Fotoğraf: Sendilka.org
“İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” kapsamındaki “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi Etki Araştırması Sonuçları” açıklandı.
TIKLAYIN - Kadın Çalışanların % 75'i Şiddet Görüyor, Sadece % 12'si Dile Getiriyor
Araştırma, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, TÜSİAD’ın iş birliği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteğiyle gerçekleşti.
Raporu, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mahmut Bayazıt, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Melsa Ararat, Kurumsal Yönetim Forumu Kadının Güçlendirilmesi Projeleri Yöneticisi Sevda Alkan hazırladı.
TIKLAYIN - Araştırmanın tamamını okuyun
Araştırma, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (BADV) Projesi, kapsamındaydı.
BADV, 2013’de Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) tarafından çalışanların yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı iş yerlerinde destek mekanizmaları oluşturulması ve iş dünyasının yönetimsel ve örgütsel yeteneklerini kullanarak aile içi şiddeti azaltıcı en iyi uygulamaları, araç ve yöntemleri yaygınlaştırmaları amacıyla tasarlandı.
2014'te 20 kurum katıldı
Proje kapsamında ilk olarak 2014 yılında çalışanların aile içi şiddet hakkındaki farkındalıklarını ve şiddete maruz kalma durumlarını araştırmak üzere yirmi şirkette anket uygulandı. Anket çalışması, Hollanda Sosyal Dönüşüm Fonu MANTRA’nın sağladığı destekle Nisan 2014’te tamamlandı.
Ankete 2014 yılında Kadının Güçlendirilmesi İlkeleri’ni imzalayan ve İş’te Eşitlik Platformu imzacı şirketleri arasından gönüllü olan 19 şirket ve Sabancı Üniversitesi olmak üzere 20 kurum katıldı.
2019'da 20 binden fazla çalışan katıldı
Anket sonuçlarına göre çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75’inin en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kaldığı ve çalışan kadınların yüzde 60’ının psikolojik-duygusal şiddete, yüzde 10’unun cinsel şiddete, yüzde 53’ünün ekonomik şiddete ve yüzde 22’sinin fiziksel şiddete maruz kaldığı ortaya çıktı.
2016 ve 2019 yılları arasında, BADV projesi beş farklı şehirde 200.000’den fazla çalışanı olan 60 şirketi bünyesine dâhil edildi.
2014 yılında ankete katılan ve 2016-2019 yılları arasında projeye dahil olan toplamda 71 şirket için ayrı çevrimiçi bağlantı oluşturmuştur. Anketin tamamlanma süresi yaklaşık 30 dakika sürdü.
Anket, 1 Ağustos- 16 Ekim tarihleri arasında şirketlerde uygulanmıştır. 2019 yılındaki ankete mavi yakalı çalışanlar katılmış olmasına rağmen, araştırma için kullanılan karşılaştırmalarken yapılırken sadece beyaz yaka örneklemi kullanılmıştır. 2019 örnekleminde 2014 örneklemine kıyasla erkek, yönetici, genç ve evli veya ilişki yaşayan beyaz yakalı oranının daha fazla olduğu görülüyor.
Raporda dikkat çeken detaylar şöyle:
* Ankette aile içi şiddet algılarıyla ilgili katılımcılara yöneltilen ilk soru “aile içi şiddet yaşayan kadınların bu tür şiddet içeren ilişkileri neden bitiremediklerini anlıyorum” maddesine katılıp katılmadıklarıdır. 2014 anketinde verilen cevaplar 2019 anketinde verilenlerle kıyaslandığında ortalamaların değişmediği görülmektedir. Verilen cevaplar katılımcıların cinsiyetine göre değerlendirildiğinde kadın katılımcıların cevaplarında anlamlı bir değişiklik görülmezken, erkek katılımcıların zaman içinde bu maddedeki öneriye ortalamada daha az katıldıkları anlaşılmaktadır.
* Diğer yandan katılımcılar "kadının öldürüleceğinden korkması" (%52 - %63), "kadının şiddete maruz kaldığını kabul etmekten utanması" (%39 -%49), ve "toplum baskısı" (%0 - %4) gibi nedenleri seçenlerin oranının zaman içinde anlamlı ölçüde arttığı
gözlemlenmektedir. Bu değişimlerin hem erkek hem de kadın katılımcılar için aynı oranlarda geçerli olduğu
görülüyor.
