Afyon'da 25 askerin hayatını kaybettiği patlamanın ardından konuyla ilgili etkin bir soruşturma başlatıldığı söylendi. Ancak "etkin soruşturma" açıklamaları akıllara Suriye'de düşen uçak başta olmak üzere, birçok aydınlanmayan olayı getirdi.
Temmuz ayından beri en az 60 asker yaşamını yitirdi. Ölümlerden 39'u minibüs devrilmesi, helikopter düşmesi ve mühimmat patlaması gibi kazalarda gerçekleşti.
Olayların çoğunda askeri ve sivil soruşturma başlatıldığı söylense de, kamuoyu soruşturmaların akıbeti konusunda bilgilendirilmedi.
"Askerlik hizmetinin iş güvenliği standardına bağlı olması lazım"
Emekli askeri hakim Ümit Kardaş, Türkiye'nin hem iş güvenliği standardı konusunda hem de askeri kurumların şeffaflığı konusunda çok geride olduğunu söylüyor.
"Türkiye'de bir iş güvenliği standardı meselesi var. Askerlik hizmeti yaparken kişi bir iş yapıyor ve onun güvenliğinin sağlanmasının bir standarda bağlı olması gerekiyor. Ama Türkiye'de sadece askeriye değil hiçbir kurum bu meseleye gerektiği önemi vermiyor."
"İdari soruşturma, hataları belirlemek üzere yapılır"
Kardaş, bu tarz olaylardan sonra gerçekleştirilecek idari soruşturmaların bir daha benzer olaylar yaşanmaması üzere yapılması gerektiğini belirtirken, siyasi organların kamuoyunu bilgilendirme görevi üzerinde duruyor:
"Bunun soruşturulması nasıl yapılır? Adli yargı soruşturmayı cezai açıdan yapar. Ama idari soruşturmada eksikler tespit edilir: hatalar ne, ne yapılmamış, ne yapılmış. Böylece kurum olarak tedbirinizi alırsınız.
"Afyon'da 25 asker ölmüş, cesetler tanınmaz halde. Korkunç bir olay. Burada kurumun kamuoyuna bir açıklama yapması lazım. Bunu da Milli Savunma Bakanı'nın yapması lazım.
"Demokratik bir ülkede olsak Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olur ve siyaseten sorumlu da o olur.
"Geçenlerde yine bir araç Uludere'de devrildi ve dokuz asker öldü. O aracın bu görevi yapmak için ne kadar uygun olduğu, teknik bir arızasının bulunup bulunmadığı, aracı kullanan kişinin niteliği, bütün bunlar bir sistem sorgulamasıdır. Bu kadar çok olay olduğuna göre demek ki bir sorun var."
"Kazalardan ders çıkarılmıyor, üzeri örtülüyor"
Kardaş, sorunun Türkiye'deki kurumların şeffaf olmamasında yattığını belirtiyor.
"Kurumlar hesap verebilir, şeffaf, denetlenebilir değil. Hiçbir kurum değil, güvenlik sektörü de, sivil de, siyaset de değil. Böyle olunca olaylarla karşılaşıyoruz, üzülüyoruz ve sonuç bekliyoruz: Acaba soruşturma sonucunda ne olacak?
"Ya bir şey çıkmıyor, üzeri örtülüyor ya da bir kişi kusurlu bulunup, olay üzerine yıkılıveriliyor, tıpkı Dağlıca'da tabur komutanına olduğu gibi.
"Sistemimiz, altyapımız, zihniyetimiz, yasalarımız uygun değil. Kaza meydana geldiğinde ders çıkarmıyoruz. Yargılama süreçleri, idari soruşturma süreçleri düzgün işlemiyor.
"Mesela 25 asker öldüğü zaman parlementonun derhal bir araştırma komisyonu kurup, nasıl oluyor da bir cephanelikte böyle bir şey olabiliyor araştırması lazım. Bu askerler bu cephanelikte çalışmaya ehil miydiler? Ne hatalar yapıldı? Ne yapılması gerekiyordu?
"Biz hem bir işi gerçek standart ve kriterlerine göre yapmıyoruz hem de olan olayları örtüyoruz. Üzerini örttükçe yeni olaylar oluyor."
