığı dikkate alınırsa yurdumuzdaki erozyonun boyutunun normal erozyona göre 6 kat daha fazla olduğu görülür.
Türkiye'de erozyonun boyutu
Erozyon Derecesi
Kapladığı Alan (ha)
yüzde
0 Yok
1 Hafif
2 Orta
3 Şiddetli
4 Çok şiddetli
ÇK Çıplak kayalık
R Rüzgar aşındırması
5.166.627
5.611.892
15.592.750
28.334.933
17.366.463
2.930.933
506.309
6.64
7.22
20.04
36.42
22.32
3.77
0.65
Bugün Türkiye'deki en büyük doğal afetlerden birisi erozyondur. Bilindiği gibi, Anadolu Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. Yurdumuz M.Ö. 6300 yıllarından itibaren yer yer yoğun olarak hayvancılık ve tarım faaliyetlerine sahne olmuştur. Tabiat üzerindeki insan müdahalesi yoğunlaştıkça doğal denge de giderek bozulmaya başlamıştır. Daha çok dağlık yörelerde ve göçebe hayvancılık sisteminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan dağınık ve düzensiz bir yerleşim şekli erozyonun boyutlarını arttıran etkenlerden birisidir. Diğer taraftan, nüfusun giderek artması, tarım alanlarından başka yeni tarım alanlarına ihtiyaç duyulmasına yol açmıştır. 1950'li yıllardan itibaren traktörün devreye girmesi ile de toprağın işlenmesi kolaylaşmış ve böylece tarım alanları, orman ve mera alanları aleyhine genişlemiştir. Genellikle, tarıma uygun olmayan orman ve mera alanlarının tarıma açılması şeklinde olan bu gelişmeleri önleyecek yasal ve idari önlemlerin yeterince alınamaması, erozyonun ülkemiz için büyük tehlike haline gelmesine neden olmuştur.
2. Erozyonun nedenleri
Doğal etmenler
* İklim: İklimin erozyon üzerine etkisi; yağış, sıcaklık ve rüzgarla olmaktadır. Ülkemizin dünyadaki konumu nedeniyle özellikle, İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yaz kuraklığı ve yağış azlığı diğer bölgelere göre daha fazladır. Yağış azlığı nedeniyle bitki örtüsünün zayıf olduğu bu bölgeler Türkiye'nin erozyondan en fazla etkilenen bölgeleridir.
* Topografya: Dünyada kara kütlelerinin ortalama yüksekliği 700 metredir. Avrupa'nın ortalama yüksekliği 330 metre olmasına rağmen Türkiye'nin ortalama yüksekliği 1132 metreye ulaşmaktadır. Toprağın yüzeysel akışla taşınmasına neden olan etkenlerin başında eğim gelmektedir. Erozyonda yamacın eğimi ve uzunluğu önemli bir topografik etkendir. Yapılan araştırmalarda, eğimin % 5'ten % 10'a çıkması halinde erozyon miktarında 3 kat; % 15'e çıkması halinde ise 5 kat arttığı belirlenmiştir.
* Jeolojik Yapı ve Toprak: Türkiye, genelde pekişme durumu zayıf, ayrışmaya karşı fazla direnç göstermeyen taneli, tortul ve volkanik bir yapıya sahiptir. Doğal denge bozulmuş, şiddetli aşınma ve taşınma olayı başlamıştır.
Oyuntu ve yüzey erozyonu Artvin-Çoruh Havzası, Isparta Uluborlu ve Senirkent İlçeleri, Burdur, Adana Çakıt Havzası, Çorum, Tokat, Afyon Sultan Dağları, Erzincan Fırat Sağsahil ve Elazığ çevresi başta olmak üzere İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde şiddetle devam ederken, erozyon kontrolu faaliyetleri de bu yörelerimizde yoğunlaşmıştır.
Sosyal ve ekonomik faktörler
* Meraların Aşırı Otlatılması: Verim kapasitesinin çok üzerinde ve düzensiz otlatılan meraların ot örtüsünün tahrip olması yüzey erozyonu arttırmaktadır. Yine yoğun ve düzensiz otlatmalar, ormanların tahrip olmasına ve kendi kendini yenileme özelliğinin azalmasına yol açmaktadır. Bu durum ülkemizin bir çok yerinde görülmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında 42 milyon Ha. olan mera sahası 21,7 milyon hektara inmiştir.
* Orman Yangınları: Her yıl meydana gelen orman yangınlarında, binlerce hektar orman yok olmaktadır. Özellikle yüksek eğimli orman alanlarında, ormanın ortadan kalkması sonucunda erozyon hareketleri hızla artmaktadır. Yanan saha miktarı yılda ortalama 25.646 ha.'dır.
* Yanlış Arazi Kullanımı: İklim ve doğal yapısı nedeniyle erozyona son derece hassas olan yurdumuzda, erozyon üzerinde en fazla etkili olan faktör, insandır. İnsanlar tarımsal, sosyal ve ekonomik ihtiyaçları için, doğaya yaptıkları yanlış müdahalelerle bitki örtüsünü tahrip etmektedir.
Yurdumuzdaki erozyonun boyutu, tek bir nedenle açıklanamayacak kadar çeşitli ve karmaşıktır. Bugün Türkiye'de 7.2 milyon insan orman içi köylerde yaşamaktadır. Bu nüfusun önemli bir bölümünün kentlere çekilip, yerinde kalanların da refah düzeyi yükseltilmediği sürece, erozyonla mücadelede etkili olunması güçtür.
3. Erozyon kontrolu konusunda çalışan kuruluşlar
Kamu kuruluşları
* Orman Bakanlığı'na bağlı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüğü (AGM); yurdumuzun orman sınırları içerisinde kalan ve erozyon olayının, devam ettiği hazine arazilerine ait sahalar ile orman rejimine giren mera alanlarında çalışmaktadır.
* Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ; yurdumuzda tarım alanlarında arazi ıslah ve erozyon kontrolu çalışmaları yapmaktadır.
* Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ; yurdumuzda sel ve taşkınları önlemek amacıyla dere mecralarında ve kamulaştırılan baraj havzalarında çalışmaktadır.
Gönüllü kuruluşlar
* Türkiye Tabiatı Koruma Derneği (Ankara)
* TEMA Vakfı (İstanbul)
* Doğal Hayatı Koruma Derneği (İstanbul)
* Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği (Ankara)
* Orman Mühendisleri Odası (Ankara)
* Çevre Mühendisleri Odası (Ankara)
* Ziraat Mühendisleri Odası (Ankara)
* Güzelleştirme ve Kalkınma Dernekleri