* Şiddetin nedenleriyle ilgili soruya verilen yanıtlar karşılaştırıldığında zaman içinde şiddetin nedeni olarak erkeği görenlerin yüzdesinde küçük de olsa (%5) artışlar görülmektedir. Benzer şekilde şiddetin nedenini erkek egemen ataerkil toplum yapısında bulanlarda da artış göze çarpmaktadır (%3). 2014’de şiddetin en önemli nedeni olarak görülen ekonomik zorlukların 2019’da yine önemini koruduğu anlaşılmaktadır (%78 - %75).
* Erkek katılımcılar gözünde zaman içinde “erkeğin kendisini kadının sahibi görmesi”nin şiddetin nedenleri arasında önemi önemli ölçüde artarken (%65 - %74) “kadının yetersiz veya kusurlu bir eş/sevgili olması”nın önemi ise bir miktar düşmüştür (%22 - %17). Kadın katılımcılar için özellikle “erkeğin şiddeti normal görmesi” (%68 - %78) ve “erkeğin psikolojik sorunlarının olması” (%0 - %3) gibi nedenlerin zaman içinde daha önemli görülmeye veya söz konusu edilmeye başlandığı anlaşılmaktadır.
* Beyaz yaka çalışanların 2014’e göre 2019’da aile içi şiddete uğrayan bir kadının başvurabileceği kişi ve merciiler sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde de bazı önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. 2014’de aile içi şiddete uğrayan bir kadın bu sorunu “kendi kendine çözmelidir” diyenlerin oranı %17 iken bu oran 2019’da %2’ye düşmüştür. Bu düşüş hem erkek hem de kadın katılımcılar için geçerlidir. Buna karşın 2019 anketine katılanlar arasında şiddete maruz kalan kadın, polis, savcılık, avukat, doktor, sosyal hizmet uzmanları/kadın kuruluşları, şiddet yardım hatları/çağrı merkezleri gibi kişi ve kurumlardan destek almalıdır diyenlerin oranlarında 2014 anketine katılanlarla kıyaslandığında %8-%16 arasında anlamlı artışlar görülmektedir
* 2019’da başvurulması en çok önerilen mercilerin sosyal hizmet uzmanları/kadın kuruluşları ve şiddet yardım hatları olduğu görülmektedir. Bunların yanı sıra şiddete maruz kalan kadınlar “işyerindeki arkadaşlarından” veya “şirketin İK departmanı çalışanlarından” destek almalıdır diyenlerin oranları 2014’de %8 iken 2019’da bu oranlar %12’ye çıkmıştır. Bu artışların özellikle kadın katılımcıların algılarında daha anlamlı olarak yaşandığı görülmektedir. Ancak “işyerindeki yöneticisinden” destek almalıdır diyenlerin oranında anlamlı bir artış olmamıştır (%9 - %11).
* Kadınların şiddet deneyimleri ile ilgili genel sonuçlar 2014 anketine katılan beyaz yakalı kadınlarla, 2019 anketine katılan kadınların arasında aile içi şiddet deneyimlerinde, yani en az bir kez aile içi şiddet yaşayanların oranında, anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymaktadır (%76 ve %77). Anketlere katılanlara doğrudan şiddete maruz kalıp kalmadıkları sorulduğunda 2014 yılında olumlu cevap verenlerin oranı %11,8 iken bu oran 2019’da %12,7’dir. Bu sonuçlar şiddete maruz kalma algısında da zaman içinde anlamlı bir farklılaşma olmadığını göstermektedir. Aile içi şiddet deneyimlerinin şiddete maruz kalma algılarından her iki ankette de farklılaşması bazı kadınların yaşadıkları bazı deneyimleri şiddet olarak algılamamaları ile açıklanabilir.