"Demokrasilerde Savunma Bakanlığı Genelkurmay'dan sorumludur"
Genelkurmay Başkanlığı'nın yasalarla ve yetkileriyle özerk bir kurum olduğuna dikkat çeken Kardaş, "Genelkurmay'ın önce Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması, kurumun şeffaflaştırılması, hesap verilebilir hale getirilmesi, denetlenebilmesi gerekiyor. Böyle olsa bizim sorabileceğimiz bir siyasi organ, irade olacak" diyor.
"Tüm demokratik ülkelerde Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay'ın yaptıklarından ve yapamadıklarından, hatalarından, kusurlarından siyaseten sorumludur.
"Kamuoyuyla muhattap olması gereken Milli Savunma Bakanlığı'dır. Asker bizimle muhattap olmuyor ki. 'Ben yaptım-ettim' diye bir bildiri yayınlıyor, olayı kapatıyor.
"Ne Milli Savunma Bakanı çıkıp ne kadar asker öldü, niye öldü diye bir açıklama yapıyor, ne ona bir soru soruluyor. Demokratik hiçbir mekanizma işlemiyor ülkede.
"Genelkurmay'ın olan tüm olayları biraraya getirip, zaafiyetlerin neler olduğu ne gibi değişilkliklere gideceğini belirlemesi lazım. Ama bunlar ne kadar yapılıyor belli değil. Bunu ancak siyasi organın orduya hakim olup, ona hesap sorabildiği bir ortamda haberdar olabiliriz."
Ne olmuştu?
bianet'te yaptığımız haberlerden derlediğimiz haliyle, Temmuz beri gerçekleşen toplu asker ölümleri şöyle:
3 Temmuz: PKK'liler Van'da Vizontele Konteynır Kent'in güvenliğini sağlayan polislere uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Ateş sonucu çıkan çatışmada iki polis yaralandı, bir polis öldü.
21 Temmuz: Şırnak'ın Uludere İlçesi'ne bağlı Gülyazı Köyü Karakolu'ndan Uludere İlçesi'ne askerleri taşıyan sivil bir minibüs, şarampole yuvarlandı. Korucu olan şoför ile dokuz asker öldü. Kaymakam idari soruşturma- Uludere Cumhuriyet Savcılığı adli soruşturma
23 Temmuz: Hakkari Dağlıca'da askeri helikopter düştü. Beş asker öldü, yedi asker yaralandı. TSK, kazaya teknik bir arızanın neden olduğunu açıklarken, kaza ile ilgili idari ve adli soruşturmaya başlandığını da belirtti.
27 Temmuz: Diyarbakır'ın Lice ilçesinde askeri aracın geçişi sırasında PKK'lilerin yol kenarına koyduğu patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu biri astsubay iki asker hayatını kaybetti. Bir er ve bir sivil de yaralandı.
9 Ağustos: İzmir'in Foça İlçesi'nde askeri aracın geçişi sırasında yola yerleştirilen patlayıcı infilak etti. Çıkan çatışmada çatışmada bir asker öldü, 11 asker yaralandı.
20 Ağustos: Hakkari merkeze bağlı Kırıkdağ köyü yakınlarında askeri zırhlı aracın geçişi sırasında PKK'lilerce yol kenarına döşenen mayın patlatıldı, iki uzman çavuş öldü, bir asker yaralandı. Şemdinli'nin ardından Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde başlayan operasyonlarda da 15 PKK'linin öldürüldüğü açıklandı.
23 Ağustos: Hakkari 'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Bağlar ile Zorgeçit köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında yola döşenen mayınların patlaması sonucu beş asker yaşamını yitirdi; yedi asker yaralandı.
3 Eylül: Şırnak'ın Beytüşşebap ilçe merkezinde güvenlik noktalarına düzenlenen saldırılarda on asker hayatını kaybetti. Fransız Haber Ajansı (AFP), çatışmalarda 20 PKK'linin öldürüldüğünü belirtti.
5 Eylül: Afyon'ın Ataköy ilçesindeki Ana Depo Komutanlığı Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası'ndaki mühimmat deposunda meydana gelen patlamada 25 asker öldü; dört asker yaralandı. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, hem sivil, hem de askeri savcılık tarafından soruşturma başlatıldığını açıkladı.
7 Eylül: Beytüşşebap saldırısının ardından Kato Dağı'nda yapılan operasyonda bir uzman çavuş ile 18 PKK'li öldü, Yüksekova'da da bir geçici köy korucusu, PKK saldırısı sonucu öldürüldü. (ÇT)