"Cumhuriyet" gazetesinde karikatürist Musa Kart'in Başbakan Tayyip Erdoğan'ı "kedi" şeklinde betimlediği bir karikatür yayınlanması nedeniyle Erdoğan'ın avukatı Fatih Şahin, Başbakan'ın "kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu" gerekçesiyle 10 bin YTL tutarında manevi tazminat istemiyle dava açmıştı.
Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu istemi kabul ederek "Cumhuriyet" gazetesi, Musa Kart ve sorumlu yazı işleri müdürü Mehmet Sucu'nun müteselsilen 5 bin YTL manevi tazminatı Başbakan Erdoğan'a ödemesine karar vermişti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını oybirliği ile bozmuştu.
"Herkes Başbakan gibi düşünmek zorunda değil"
Anadolu Ajansı'na göre kararda, basın özgürlüğünün Anayasa ve Basın Yasası ile güvence altına alındığı anımsatıldı ve basın özgürlüğünün önemi vurgulandı. Dava konusu karikatürde, "Baş kısmı davacıya benzetilmiş bir kedinin yanında İHL yazılı bir ip yumağı ile oynadığı, yumaktan çıkan iplerin karmaşık biçimde vücut ve başa dolaştırıldığı, baloncuk içinde (davacının konuşması olarak) 'gerilim yaratmayın... söz verdik, bu işi çözeceğiz..." sözcüklerinin yazıldığının görüldüğü ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Davacı, bir siyasi partinin genel başkanı ve ülkenin Başbakanı konumundadır. Siyasi yönü ve belirtilen konumu itibariyle toplum tarafından izlenmektedir. Basının bu konuda kamuoyunu ve toplumu bilgilendirme görevi vardır. Yine siyasi yönü ve konumu itibariyle her konuda herkesin davacı gibi düşünmesi zorunlu değildir. Bu anlamda davacının eleştiriye açık olması gerektiği belirgindir.
Karikatür, Avrupa'da 17. yüzyılda ortaya çıkmış, daha sonra siyasal karikatürlerin çizilmesiyle bir sanat haline gelmiştir. Karikatür, gözleyeni düşünme ye ve güldürmeye yönelten ince zeka ve yetkinlik ürünü, güncel olaylarla ilgili olarak abartılı vurgular taşıyan az sözlü ya da çizgisel anlatım sanatıdır. Mizah inceliğiyle hicveder ve eleştirilerde bulunur. Eleştiri ise doğruyu bulmanın yollarından biridir. Eleştiri sevilen ve arzulanan bir şey değildir ancak toplumun gelişmesi için gereklidir.
Siyasi karikatürler, siyasetçileri rahatsızlık edebilir ama...
Siyasi karikatür, toplumun demokratik düzeyinin bir göstergesi olduğundan zekayı ateşleme ve kurulu düzeni eleştirme gücü, tehdit olarak algılanmamalıdır. Karikatür çizilerek yapılan siyasi eleştirilerin basın özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı olduğu da ileri sürülemez. Görüş ve düşünceler abartılı, incitici, aykırı, rahatsız edici, belli ölçüde alaycı olabilir. Basın yoluyla bu hakların kullanılması demokrasinin gereğidir."
Değer yargılarının, en çarpıcı biçimde toplumun ilgisi çekilerek, güldürü özelliği de katılarak karikatürle açıklanabileceği belirtilen kararda, "Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturur. Düşünceyi açıklamada, karikatürün ayrı bir yeri vardır. Siyasi karikatürler, siyasetçiler için rahatsızlık yaratsa da, okuyucuların olayları daha net biçimde anlama ve kavramalarında etkili olur" değerlendirmesi yapıldı.
"Kediler sevimli varlıklar"
Yerel mahkemece de kabul edildiği gibi İmam Hatip liseleri konusunun sürekli tartışılmakta olup zaman zaman ülke gündemini işgal ettiği belirtilen kararda, şöyle denildi:
"Davacı bu konuda 'bu işi çözeceğiz' biçiminde konuşmadığını ileri sürmemiştir. Davalı, davacının önceki söylemlerinin kedinin yumak ipini karıştırması ve çözemez duruma getirmesine benzetilerek bu karikatürün çizildiğini savunmuştur. Vardığı bu değer yargısının ifade edilmesi sırasında kedi ve yumak çizimlerinin benzetme yoluyla kullanılması karikatürün anlamı ve anlatım tekniği itibariyle o değer yargısının ifadesini sağlayan bir araç veya çizim özelliği taşımakta olup, bunun ötesinde davacının kediye benzetilmesi anlamını taşımamaktadır.
Diğer taraftan karikatürist olan davalının bir sanatçı duygusallığı ve duyarlılığı taşıdığı düşünüldüğünde bir kediyi aşağılama aracı olarak kullanmayacağının da kabulü gerekir. Kaldı ki onlar, bugün tüm dünyada bir çok insanın evlerini ve yaşamlarını paylaştığı sevimli varlıklardır. Bu bağlamda çizim sırasında yüzün biçimine verilen anlam-görüntü de aynı doğrultuda değerlendirilmeli, bunun kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı kabul edilmelidir.
"Değer yargısı açıklamaları, kişilik hakkına saldırı olamaz"
Daha açık bir ifade ile anlatmak gerekirse; davacı için 'İmam Hatip Liseleri meselesini karışık hale getirdi, sorun haline getirdi, çözemedi' gibi sözcükler ve aynı anlama gelebilecek başka ifadelerle bir değer yargısı ifade edilebileceği gibi bu anlamı taşıyan karikatürler çizmek yoluyla da aynı değer yargısı açıklanabilir. Her iki durumda da (gerek yazı ile gerekse çizimle) yapılan bu değer yargısı açıklamalarının davacının kişilik hakkına saldırı niteliği taşımadığı, aksine siyasi kişiliği ve konumu itibariyle eleştiri niteliğinde olduğu kabul edilmelidir."
Toplumu yönetme, etkileme ve yönlendirme gücü bulunan siyasetçilerin, sahip oldukları bu güç oranında eleştiriye açık olma ve katlanma zorunlulukları bulunduğu ifade edilen kararda, böyle olunca davacının kişilik hakkına yapılmış bir saldırı bulunmadığından davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece davalıların sorumluluğuna karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği kaydedildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın avukatı Fatih Şahin, karar düzeltme isteminde bulunabilecek. Bu istemi de 4. Hukuk Dairesi görüşecek. Daire, bu istemi reddederse dosya yerel mahkemeye gidecek. Yerel mahkeme ilk kararında direnirse ve bu kararda temyiz edilirse son sözü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu söyleyecek. (EÖ)