* Ekonomik nedenler yine ilişkiye devam etmenin en önemli nedenlerinden sayılırken zaman içinde bu nedeni işaretleyenlerin oranında bir düşüş yaşanmıştır (%85 - %80). Bu düşüşün sadece erkek katılımcılardan kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır (%85 - %76). Bu düşüşün aksine 2014’e kıyasla 2019 anketine katılımcılar arasında kadınların ayrılamama nedenlerinden biri olarak “ayrıldığı takdirde erkeğin onu öldüreceği düşüncesi” görenlerin oranında %10 artış görülmüştür (%54 - %64). Yine aynı şekilde kadının “şiddete maruz kaldığını kabul etmekten utanması” nedenini kabul edenlerin oranında %12’lik (%39 - %51) ve “ayrılmaktan/ boşanmaktan utanması” nedenini kabul edenlerin oranında da %5’lik (%60 - %65) artışlar görülmektedir. Her şeye rağmen “şiddete uğrayan kadın eğer gerçekten isterse ilişkisini bitirebilir” diyenlerin oranında da %6’lık bir artış olmuştur (%27 - %33).
* 2014’e göre 2019’da aile içi şiddete uğrayan bir kadının destek alması gereken kişi ve merciiler sorusuna verilen yanıtlar incelendiğinde bazı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Daha önce aile içi şiddete uğrayan bir kadının bu sorununu “kendi kendine çözmelidir” diyenlerin oranı %16 iken bu oran 2019’da %2’ye düşmüştür. Bu fark hem kadın hem de erkek çalışanlar için geçerlidir. Buna karşın 2019 anketine katılanların polis, savcılık, avukat, doktor, sosyal hizmet uzmanları/kadın kuruluşları, şiddet yardım hatları/çağrı merkezleri gibi kurumlardan destek almanın mümkün olduğunu söyleyenlerin oranında 2014 anketine katılanlarla kıyaslandığında anlamlı artışlar görülmektedir.
* Bunların yanı sıra şiddete maruz kalan kadınlar “işyerindeki arkadaşlarından” “işyerindeki yöneticisinden” “şirketinin İK çalışanlarından” destek alabilir diyenlerin oranları 2014’de %8-9 iken 2019’da bu oranlar %14 ve %17’ye çıkmıştır. Özellikle insan kaynakları departmanı çalışanlarından (%8 - %17) artış kayda değerdir. Ayrıca yöneticisinden destek almalıdır diyenlerin oranındaki artış (%8 - %14) projenin etkinliğine bağlanabilir.
Katılımcı Profilleri 2014 yılı Anket Katılımcı Profili: * Katılımcı profili ortalama 35 yaşında, üniversite mezunu ve çoğunlukla (%62) evli bireylerden oluşuyor. *Kadın ve erkeklerin temsil oranları neredeyse eşit. *Çekirdek aile yapısı hakim. Ortalama hane nüfusu 3 kişi, ortalama çocuk sayısı ise 1,5. *Bakmakla yükümlü olunan kişiler yine çekirdek aile mensupları, çoğunlukla çocuklar (%45) ve eşler (%35). *Kişisel aylık gelir en fazla (%26) 1500-2500 TL bandında yoğunlaşıyor. Katılımcılar yaklaşık %40 oranında uzman - uzman yardımcısı pozisyondalar. İş yerlerinde uzun süredir çalışıyorlar, ortalama aynı iş yerinde çalışma süresi 7 yıl. 2019 yılı Anket Katılımcı Profili: * 3226 kişiden oluşan toplam örneklem içinde ortalama yaş 27, eğitim seviyesi olarak üniversite mezunları ağırlıkta (%48), çoğunluk evli (%68). * Erkek örneklemi %56 ile Kadın örnekleminden nispeten daha yüksek. * Çekirdek aile yapısı hakim. Nişanlı-sözlü-sevgilisiyle yaşayanlar %33 iken eşiyle yaşayanlar %22. %28'inin çocukları da evde yaşıyor. Yalnız yaşayanlar ise %8. § Kişisel aylık gelir homojen bir yapı gösteriyor: 2501-3500 TL bandında %23, 3501-5000 TL bandında %24, 5001-9000 TL bandında %27 bulunuyor. 90001 TL üstü aylık gelir sahibi ise %17. *İş pozisyonunda da homojen bir yapı hakim: işçi ve idari işler %19, uzman-uzman yard. %35, yönetmenşef-takım lideri %21, orta ve üst düzey yönetici %26. İş yerinde ortalama çalışma süresi 7'dir. |
(EMK)